İyi günler sevgili okuyucu.
Antakya’nın sosyal yaşam alanı bir hayli değişti. Son yıllar dikkate alındığında açılan birçok irili ufaklı cafe ve bar potansiyeli ile saray caddesi içinde yer alan işletmeler ile dikkat çekiyor. Özellikle yabancı turistler için gerçek bir cazibe merkezi durumunda.
Ama yabancı turist sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Biz bize eğleniyor, güzelim mekanlarda birbirimize baka baka zaman geçiriyoruz.
Saray Caddesi ve civarında bunca yatırım beni hep düşündürüyor. Her gün benzer bir konseptte yeni yerler hizmete giriyor. İşletmecilik zihniyetinin birçoğunda aynı olduğunu görüyoruz. Sıradan canlı müzik, cavcavlı içkiler, kimler var acaba bu gece diye merakla etrafı izleyen gözler.
Peki madem turisti saray caddesine çekemiyoruz o zaman haydi Harbiye’ye gidelim. Gidelim gitmesine de orada durum pek farklı değil. Görkemli şelaleden eser kalmamış. İşletmecilik zihniyeti yıllardır değişmeyen bir KABALA mantığında sürüyor. Hem temiz değil hem de estetikten bir hayli yoksun.
Acaba bu iki örnekten hareket ederek şu soruyu sorabilir miyiz? Cazibe odaklı merkezlerimizi layıkıyla yarınlara ve turistlere yönelik hazırlıyor muyuz? Daha doğrusu bu değerlerimizi doğru değerlendiriyor muyuz? Cevap kaç kişiyi tatmin eder acaba.
Çalışmalarını bugüne kadar büyük bir beğeni ile takip ettiğim çevre koruma derneklerimizin dikkatini buraya çekmek istiyorum. Bu dernekler içinde yer alan gönüllüler farkındalık yaratmalıdır. Saray caddesi konusunda özel bir çalışma hayata geçirilmeli, projelendirilmeli, işletmeler estetik değerler konusunda bilinçlendirilmelidir. Harbiye için de benzer bir çalışmanın çevreciler tarafından ele alınması ne güzel olur.
Akıl akıldan üstündür. Eğer bizler bölgesel turizm gelişim alanlarını kaderine ve kendi doğasına bırakır isek yakın bir gelecekte karşımıza kaos çıkacaktır. Oysa iyi niyetle işletmecilik yapmak isteyen, bu uğurda bir sermaye koyup yeni yerler açan işletmeler seminerlere tabi tutulmalıdır. Böylesi bir çaba kente çok şey kazandıracaktır.
Turizm bizim can damarımız. Ama ben Üniversitemizden de bir ses soluk işitmiyorum. Üniversitedeki hocalarımızın turizm hakkında söyleyecek hiçbir sözü, en ufak bir tavsiyesi yok mu? Hem turizm konusunda hem de diğer ihtiyaç duyulan bilimsel katkılar konusunda Üniversitemizin başını kuma gömdüğünü üzülerek söyleye bilirim.
İşletmecilerin ayrı ayrı estetik fantezilerine kurban edilen bir şehirde yaşıyoruz. Oysa bu kentte turizm alanında her kim ki bir yatırım yapacak, önceden adı konmuş kurallara tabi tutulmalıdır. Yani Hatay Büyük Şehir Belediyesi ile ilçe belediyeler işletmecileri bağlayıcı bir nizam getirmelidir. Şimdi diyeceksiniz ki bu söylediklerin yapılıyor.
Kısmen doğru, ama sadece kağıt üstünde kalıp pratiğe hiç geçmiyor.
İyi çalışmalar.