Yaşamın bütün alanları için geçerli olan özdeyiş niteliğinde bir söz vardır: Söz gümüş ise, sükût altındır.
Eğer bu söz doğrultusunda hareket edilir ve kararlar alınarak uygulamaya koyma yoluna gidilirse, kararı alanlar da, karardan etkili olanlarda zarar görmez. Aksine yarar görürler.
Konuşulanlara veya sükût etmek suretiyle sessiz kalanlara şöyle bir baktığımızda, bu özdeyişin ne denli doğru ve yerinde olduğunu bir kez daha görür ve anlarız.
Bazı insanlar vardır. Çok konuşurlar. Konuştukça da hata üstüne hata yaparlar. Hem kendilerine hemde çevresinde bulunanlara ve bu konuşmalardan etkilenenlere büyük zararlar verirler.
Bu konuda bazı örnekler verilebilir.
Bazıları konuştukça, fiyatlar düşeceğine artar. Döviz kurları ineceğine yukarı doğru çıkar. Enflasyon aşağı yöne gideceğine yukarı yöne doğru tırmanışa geçer. İşsizlik oranı azalacağına çoğalır….
İşte bunun gibi örneklere baktığımızda, bazıları için konuşma yerine konuşmamayı seçmenin daha uygun olacağını ve daha sağlıklı bir yol izlenmesine yol açacağını görmek ve anlamak gerekir.
Yine bazıları vardır ki; konuşma yerine suskun kalırlar. Yani sükût ederler.
Sükût ettikleri sürece de bulundukları konumun önemine göre, çevresindekiler rahat bir nefes alır.
Bu nedenledir ki; dünyada kanaat önderleri oluşmuş ve bu kanaat önderlerinin önerileri doğrultusunda hareket etme gerekliliği kendini göstermiştir.
Eğer kanaat önderleri konuşur, öneride bulunur ve bu konuşma ile öneriler doğrultusunda da hareket edilirse toplum bundan büyük yararlar görür.
Aksine bir yol izlenir ise, yani kanaat önderlerinin önerileri doğrultusunda hareket etmeyipte bildiğim bildik anlayışı ile hareket edilirse, bunun oluşturacağı zararları tahmin ve tamir etmek mümkün olamaz.
İşte çağdaş dünyada bu gerçekler görülür ve bu gerçekler doğrultusunda da bir yol haritası belirlenmek suretiyle adımlar atıldığında, o ülke çağdaş aydınlığa doğru hızla yol alır. Hiçbir anormal durumun yaşanması ortaya çıkmaz. Hiçbir engel aşılamaz durumda olmaz.
Bunun içindir ki; Çağdaş ülkelerde söz gümüş ise sükût altındır özdeyişi her yönüyle geçerli olur ve yönetenlerde bu doğrultuda hareket etmek suretiyle görevlerini yaparlar.
Aksine bir yol izlendiği takdirde ise, yönetenlerin yetkileri seçim yolu ile sandıkta alınır ve yeni bir yönetim iş başına gelir.
Yeni görevi üstlenen yöneticilerde, bu özdeyişi hatırlarından çıkartmadıkları ve özdeyiş doğrultusunda hareket ettikleri takdirde, o ülkede aydınlık günler var olur. Huzur ve mutluluk dolu bir yaşam kendini gösterir.
Göze bakmakla bir yere varılamaz.
Çok konuşup yanlış üstüne yanlış yapmakla bir yere varılamaz.
Her şeyin iyisini, yararlısını, doğrusunu, ben bilirim anlayışı ile yapılan konuşmalarla bir yere varılamaz.
Böylesi durumda olanların, uzun uzun düşünüp, konuşma yerine suskun kalmayı tercih etmelerinin daha doğru olacağı kanısına varmaları gerekir.
Eğer böyle bir kanıya varılır ise bundan sonra doğru yolu izlemek, zararın neresinden dönülürse kâr olacağını düşünmek ve hareket etme yoluna gidilir. Böyle olunca bulundukları görev nedeniyle zararlı kararlar yerine doğru kararlar alınır ve buna göre bir yol izlenir.
Bunun içinde söz gümüş ise sükût altındır özdeyişini hatırdan çıkarmamak suretiyle adımlar atmak, bir yol haritası çizmek ve izlemek gerekeceği kanısındayız.
Bunun böylece bilinmesinde ve uygulanmasında sayılamayacak kadar çok yararlar olacağı hatırdan uzak tutulmamalıdır….
nabiinal@hotmail.com