Röportaj/Tamer Yazar
“Durumu, yaşananları, Hal’deki Müdür’e iletiyoruz. Müdürümüz, yukarıya iletiyor. Haller Müdürü, daha yukarıya iletiyor. Ama haftada sadece bir defa buraya zabıta geliyor” diyen Antakya Sebze Hali Komisyoncuları Derneği Başkanı Mustafa Bal, hemen her gün Hal dışında yaşanan ‘kayıt dışılığa’ müdahale etmeyen kurumları eleştirirken, içeride kendilerini zorlayan şartlar için de ‘Bu işi Ankara’dan çözeceğim” noktasında duruyor.
–
Antakya Sebze ve Meyve Hali’nden içeriye girmeden önce etrafınıza bakınıyorsunuz. Gördükleriniz çok da iç açıcı değil. Burası bir köy pazarı değil. Ama 9 dönümlük, dar bir alanda binlerce tonluk bir kalabalığa düzen vermeye çalışan yorgun bir mekanizma. 1963 senesinden bugüne hizmet veriyor. Peki, geçmişi bu kadar eski bir yer için beklenti mi?
–
2017’den 2018’e, 2019’dan 2020’ye… Söylenenler çok değişmedi! Sorulan sorular da! Beklenti de! Bugün, hem beklentide duralım, hem de yıllar içinde biriken sorunların ‘sorumluluğunda durması gerekenler’ için konuşan Antakya Sebze Hali Komisyoncuları Derneği Başkanı Mustafa Bal’a söz verelim.
Bal’ın gündemi kalabalık ama… Kayıt dışılık, bu gündem kalabalığının ilk maddelerinden bir tanesi. 2018’in Ekim ayında Antakya Gazetesi’ne verdiği bir açıklamasında, “Görevler, gerektiği gibi yapılmıyor ne yazık ki ve bunu söylediğimiz zaman da, arkadaşlarımızın canları sıkılıyor. Bakın, hep aynı konuyu tekrar ediyoruz… Hal dışında yaşanan kayıt dışı satış durumlarını, buraya gelen bir dostumuza ilettik. Kendisi, isim vermiyorum, yerel idareden biri… Dediği şey, ‘elimde elemanım yok!’ Merak ediyorum! Bir belediyenin bu yaşananlara müdahale edecek bir gücü yok mu?” diyen Bal, dünden bugüne değişen hiçbir şey olmadığının altını çizerken, çağrısı bir kez daha yerel yönetimlere oldu.
O zaman, sorularımız gelsin ve Mustafa Bal, Antakya’nın orta yerindeki ‘kangren’ için konuşsun…
Kaç sene oldu, bu görevdesiniz?
25 sene…
25 sene, süregelen sorunlar ve bir türlü çözüm bulmayan başlıklar, ki sürekli de dile getirdiğiniz şeyler bunlar. Hal’in şartları, dükkânların en çok da… Hatta olası bir depreme karşı dayanıklılığı da tartışmalı! Peki, sorunlar ve çözümler bağlamında, bugün neredeyiz?
Evet, ne yazık ki sorun çok. Dediğiniz gibi de, o sorunları her daim dile getiriyoruz. Bir kere, buradaki çalışma şartları gerçekten de çok zor. Hal’e girişler, çıkışlar, dükkânların fiziki durumu… En basit örneği, burada yıkılan bir dükkân mesela! Uzun zamandır aynı! Belediye, hiçbir şekilde duruma müdahil olmadı, çözüm getirmedi. Buradaki en büyük sorun, Hal’in içinde olduğu alanın SİT bölgesi oluşu. Bu nedenle, burada yıkılan da dökülen de, yıkıldığı ve döküldüğü ile kalıyor. SİT ALANI denilerek tamir edilmiyor, edilemiyor.
Şöyle bir gezin mesela, Hal’in dükkânlarını… Hemen hepsi dökülüyor. Tavanlardan tutun, kolonlarına kadar. Eldeki yüzünden, Hal’deki komisyoncu da sıkıntılı. Çünkü vatandaşa hizmet vermesini engelleyen de bir tablo bu, içinde olduğumuz. Düşünün ki, yıllar içinde kapasite de arttı, kalabalık da. O nedenle arabaların buraya girişi de bir dert, çıkışı da. Hal’e giren ürün de çok. Hal, bu kalabalığı artık kaldırmıyor. Sözün özü bu!
Bahsettiğiniz bir diğer konu da, Hal dışında yapılan satışlar, ki siz bu durumu KAYIT DIŞILIK olarak ifade ediyorsunuz. Hal’den bağımsız, Hal kayıtlarından bağımsız, tonlarca ürün, hemen Hal’in yanı başında satışa sunuluyor ve siz, bunu engelleyemediğinizi söylüyorsunuz.
Ben, ona İKİNCİ HAL diyorum! Hal’in dışında, ne yazık ki çok fazla bir satış var!
Yani, Hal’e girmeden satış mı yapılıyor?
Aynen… Hal’e girmeden, haksız kazanç söz konusu.
Peki, bu yasal mı?
Peki, durumu yerel idareye ilettiniz mi?
Bu durumu, yaşananları, buradaki, Hal’deki Müdür’e iletiyoruz. Müdürümüz, yukarıya iletiyor. Haller Müdürü, daha yukarıya iletiyor. Ama haftada sadece bir defa buraya zabıta geliyor. Göstermelik iş yapıyorlar. Alışveriş de o nedenle bitmiyor. Her gün gece 12’den sabah kadar.
Çok ciddi miktarlardan mı bahsediyoruz?
Evet… Önüne gelen, burada mal satıyor. Kavundan karpuza, salatalıktan armut ve limona, aklınıza ne gelirse.
Konu, yetersiz personel mi yoksa kurumsal ilgisizlik mi?
İlgi yok! Gelen adam da zaten, ‘bir Allah’ın kulu bize karışamaz’ diyor! Büyükşehir uyuyor bu konuda.
Peki, hep bahsedilen, ara ara gündeme gelen Hal Projeleri oluyor. Bu, tüm sorunlara çözüm olabilecek mi?
Biliyorsunuz… Toğboğazı’ndaki proje iptal edildi. Ama bugüne kadar bizi çağırıp da, bu konuyu gündeme getirmedi, belediye. Geçen sene Haziran ayında biz Lütfü Bey ile görüşmüştük, bugüne kadar, 1 gün daha, telefon açıp da ‘Arkadaşlar, gelin şu konuyu konuşalım’ diye bir haber gelmedi bize. Anlaşılan o ki, Meyve Hali, gözden çıkmış! Bize hiçbir yatırım yapmıyorlar. Biz, ne zaman bir şeyler konuşsak, canları sıkılıyor arkadaşların.
Bu konu, Ankara düzeyinde gündeme geliyor mu?
Konuyu gündeme getireceğim. Bununla ilgili olarak Ankara’ya gitme düşüncem de var. Zira Büyükşehir bize, ‘arazi bulamıyorum’ diyor. Bize bir yer gösterdi, ardından her dükkân için bizden 800 bin lira para istediler. Biz de gitmek istemedik. Ben buradan çıkıp da 30 km ileriye niye gideyim ki?
Bir kere şunu söyleyin… Belediye niye var? Hizmet için var. Bugüne kadar bu hizmeti bize vermediler ki! Ben, bugüne kadar belediyenin hiçbir hizmetini görmedim. Bakın mesela, en son kendilerine şu çatıları söyledik, “ondulün yapılsın” dedik ama… “Maliyet yüksek” dediler. Bir de, alttaki beton o ağırlığı kaldırmazmış!
Yani onlar da buradaki durumun kötü olduğunu bir şekilde ifade etmişler, öyle mi?
Evet…
Konu, Hatay Valisi Sayın Rahmi Doğan’a hiç iletildi mi?
Sayın Valime de ilettim, kendisine ‘hoş geldin’e gittiğimizde.
Peki, buraya geldi mi, gördü mü ilettiğiniz şartları?
Hayır… Ama davet ettim. Hatta şunu söyledim kendisine: ‘Sayın Valim, telefon açıp gelmeyin, ama direkt baskın yapın bize!’ Yani Hal’in durumunu görsün istedim. ‘Tamam’ dedi, ama kendisi de çok yoğun. O anlamda henüz gelemedi. Tabi Sayın Valimizin buraya gelip bizlerin çalışma şartlarını yerinde görmesini de çok istiyorum.
Hatırlıyorum da, buraya birkaç kere Ticaret İl Müdürümüz geldi. Açık açık, ‘Sayın Başkanım, siz burada nasıl çalışıyorsunuz’ dedi. Federasyon Başkanımız da geldi. Hatta Gazeteci / Ekonomist Cem Seymen de gelmişti. Başkanımız, Cem Seymen ile buraya ilk geçtiğinde, ‘Buranın hali de ne? Ben böyle bir Hal, hiçbir yerde görmedim’ demişti.
Biz hep, ‘kapasiteden’ ve ‘şartlardan’ bahsediyoruz, ama burada kaç yüz tonluk bir ürün kalabalığı söz konusu?
Buraya, günde 1000 ton mal giriyor. Buradan dış piyasaya bir şey gitmiyor. Buradaki satışların hepsi, iç piyasaya yönelik gerçekleşiyor. Şöyle bir etrafınıza baktığınızda, 65 dükkânın trafiğini görürsünüz. En aşağı her birinde 10 tondan fazla mal oluyor. Bazılarına 25 ton mal geliyor.
Son olarak… 25 senedir Hal’desiniz ve Başkanlık yapıyorsunuz. Başkanlık görevini bir gün bir başka arkadaşınıza teslim ettiğinizde, geride, yeni bir Hal Projesi’ni hayat geçmiş olarak bırakma hayaliniz ya da beklentiniz var mı?
Var… Zaten “olacak” da diyorum ama! Olmazsa da, bu işi Ankara’dan çözeceğim. Zaten bizim isteğimiz net. Buradan en fazla bir 10 km dışarıya çıkılsın, istiyoruz. Hal beklentimiz de Antakya özelinde, bunun da altını özellikle çiziyorum. Diğer ilçelerin de iç içe olduğu bir sistemi değil, sadece Antakya olsun istiyoruz. Ama biliyoruz ki, bunun tam aksi yönde de bir düşünce var. Ancak Sayın Başkanımız da bu yöndeki düşüncemizi biliyor.