Aydın insan kitap denli, harita da okuyabilen insandır. Özellikle yurdunun haritasını, tarihini. Kavramları, düşünceleri kendi halkının tarihinden öğrenen, çıkaran insandır. Türkiye haritası ve tarihi yüzyıllardır sürekli saldırı ve planların hedefi olduğunu, hedef seçilmesinin nedenleri arasında toprağının, kaynağının, konumunun, denizlerinin… çok yaşamsal ve değerli yapısının bulunduğunu söyler, anlatır.
Temel gerçeklerin tarihe farklı bakışlara göre değişeceği yaklaşımı doğru değildir. Tarih kendi maddesel çatışmaları, çelişkileri içinde ilerlerken, toplumlara nesnel çözümleme sorumluluğunu yükler. Efendim, oradan bakarsan, iyi görünen şuradan bakarsan kötü görünürmüş falan… Bunlar Batının kafa karıştırma işleriyle ilgilidir.
Bu bağlamda haber alma, istihbarat örgütlerinin hedefinde olunması gerçeği denli, yüzyıllar boyunca içeride anılan örgütlerin tuzak kurmalarını sağlayacak malzemenin oluşturulduğu da gerçektir. Dolayısıyla önce içeriye bakarım. Türkiye’de Osmanlı ve 1940 sonrası Osmanlısever siyaset bir mayın tarlası hazırlamıştır. Her yerde pimi çekilmeye ramak kalmış bomba dolu. Emperyalizmin kışkırtma operasyoncularına fazla iş kalıyor mu?
Yurtsever subayımız, Naim Babüroğlu Komutanım-Öğretmenim çok önemli savlarda bulunuyor ve güçlü belgelere bağlıyor. İlgilenen yok. Babüroğlu, uzun zaman görev yaptığı NATO karargâhında tanıştığı Amerikalı generalin ve başkan adayının, kendisine okuması için gösterilen Pentagon belgesinde, Irak, Libya, Suriye, İran yönetimlerinin çökertilmesi amacıyla saldırılar planlandığını okuduğunu televizyon konuşmasında sorulan soru üzerine açıkladığını bildiriyor. Sıranın İran’a geldiği görülüyor. Ardında hangi ülkenin bulunduğunu (listede yer almasa da) sanırsınız?..
Sıra anlayışını belki de yanlış anlattık, sıraya gerek yok. Her gün onlarca olay yaşanıyor ülkede. Hep sinir uçlarıyla oynanıyor. Yapılan iç savaş kışkırtıcılığıdır. Aydınlanmacılar nasıl ki Battal Mehetoğluların, Taylan Özgürlerin, Deniz Gezmişlerin, Harun Karadenizlerin, Akın Özdemirlerin… soyundan geliyorsa, kıyım kışkırtıcılığı yapan sürü de Haluk Kırcıların, Abdullah Çatlıların, Veli Can Oduncuların, Mehmet Şevket Eygilerin… soyundan gelmekteler. Kanlı eller yine tuzak peşinde. Kışkırtma işlerinin başını yönetim sorumluları çekiyor. Bakan demiyor muydu? Sizin tarikat cemaat dediklerinize biz sivil toplum örgütü diyoruz. Daha çok protokol yapacağız onlarla, diye… Bugünlerde kiliseye saldırı yapıldı. Bir kişi öldürüldü. Silah çalışsa kaç kişi daha öldürülecekti. Emperyalizmin Türkiye şubesi gibi davranmayacaksın.
Türkiye’nin üzerindeki oyunlarından hiçbir zaman vazgeçmeyecek olan emperyalist güçlere, kullanacakları elverişli malzemeyi sunmamakla sorumlu ve yükümlü bulunan, ülke yönetimidir, ülkemiz hukuk kurumlarıdır, kolluk güçleridir. 1970’lerin ve giderek 1990’ların iç savaş kıyımlarının benzerlerinin yaşanmaması yasama, yürütme ve yargı erklerinin üzerine düşeni gereğince yapmalarına bağlıdır ki yasamanın da yürütmenin de ne yaptıklarını bir bilen varsa anlatsın…
Bakalım seçimden sonra ne kötülükler hızlanacak, ivmelenecek.