Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı Oda/Borsalar tarafından tescil ettirilen coğrafi işaretli ürün sayısı 206’ya, tescil başvurusu yapılan ürün sayısı ise 197’ye ulaştı. Hatay, tescil sayısında, Şanlıurfa ve Gaziantep’in gerisinde kaldı.
Türkiye’nin zengin coğrafyası yanı sıra, kültürel değerlerinin de bir yansıması olan coğrafi işaretler konusunda farkındalık her geçen gün artıyor. Bu kapsamda, Türkiye’de tescili alınan 501 coğrafi işaretli ürünün, 206’sı Oda ve Borsalar tarafından alındı. Başvuru aşamasında bulunan 595 ürünün ise 197’si Oda ve Borsalara ait.
Oda/Borsalar tarafından tescil ettirilen Coğrafi İşaretli ürünler arasında; Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası 25, Gaziantep Ticaret Borsası 12, Van Ticaret ve Sanayi Odası 5 coğrafi işaret tescili ile ilk üç sırada yer alıyor. Coğrafi işaret
-KATMA DEĞER-
Coğrafi işaretler; ürünlerin özgünlüğünü tescilleyerek, yerel ürünlere ayırt edici nitelikler kazandırıyor ve ürünlerin katma değerini artırıyor. Böylece üreticilere de rekabet üstünlüğü sağlayarak, yerel ekonomileri kalkındırıyor. Oda ve Borsalar da, coğrafi işaretlerin denetimi, tanıtımı ve pazarlanması konusunda etkin çalışma yaparak, bu toprakların sahip olduğu zenginlik olan coğrafi işaretleri yaşatıyor.
Hatay, şu ana kadar; Antakya Küflü Sürkü (Çökeleği), Antakya Künefesi, Antakya Sürkü (Antakya Çökeleği), Dörtyol Mandarini, Hatay Defne Sabunu ve Hatay İpeği konusunda aldığı Coğrafi İşaretlerle adından söz ettirdi. Ancak, aralarında Antakya Simidi’nin de olduğu birçok ürün için “neyi bekliyoruz’ sorusunda duranlar oldukça fazla.
-NEDİR?
Coğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir. Coğrafi işaret tescili ile beraber; kalitesi,
-BEKLENTİ-
Konuya ilişkin görüşlerini paylaşan vatandaşlar ise, eldeki listenin bekleyenleri adına sordu.
K.N. >> Antakya Simidi ile ilgili haberleri okumuştum. Bununla ilgili dosya, Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği Başkanı Kenan Yurttagül tarafından HESOB’a iletilmişti sanırım. Çok zor şeyler değil aslında. Sanırım, istemekle alakalı. Bizdeki sorun da bu! Biz istiyoruz, ama yorulmadan da bir şeylerin sahibi olma peşindeyiz. Boşuna, sermayeden yiyen bir kent olmamışız! Ne diyoruz hep? Mozaikler kenti! Eski Roma kenti! Medeniyetler kenti! Gastronomi kenti! Ama bugün, tüm bunların üzerine ne eklemişiz, onu sormak lazım! Bir de etrafınıza bir bakın bakalım… Ondan ne kadar eksiltmişiz, buna cevap verin!
İ.B. >> Ben olsam, Masterchef’te pişen, pişirilen pekmezli künefe ardından bir açıklama yapardım, en kurumsalından. Yanlış yapılan bir şeye müdahil olma adına, bu kenti ve tescilli tatlısını, ama bu defa, bu ülkenin en bilinen şefleri
U.M. >> Bu tür konularda sürekli Gaziantep örneğinin Hatay’ın karşısına çıkması tesadüf mü? Bence, Eskişehir örneğinde olduğu gibi… Kentlerin başarılı oldukları alanların iyi analiz edilmesi gerekiyor. “Biz niye bu haldeyiz” sorusuna cevap verebilmek için en çok da!
U.B. >> Bu, biraz şeye benziyor… Bizdeki belediyelerde bulunan Koruma Uygulama ve Denetim Bürolarına (KUDEB)! Demem o ki… İlgili kurumların varlığından çok, içindeki üretim gücü önemli. Ne ürettiğiniz önemli. Eldeki adına ne adımlar attığınız önemli. Yoksa hepimiz insan olarak varız ama… Birçoğumuz sadece nefes alıp veriyoruz. Ne kendine, ne hayata bir hayrı dokunmayan milyon tane insan var! Varlar ama, yoklar! Tamer Yazar