Suriye’den göçün onuncu yılında

Araştırma bulguları paylaşılacak Suriye’de 2011’de başlayan iç çatışmaların sonrasında ortaya çıkan zorunlu göçün en can alıcı adreslerinden biri olan Türkiye için yapılan son araştırma, GAR Göç Araştırmaları Derneği tarafından paylaşılacak. Paylaşılacak veriler, 358 bin 984 Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Hatay için de bir yol haritası sunacak. Eldeki tabloya Ankara’dan eklenen son açıklamalar ise dikkat […]

Araştırma bulguları paylaşılacak

Suriye’de 2011’de başlayan iç çatışmaların sonrasında ortaya çıkan zorunlu göçün en can alıcı adreslerinden biri olan Türkiye için yapılan son araştırma, GAR Göç Araştırmaları Derneği tarafından paylaşılacak. Paylaşılacak veriler, 358 bin 984 Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Hatay için de bir yol haritası sunacak. Eldeki tabloya Ankara’dan eklenen son açıklamalar ise dikkat çekici.

24 Kasım 2022 tarihi itibariyle 3 milyon 577 bin 714 kişi olan Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı kalabalığının en dikkati çeken kısmı, sahip olduğu genç nüfus. Bu konudaki son verilere göre, genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş aralığında toplam 694 bin 319 kişi bulunuyor. Bu durum, Türkiye’de 81 İl’e dağılan sığınmacı nüfusun adaptasyon sürecinin ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor.

Bugüne kadar bu konuda hazırlanan raporların sonuncusu, GAR Göç Araştırmaları Derneği tarafından 27 Aralık 2022 Salı günü kamuoyu ile paylaşılacak. Rapor tanıtım toplantısı, “Suriye’den Göçün 10. Yılında Sivil Toplum: Aktörler, Süreçler ve Öngörüler” başlığında gerçekleşecek.

Bu konuda bir bilgilendirme yapan Dernek Yönetimi, “GAR Göç Araştırmaları Derneği olarak, Mart – Temmuz 2022 tarihleri gerçekleştirdiğimiz Suriye’den Göçün Onuncu Yılında Sivil Toplum Deneyiminin Değerlendirilmesi konulu araştırmanın bulgularını, 27 Aralık 2022 Salı günü 18.30-20.00 arasında çevrimiçi bir panel ile paylaşıyoruz” bilgisini verdi.

-UZMAN EKİP-

Dr. Besim Can Zırh ve Dr. Esra Demirkol Colosio’nun Proje Koordinatörleri, Dr. Cansu Akbaş Demirel, Dr. Lülüfer Körükmez ve Dr. Didem Danış’ın Araştırmacı olarak yer aldığı, Friedrich-Ebert-Stiftung Türkiye’nin desteğiyle yürütülen bu araştırmayla, Suriye’den göçün onuncu yılında, Türkiye’de farklı kapsam ve yöntemlerle göç alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin sürece ve geleceğe ilişkin görüş, gözlem, beklenti ve politika önerilerinin bütünsel bir çerçeveden değerlendirilmesi amaçlanıyor.

Paylaşılacak veriler, 358 bin 984, kayıt altına alınmış “geçici koruma” statüsündeki Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Hatay için de bir yol haritası sunacak, şu ana kadar yapılanları netleştirecek.

-NE YAPMADIK?-

Bu konuda konuşanların ortak eleştirisi ise Hatay’da bu sürecin oldukça başarısız bir şekilde yürütülmüş olması, hatta buradaki kalabalığın “toplumsal adaptasyonu” bağlamında yeterince proje üretilmeyerek, mevcut kalabalığın kaderine terk edildiği yönünde.

Hatay EXPO gibi uluslararası bir etkinlik kapsamında ya da var olan Gastronomi başlığına Suriyeli sığınmacılarla ilgili, uluslararası işbirliğine de açık etkinlikler düzenlenmemesinin ciddi bir eksiklik olduğunu dile getiren bir aktivistin ‘ne olmalı’ başlığındaki paylaşımı şöyle:

“Bu yolla hem kentin dışarıdaki tanınırlığı sağlanabilirdi hem de mülteciler kapsamında hassas olan Avrupalı örgütlenmeler çok kolay bir şekilde bu projelere kanalize edilebilirdi. Ankara’dan gelmeyen yardım ise bu şekilde ortaya çıkabilecek yardımlar, fonlar ve hibelerle karşılanabilirdi.

Bu duruma benzer bir süreci, Antakya’nın dışında, İskenderun yolunda, şehirden ve şehirlilik kültüründen bağımsız bir hayat kuran, toplumla uyum sürecini ise hiçbir şekilde tamamlamamış Afganlar yaşamıyor mu? Çok net bir şekilde sorayım! Birbirimizi biliyor muyuz? Hayır! Ara ara onları, ellerinde deri ceketler ya da yelekler, ayak üstü satış yaparken görüyoruz ya da geleneksel kıyafetler içinde kadın erkek yürürken… Konu onların ne giydiği değil, ama şehirle ne kadar barışık oldukları! Barışmaları için onlara hangi yolları sunduğumuz! Bu kenti yönetenlerin, ‘hayat bir şekilde, her nasılsa akıyor’ demesi, eldeki! Haklılar! Akıyor akmasına da… Bu durum, herkesi kendi yaşam alanına hapsediyor! Bir toplum olabilecekken, birbirinden bağımsız gruplar halinde, şehir adı altında parçalara ayrılmış bir coğrafyaya yaratıyor! İstediğimiz bu ise tebrikler! Başardık!”

-ANKARA!-

Bu arada Ankara’dan gelen son açıklamalar, göçün tartışmalı Türkiye coğrafyası için Şam’ı işaret ediyor. Bu konudaki açıklamanın sahibi, Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı / AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan.

“Şu an itibariyle, Suriye-Türkiye-Rusya olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından Savunma Bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra Dışişleri Bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız.”

-CİLVEGÖZÜ!-

Ankara’nın Şam’a yönelik görüşme teklifi gündemdeki sıcaklığını korurken, Hatay’ı da içine alan bölgeyi yakından ilgilendiren bir diğer başlık ise Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden Suriye’nin kuzeyine giden yardımlar meselesi.

Hatay’ın Suriye’ye açık tek sınır kapısı konumundaki Cilvegözü için daha önce Birleşmiş Milletler nezdinde alınmış bir karar var ve yardımlar da bu karar doğrultusunda ulaştırılıyor. Ancak 2642 sayılı karar, 10 Ocak itibariyle bitiyor. Bu da kapının Suriye’ye kapatılması, bölgedeki yüzbinlere yönelik yardımların kesilmesi anlamına geliyor.

Bölgedeki yüzbinleri açlıkla ve olası bir göç riskiyle baş başa bırakma ihtimali olan konuda açıklama yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Suriye’ye insani yardımların düzenli bir şekilde ulaştırılması gerekiyor. Bunun için de BM Güvenlik Konseyi’nin 2642 No’lu ilgili kararının uzatılması gerekiyor. Süre, 10 Ocak’ta bitiyor. Daha önce 6 aylığına uzatılmıştı. Bu, özellikle Türkiye üzerinden sınır ötesi Suriyelilere ulaştırılacak yardımlarla ilgili” dedi.

Tamer Yazar

Exit mobile version