Türkiye büyük bir krizin içinde

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Türkiye’nin büyük bir krizin içinde olduğunu söyledi. Sözde Atatürkçü ve demokrasiyi savunduğunu iddia edenlerle ülkeye ihanet edenlerinin birlikte yol yürüdüğünü iddia eden Akşener “sözde düşmanlıklar, özde süt kardeşliğine dönüşmüş.  sözde mücadeleler, özde dayanışmaya dönüşmüş” dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Akşener  “Demokrasiyi, savunuyor-“ muş” gibi yaparlar… Ama bir taraf; Tek […]

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Türkiye’nin büyük bir krizin içinde olduğunu söyledi. Sözde Atatürkçü ve demokrasiyi savunduğunu iddia edenlerle ülkeye ihanet edenlerinin birlikte yol yürüdüğünü iddia eden Akşener “sözde düşmanlıklar, özde süt kardeşliğine dönüşmüş.  sözde mücadeleler, özde dayanışmaya dönüşmüş” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Akşener  “Demokrasiyi, savunuyor-“ muş” gibi yaparlar… Ama bir taraf; Tek adam vesayetini, demokrasi üzerinden, meşrulaştırmaya çalışırken; Diğer taraf ise; Milletin ve memleketin, birliğine yönelen, tüm kötülükleri; Kandil’e, İmralı’ya, Edirne’ye giden selamları; teröre açılan alanları; Türksüz Türkiye hezeyanlarını; demokrasiyle örtmeye çalışır. “diye konuştu. Akşener partisinin seçim sloganlarının yer aldığı afişlerin de İstanbul Ankara ve İzmir’de bilboardlara asılmadığını belirterek sansür uygulandığını söyledi.

Akşener’in konuşması özetle şöyle:

İşte Türk siyasetinin, içerisine düşürüldüğü; bu vahim tablodan da, anlaşılıyor ki maalesef, bugün geldiğimiz noktada;  sözde düşmanlıklar, özde süt kardeşliğine dönüşmüş.  sözde mücadeleler, özde dayanışmaya dönüşmüş.  sözde değişimler de, özde izdüşümlere dönüşmüş,  Nitekim; İktidarın, yıllardır pazarladığı;  “Ak Parti işi demokrasi” trenine de, bine bine;  hem de, birinci sınıf bilet alıp;  ana muhalefet partisi binmiş! Hak, hukuk, demokrasi hassasiyetleri; aynı iktidarınki gibi;  sadece, kendileriyle aynı fikirde olanlar içinmiş! Sansüre ve baskıya karşı, özgürlüğü savunmaları;  tıpkı iktidarınki gibi; kuyruklarına basılana kadarmış!

Ez cümle; Milletin verdiği yetkiden aldığı gücün, kibriyle kendini kaybeden;  sadece Ak Parti değil; bizzat ana muhalefeti yönetenlermiş! Özünde, birbirinden hiçbir farkı olmayan, u iki zihniyetin dayattığı; kirli siyaset düzenini, reddettiğimiz için; Onların, hepsine karşı;

Biz, gururla, tek başınayız!  Kürsülerden birbirine, bağırıp çağırarak;  iktidar alanlarını, korumaya  alışan;  bu riyakârlığı, reddettiğimiz için;  Onların, tamamına karşı; Biz, gururla, tek başınayız! Kavga, gürültü ve hamasetten başka bir şey üretmeyen; milletimizin birliğinden değil;  ayrışmasından beslenen; bu goygoy siyasetini, reddettiğimiz için;  Onların, topuna karşı; Biz, gururla, tek başınayız!

Bir yandan; değerlerimiz, tercihlerimiz ve fikirlerimiz üzerinden, ayrıştırılırken ne yazık ki, diğer yandan da;  büyük bir yönetim kriziyle, karşı karşıyayız. Büyük hukuksuzluklarla; büyük adaletsizliklerle, karşı karşıyayız.  Millet iradesine yapılan;  büyük saygısızlıklarla, karşı karşıyayız…

Nitekim dün akşam, Gazi Meclisimizde yaşananlar, bize 100 yıllık Cumhuriyetimizin, hukuk devleti ilkesinin; ne denli büyük bir tehdit altında olduğunu; bir kez daha gösterdi.  Bildiğiniz gibi;  Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi;  Anayasa Mahkemesi‘nin, Can Atalay için verdiği, hak ihlali kararını;  tanımamakta inat ederek, bir anayasal devlet krizini tetiklemişti.  Bugüne kadar,  yargı kurumları arasında süren, bu uyumsuzluğa; maalesef dün akşam;  Türkiye Büyük Millet Meclisi de, dahil oldu.

Yargıtay’ın, anayasayı tanımayarak yol açtığı, hukuk skandalına; maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi de, eşlik etmiş oldu.  Yürütmenin, yargının üzerindeki, siyasi baskısından;  maalesef yasama da, payını almış oldu…  Ve gelinen noktada;  Ülkemizde, aylardır süregelen, anayasal devlet krizi; Gazi Meclisimizden çıkan, Can Atalay’ın, milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte; artık ülkemizi, anayasasız bir devlet olma, tehlikesine doğru,  sürüklemeye başladı. Peki tüm bunlar olurken; Cumhurbaşkanı sıfatıyla; Devlet organları arasındaki,  sorunları çözüp, uyumu sağlamakla görevli olan, Sayın Erdoğan;  ne yapıyor dersiniz?  Her zaman olduğu gibi;  sorunu büyütmeyi;  uyumsuzluğu körüklemeyi; krizi derinleştirmeyi tercih ediyor. Çünkü artık, öyle bir noktaya geldiler ki; Bu arkadaşlar için, devletmiş, anayasaymış, kanunmuş;  artık hepsi, önemsiz bir teferruat haline geldi…  Ama unuttukları, bir şey var! Anayasamız, Türk milletinin andıdır!  Bugün, bu andı çiğneyenler;  bundan sonra, milletin iradesini; nasıl temsil edecekler?  Uyguladıkları kararların meşruiyetini;  neye dayandıracaklar?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni;  hukuka, adalete, vicdanlara düşürdükleri, bu gölgeyle  nasıl yönetecekler? Onlar, her ne kadar unutmuş olsalar da  biz, İYİ Parti olarak tarihe karşı yükümlülüğümüzü 100 yıllık cumhuriyet birikimimizi ve gelecek nesillere karşı olan, sorumluluğumuzu asla unutmayacağız! Otoriter bir keyfiliğe, teslim etmeyeceğiz! Türk hukuk sistemini,  Küçük bir grubun çıkarlarına, malzeme ettirmeyeceğiz! Türk milletini de kimsenin, kendi marabası olarak görmesine,  müsaade etmeyeceğiz!  (Haber Merkezi)

Exit mobile version