Dünyanın dört bir yanı yangın yerine dönmüş durumda. Her gün bir olay, her an bir sorun.
İşte böylesi bir ortamda, bizde şöyle bir geçmişe göz atalım dedik.
Dünyayı ateş çemberine çeviren ve 2.Dünya savaşının ilk adımlarının atılmasını sağlayan Hitler Almanyasında yaşanan bir olayı anımsadık.
Hitler Almanyasında henüz demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile yürürlükte olduğu bir ortamda yaşayan rahip Martin Niemöller vardı. Bu rahip kendisine zarar vermeyen olaylara karşı suskun kalır, tepkisini göstermez ve böylece gününün gün olması ile yetinirdi.
Komünistleri topladıklarında ben, komünist değilim, banane demek suretiyle suskun kalmıştır.
Sosyalistleri ,işçileri topladıklarında, ben sosyalist değilim, işçi değilim demiştir.
Yahudileri topladıklarında, ben Yahudi değilim demiştir.
Bu tür engellemeler devam ettikçe, onlardan kendisine zarar gelmeyeceğini düşündüğü kararlara karşı da suskun kalmıştır.
Sıra kendisini alıp götürmeye geldiğinde, karşı çıkacak kimse etrafında bulunmamıştır.
Yani rahip Martin Niemöller bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali sessiz kalmak suretiyle olayların oluşuna örtülü bir şekilde destek vermiştir.
Bu nazi Almanyasında yaşananlardan birörnek.
Birde komşumuz İran’da yaşananlara şöyle bir bakalım?
İran şahı Riza Pehlevi’yi iktidardan uzaklaştırmak için yapılan mücadelelere solcular, sosyalistler, komünistler destek vermişlerdi. O zaman var olan tüm solcu kuruluşlarda Rıza şah Pehleviyi devirmek için çaba sarf eden Ayetullah Humeyniye destek vermişlerdi.
Rıza Şah Pehlevi iktidardan uzaklaştırıldı.
İran’da Humeyni rejimi başladı.
Bu rejim ilk önce kendisine destek vermiş olan solcuları tasfiye yoluna gitti. Onlara en ağır cezalar verilmesini sağladı. Bu solcular neden böyle bir harekete maruz kaldılar?
Çünkü yanlış adımlar atmış, yanlış karar verenleri destekleme yoluna gitmişlerdi.
İşte size geçmişten iki örnek.
Ya suskun kalanlar.
Ya da yanlış adımlar atanlar.
Suskun kalanlarda, yanlış adımlar atanlarda içinde bulundukları ortamın bir numaralı suçluları olarak kabul edilmelidir.
Bu nedenle herkesin doğru bildiği yolda adımlar atması, yanlışları ortaya koyarak konuşması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın sözünün gerçeği yansıtmadığı ve aksine günü geldiği zamanda suskun kalanlara da zarar verdiği gelişmelerden görülüp anlaşılmaktadır.
Bu nedenledir ki; susma, sustukça sıra sana gelecek sözü gündeme girmiş ve yerini almıştır.
Eğer bu söz doğrultusunda hareket edilir, yasaların izin verdiği doğrultuda hareket edilirse bilinmelidir ki, bundan konuşanlar zarar değil, yarar göreceklerdir.
Dünyada yaşanan bu ateş çemberi içerisinde herkesin gerçekleri görerek, düşüncelerini, yasaların izin verdiği ölçüde açıklama yoluna gitme suretiyle doğruları göstermesi gerekliliğini hatırlatıyoruz…
nabiinal@hotmail.com