Stratejik sorunlar yumağı ve Türkiye

Birbirine düşman görünen ve o dönemde aralarında diplomatik ilişki bulunmayan, İsrail ile Suudi Arabistan 2015’te yeni bir Ortadoğu planı üzerinde anlaşmışlardı.  İki ülkenin, 2014-2015 yıllarında 17 ayda beş kez gizlice masaya oturdukları ve yedi maddelik bir plan hazırladıkları ortaya çıktı. Suudi Arabistan ile İsrail’in anlaştıkları yedi madde şöyleydi: 1. Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin […]

Birbirine düşman görünen ve o dönemde aralarında diplomatik ilişki bulunmayan, İsrail ile Suudi Arabistan 2015’te yeni bir Ortadoğu planı üzerinde anlaşmışlardı.  İki ülkenin, 2014-2015 yıllarında 17 ayda beş kez gizlice masaya oturdukları ve yedi maddelik bir plan hazırladıkları ortaya çıktı. Suudi Arabistan ile İsrail’in anlaştıkları yedi madde şöyleydi:

1. Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması,

2. Ortak bir Arap ordusunun oluşturulması,

3.İran’da rejim değişikliğinin yapılması,

4. İsrail ve Araplar arasında bir barış planının yapılması,

5. Körfez ülkelerinin birlikte hareket etmesi,

6. Yemen’de barış sağlanması,

7. Arap dünyasındaki demokratik hareketlerin desteklenmesi.

***

İsrail Dışişleri Bakanlığı Direktörü Dore Gold ile Suudi Arabistan temsilcisi Macid Eşki, 4 Haziran 2015’te, yedi maddelik planı, ABD’de Washington’da CFR (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi) toplantısında açıkladılar.[1]

1921’de kurulan CFR, ABD’nin stratejilerini belirlemede en güçlü aktördür. Dünyanın en güçlü bankeri George Soros, ABD Merkez Bankasını uzun süre yönetmiş olan Alan Greenspan, ABD dış politikasında etkili olan Henry Kissinger, ABD’nin dünyayı yöneten stratejilerini yazan Zbigniev Brzezinski, ABD tarihinin ilk kadın başkan yardımcısı Albright Madeleine CFR üyelerinden bazılarıdır ve hepsinin ortak özelliği Yahudi kökenli olmalarıdır.[2]

Toplantıda Suudi Arabistan temsilcisi Eşki, “Büyük Kürdistan” devletinin kurulmasını savunduklarını vurguladı.[3] Böylece, birbirini düşman gören ve Suudilerin şeytan dedikleri İsrail ile Suudi Arabistan’ın çıkarları, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü yok edecek bir Kürt devletinin kurulması yönünde örtüşmüş oldu.

***

Türkiye, ne yazık ki, iki ülke arasında yapılan bu anlaşma karşısında sessiz kaldı.

Gelinen aşamada, Irak ve Suriye kuzeyinde, yani Türkiye sınırında bir Kürt devletinin kurulması yönünde önemli mesafe alındı. Suriye’de, ABD’nin desteklediği PKK/PYD terör örgütü devletçiği kuruldu. Türkiye, Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD’nin desteklediği PKK/PYD terör örgütüne, tehdit büyümeden yeterli derinlikte bir operasyon yapmalıydı. Fakat, tehdidi etkisiz kılacak bir operasyon henüz yapılmadı.

            İsrail ve Suudi Arabistan arasında yapılan bu anlaşmanın birinci maddesi, “Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması” önündeki engeller, sözde “Arap Baharı” gerçekte “Kanlı Sonbahar” fırtınasıyla kaldırıldı.

            İsrail ile Arap ülkeleri arasında normalleşme adımları atıldı.

ABD’nin projesi gereği, Suriye’de 2011’de başlatılan savaştan 11 yıl sonra netleşen tabloda:

-ABD; enerji-su kaynaklarının ve verimli toprakların bulunduğu Suriye’nin %25’ini PKK/PYD terör örgütüne işgal ettirdi. Petrolün %80’ini PKK/PYD terör örgütü ile birlikte yağmalıyor. Türkiye’nin bütünlüğüne kasteden terör devletçiği kurdu.

-Rusya; sıcak denizlere indi, Suriye’ye yerleşti, Suriye’yi kontrol ediyor.

-İran; Suriye’ye yerleşti.

-Suriye ile 911 km sınırı bulunan Türkiye ise, iki BEKA sorunuyla yüz yüze kaldı. Birincisi, ABD’nin desteklediği PKK/PYD terör örgütü devletçiği; ikincisi, dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan ülke konumu. Ve, Türkiye’nin güney sınırı terör üreten bir coğrafyaya dönüştü.

***

Türkiye, 2011’den itibaren ABD yerine Suriye ile iş birliği yapmalıydı. Bugün siyaset makamı artık, Suriye’yle görüşülmesi gerektiğinden söz ediyor. Türkiye’nin Suriye’yle görüşme yönünde atacağı adımlar, çok geç kalınmış olmakla birlikte doğrudur. Gecikmeden, Suriye ile iş birliği yapılmalı ve Adana Mutabakatı aktif duruma getirilmelidir. Sadece iktidarı savunmak uğruna, ısrarla Suriye’yle görüşülmez diyenler, şimdi görüşülmesi gerektiğini yine ısrarla savunacaklar. Olsun! Yine de iyi bir gelişme…

Misafir, ev sahibinin kurallarına uymak zorundadır. Eve, bahçeye zarar veremez. Evin tapusuna ortak olamaz. Şehit kanıyla yeşeren bu kutsal vatanın hissesinde payı olamaz. Geçicidir ve misafirliği sona ermiştir.

Tüm sığınmacılar hiç gecikmeden, ülkelerine gönderilmeli. PKK’nın, ABD’nin, AB’nin, Soros’un ülkelerine dönmelerini istemedikleri sığınmacıları, Türkiye büyük oyunu bozarak göndermeli.

***

Dünün çözüm olarak görülen politikaları, bugünün ana sorunu haline gelmişse, stratejide sürekli hatalar var demek. Savaşın başında yaptığınız hata ise, savaşın sonuna kadar peşinizi bırakmaz. Sonuçta; Suriye’de 11 yıl sonra gelinen yer, stratejik sorunlar yumağı olur.

            Ne “Bölge liderliği” ne “Değerli yalnızlık”…

Exit mobile version