Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu (HAMOK), TBMM’de görüşülmekte olan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne sert tepki gösterdi. HAMOK, doğayı, emeği ve halk sağlığını tehdit eden düzenlemenin derhal geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.
Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu (HAMOK), 24 Haziran 2025 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında yazılı bir basın açıklaması yayımlayarak kamuoyunu uyardı. HAMOK, “Torba yasa değil, torba talan” ifadeleriyle nitelediği düzenlemenin, yaşamı doğrudan tehdit ettiğini belirtti.
Planlama yetkisi şirketlere, yaşam alanları sermayeye devrediliyor
13 Haziran’da Meclis’e sunulan ve sadece altı gün içinde komisyondan geçen teklifin, birçok önemli kanunu etkisiz hale getirdiği vurgulandı. Maden, Zeytincilik, Mera, Orman ve Çevre Kanunları’nın yanı sıra enerji piyasası düzenlemelerinde köklü değişiklikler getiren yasa teklifiyle, tüm planlama yetkisinin kamusal fayda yerine şirketlerin lehine olacak şekilde merkezi otoriteye bırakılacağı ifade edildi.
HAMOK açıklamasında, yasa hazırlık sürecinin halktan, bilim insanlarından ve meslek örgütlerinden gizlenerek yürütüldüğüne dikkat çekilerek, “Bu keyfi yaklaşım, Anayasa’nın eşitlik ve katılımcılık ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Bu yasa, şirketler için, şirketlerle birlikte yazılmıştır” denildi.
Torba yasa ile neler değişiyor?
HAMOK’un açıklamasında yasa teklifinin içerdiği başlıca tehditler şu şekilde sıralandı:
• ÇED süreci etkisiz hale geliyor: Kurum görüş süreleri kısaltılıyor, yanıt verilmezse olumlu sayılıyor. Halkın itiraz hakkı işlevsizleştiriliyor.
• Zeytinlikler maden şirketlerine açılıyor: Daha önce yargı kararlarıyla iptal edilen düzenleme yasa ile geri getiriliyor.
• Meralar enerji projelerine tahsis ediliyor: Kırsal yoksulluk derinleşiyor, hayvancılığın temeli yok ediliyor.
• Orman ve kamu arazileri sermayeye sunuluyor: Uzun vadeli ve düşük bedelli kullanım haklarıyla doğal varlıklar özelleştiriliyor.
• Acele kamulaştırma yaygınlaşıyor: 2035’e kadar köylülerin toprakları özel projeler için aceleyle el konulabilecek.
• Kaçak yatırımlara af getiriliyor: Ruhsatsız tesisler yasallaştırılıyor, hukuk devleti ilkesi zedeleniyor.
• MAPEG’e olağanüstü yetkiler tanınıyor: Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, diğer kurumlar adına karar verebilecek.
• Yeni bir üst kurul oluşturuluyor: Kurumlar izin vermezse, Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığındaki kurul devreye girecek.
• İklim krizine aykırı uygulamalar teşvik ediliyor: Fosil bağımlılığı devam ettiriliyor, Türkiye’nin çevre sözleşmeleri ihlal ediliyor.
“Doğa, meta değildir; yaşam alanlarımız vazgeçilmezdir”
HAMOK, açıklamasında sadece doğanın değil, geçimlik tarımın, kırsal ekonominin, halk sağlığının ve bilimsel özerkliğin de tehdit altında olduğuna dikkat çekerek, tüm bu nedenlerle teklifin geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.
“Doğa, meta değildir. Mera, zeytinlik ve ormanlar sadece üretim alanı değil, yaşam alanıdır” ifadelerine yer verilen açıklamada, meslek örgütlerinin, bilimsel kurumların ve halkın karar süreçlerinden dışlanamayacağı hatırlatıldı.
“Yaşamı savunmak için geç kalmadık”
Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu, tüm toplumu bu yasaya karşı ortak ses yükseltmeye çağırdı:
“Bizler doğayı, emeği, halk sağlığını ve yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu bu yıkım yasasına karşı birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz!”