“Tüm kötülüklerin panzehiridir karikatür”
Söyleşi: Orhan Tüleylioğlu/otuleylioglu@hotmail.com
Sosyal, kültürel, siyasal hatta bakıp geçtiğimiz pek çok olayın gülünç yanlarını ortaya çıkaran; yaşamdaki çelişkileri, eşitsizlikleri, çarpıklıkları haksızlıkları ve çirkinlikleri usta işi çizgilerle bize yansıtan karikatür sanatçısı Hicabi Demirci ile konuştuk.
Karikatür sanatının tüm inceliklerini başarıyla sergileyen sanatçı karikatürlerinde yazıya ihtiyaç duymuyor. Geleceğe bugünden bir ışık taşırken, dünyanın sefaletine biraz neşe taşıyor.
Animasyon çalışmaları sırasında çizgi film senaryoları yazdı. 1998’de senaryosunu, animatörlüğünü ve yönetmenliğini yaptığı ‘Ufuktaki Ada’ isimli kısa metrajlı çizgi film Almanya Nürnberg Film Festivali’nde finale kaldı ve gösterime girdi. Aynı film Ankara Film Festivali’nde de izleyiciyle buluştu. 2000 yılı İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali’nin afiş tasarımını yaptı. Reklam sektöründeki çeşitli ajanslara illüstrasyon ve storyboard çalışmaları yaptı. Kitap kapağı/dergi kapağı çalışmaları ile grafik alanında ürünler verdi. Ulusal ve Uluslararası karikatür yarışmalarında çeşitli ödüller aldı. Bir dönem Milliyet pazar ve Radikal 2’de karikatürleri yayınlandı. 2000-2012 yılları arasında Radikal gazetesinde illüstratör olarak çalıştı. 2005 yılında “Şeytantırnağı” ve 2010 yılında “Çizgili Dünya” 2017 yılında “Çizginin Çizgisi” olmak üzere 3 karikatür kitabı vardır. Karikatür çalışmaları üzerinden okullarda görsel okuma etkinlikleri yapan sanatçı, eserlerinde Hico ismini kullanmaktadır. Sanatçının, ulusal ve uluslararası karikatür yarışmalarında kazandığı 90 ödülü bulunuyor. Halen Sözcü gazetesinde illüstratör olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Sömürü düzeni sürekli yeni yüzlerle karşımıza çıkıyor ne yazık ki. Savaşlar, göçler, doğal afetler… Bu sömürü düzeninin sonuçları… Ve birçoğu da içinde yaşadığımız coğrafyanın yakınlarında vuku buluyor. Bu kadar dramın olduğu bir yerde karikatürün varlığını doğal bir sonuç olarak görebiliriz. Karikatür sanatının en büyük özelliği insanı rahatsız etmesidir. Güçlü bir karikatür kitlelerin uykusunu kaçırabilir. Bu ise politikacıların kendi gelecekleri için hiç istemedikleri bir durumdur. Aradaki bu çelişkinin faturasını karikatürcü, gerek işsiz kalarak gerek tutuklanarak öder… Ama toplumun vicdanı olmaktan asla vazgeçmez. Tüm kötülüklerin panzehiridir karikatür.
“Çizgili Dünya” ve “Çizginin Çizgisi” karikatür kitaplarım TUDEM’e bağlı Desen Yayınları’ndan çıktı. Karikatürlerimin kitaplaşarak kalıcı olması ve yeni kuşaklara ulaşmasını çok önemsiyorum. Karikatür kitaplarım üzerinden birçok okulda görsel okuma gerçekleştiriyoruz. İnteraktif olarak geçen bu etkinliklerde gençlerle beraber, yazıdan arındırılmış bir görselin (karikatürün) alt katmanlarını analiz ederek başka bir dil kurgusuna ulaşıyoruz. “Çizginin Çizgisi” karikatür kitabımda ise bütün bunlara ek olarak karikatürün yöntemlerini irdeliyor, Türk karikatür tarihinin kilometre taşı olmuş ustalardan ve yapıtlarından örnekler de sunuyorum.
Karikatürün, ülkelerin toplumsal gelişmelerindeki rolü üzerine neler söylemek istersiniz?
Çelişkilerin olduğu yerde karikatür gücünü korur… Karikatür durum ve olaylardaki çarpık durumu anında ve etkili bir şekilde ortaya koyar ve insanları uyarır, ders almasını ister. Gözlerdeki bantı söker atar… Karanlığın değil ışığın geldiği yönü gösterir… Hoşgörü kültürünün gelişmesine katkı sağlar. Bunlar toplumların gelişmesinde azımsanacak şeyler değildir…
Aynı zamanda Türkiye’nin önemli bir gazetesinin de çizerisiniz. Gazete çizerliğinin sanatınıza bir etkisi oldu mu?
Bugüne kadar ulusal basında karikatürlerim çeşitli zaman dilimlerinde yayınlandı. Milliyet Pazar ve Radikal-2 bunlardan bazıları… Şimdi Sözcü gazetesinin çizeriyim… Gazetenin sağladığı en büyük olanak, gündemi yakından takip ediyor olmanız. Günlük gazeteye haber olan olayların oluşturduğu güncel kaygıların toplamını süzerek, zamana direnen karikatürler çizmek, kişileri değil kişilikleri analiz edip, çelişkileri çizmeyi önemsiyorum.
Yarışmaları sadece üretmeye teşvik edici unsurlardan birisi olarak görüyorum. Çizerler sadece yarışmaların içine kafalarını gömüp orada kalmalarını da doğru bulmuyorum. Sosyal medyanın paylaşma hızını ve imkanlarını kullanarak belirli peryotlarda editoryal üretim yapmaları karikatürün gücüne güç katacaktır. Türk karikatürün mimarlarından Cemil Cem’den sonrada çok büyük ustalar yetişti bu topraklarda. Bu ustalar çizginin evrensel dilini kullanarak gerek demokrasinin gelişmesine, gerekse kendilerinden sonra gelen kuşaklara yön göstererek usta çırak ilişkisinin
Antakya gazetesi okurlarına bir iletiniz var mıdır?
Antakya medeniyetlerin buluştuğu bir kentimiz… Çok kültürlüğe ev sahipliği yapmış, yapmaya devam ediyor. Ancak hoşgörünün olduğu yerlerde farklılıklar hayat bulur. Karikatür sanatının en büyük talebi de hoşgörüdür. Demokrasi hoşgörünün olduğu yerde gelişir. Umarım bu hoşgörüyle tanışma şansını yakalarım bir gün. Selamlar ve sevgilerimle…