Depremin üzerinden geçen zaman, yalnızca şehirleri değil doğayı da enkaza çevirdi. Şimdi ise, Hatay’da bugüne dek benzeri olmayan bir adım atıldı. Antakya Çevre Koruma Derneği öncülüğünde, ekolojistler, bilim insanları, şehir plancıları, hukukçular ve yerel halkın katılımıyla Türkiye’nin ilk sivil çevre vizyon planı hazırlandı: Asi Çevre Vizyon Planı.
KESK-TTB Koordinasyon Merkezi’nde tanıtılan bu plan, klasik imar odaklı düzenlemelerin ötesine geçerek, doğayla uyumlu bir yaşam kurmayı amaçlayan bütüncül ve katılımcı bir yol haritası sunuyor. Henüz tamamlanmış değil; doğa gibi yaşayan ve gelişen bir belge olarak şekillenmeye devam ediyor.
6 Şubat depremiyle büyük yıkımın yaşandığı Hatay’da, sadece şehirler değil doğa da ağır hasar aldı. Bu tablo, plansızlığın afetlerin etkisini artırdığı gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. İşte tam da bu sebeple, bilim insanları, çevreciler, hukukçular ve yerel halkın bir araya gelmesiyle Türkiye’nin ilk sivil çevre planı olan Asi Çevre Vizyon Planı hazırlandı.
Plan, Hatay’ın Asi Nehri Havzası, Samandağ kıyıları, zeytinlikler, sulak alanlar ve doğal yaşam alanlarını koruyarak, güvenli, adil ve doğayla uyumlu bir yaşamı yeniden inşa etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, plan; taş ocakları, su kirliliği, kaçak yapılaşma gibi ekolojik yıkımlara karşı yol gösterici önlemler içeriyor.
Bilimsel ve Katılımcı Yaklaşım
Antakya Çevre Koruma Derneği öncülüğünde hazırlanan plan, Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği ile ASIST (Asi – İstanbul Sivil Toplum İnisiyatifi) ortaklığında hayata geçirildi. Turquoise Coast Environment Fund–Turkey, Conservation Collective, Turkish Philanthropy Funds, Turkey Mozaik Foundation ve Sivil Toplum için Destek Vakfı gibi kurumlar da projeye destek verdi.
Plan, haritalar, çevresel analizler ve ekolojik hassasiyet temelinde hazırlandı. İklim krizi ve olası afetlere karşı sürekli yenilenerek uyum sağlamayı hedefleyen “yaşayan bir belge” olarak tanımlanıyor. Katılımcılar, planın sadece teknik bir düzenlemeden öte, doğayla uyumlu yaşam biçimleri, sosyal adalet ve afet direncini birlikte ele alan bütüncül bir yaklaşım sunduğunu vurguladı.
Beş Ana Başlıkta Öneriler
1. Taş Ocakları:
Deprem öncesinde 22 olan taş ocağı sayısı, bugün 150’yi aşmış durumda. Patlatma yöntemleri, su yolları ve mağara sistemlerini tahrip ediyor, bölgedeki toz kirliliği solunum yolu hastalıklarını artırıyor. Plan, taş ocaklarının su kaynakları, tarım ve yerleşim alanlarından uzaklaştırılmasını, bağımsız denetim mekanizmalarının kurulmasını ve yeşil tampon bölgeler oluşturulmasını öneriyor.
2. Asi Nehri:
Tarih boyunca bölgenin ekolojik ve ekonomik yaşam kaynağı olan Asi Nehri, aşırı su kullanımı ve kirlilikle karşı karşıya. Sanayi ve tarım atıkları, nehirde ağır metaller ve zararlı kimyasallar birikimine yol açıyor. Plan, kirlilik kaynaklarının tespiti, su kalitesinin izlenmesi, arıtma kapasitesinin artırılması ve nehrin Antakya’nın yeşil kalbi olarak restore edilmesini öngörüyor.
3. Tarım Arazileri ve Zeytinlikler:
Tarım arazilerinin imara açılması ve zeytinliklerin tahribi, bölgenin gıda güvenliği ve ekolojik dengesini tehdit ediyor. Plan, tarım dışı kullanımlara karşı sıkı denetim, ekolojik tarımın desteklenmesi, yerel tohum ve doğal gübre kullanımının yaygınlaştırılması ile gençlerin tarıma katılımının teşvik edilmesini öneriyor.
4. Milleyha Sulak Alanı:
Kıtalararası kuş göç yollarında kritik bir durak olan Milleyha, taşkınları önleyip binlerce canlıya yaşam sağlıyor. Ancak moloz dökümleri ve insan baskısı tehdidi altındadır. Plan, kapsamlı bir yönetim planı hazırlanmasını, biyoçeşitlilik ve su kalitesinin bilimsel olarak izlenmesini, finansal destek mekanizmalarının geliştirilmesini ve ekoturizmin teşvik edilmesini tavsiye ediyor.
5. Samandağ Sahil Şeridi:
Nesli tehlike altında olan yeşil deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı olan Samandağ kıyıları, kontrolsüz yapılaşma ve habitat tahribatıyla karşı karşıya. Plan, kıyının Deniz Koruma Alanı ilan edilmesini, yeni yapılaşmaların durdurulmasını, mevcut yapıların rehabilitasyonunu ve iklim değişikliğine uyumlu yönetimlerin geliştirilmesini öneriyor.
Bir Sivil Toplum Başarısı
Bu planın en önemli özelliği, yukarıdan dayatılmamış olması. Ne bir bakanlık talimatı, ne bir müteahhit planı… Bu belge, halkın, bilim insanlarının, çevrecilerin ve yerel aktörlerin bir araya gelerek hazırladığı bir sivil vizyon.
Nilgün Karasu (Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı) planla ilgili olarak, “35 yıldır aktif çevre mücadelesi veren bir derneğiz ve bu süreçte büyük görevler üstlendik. Asrın felaketini yaşadık ama yanında asrın ekolojik yıkımını da gördük. Deprem sonrası şehir kurulurken mutlaka bir çevre vizyon planına ihtiyaç var. Bu sivil plan Türkiye’de bir ilk ve örnek olacak. Havası solunabilir, suyu içilebilir, toprakları verimli, canlıları ile bir arada yaşayan, afetlere dirençli bir Asi hayal ediyoruz” dedi.
Sera Tolgay (Hidrolog ve Şehir Plancısı) “Depremler bize hatırlatıyor ki, suyun değdiği yerler yapılaşmadan korunmalı, doğaya geri bırakılmalı. Nehir yatakları, sulak alanlar ve sucul ekosistemler en kırılgan ve en elverişsiz yapılaşma alanları olmasının yanı sıra, en zengin biyoçeşitliliğe sahip yaşam alanlarıdır. Bu topraklar yalnızca insanlar için değil; göçmen kuşlar, kum zambakları, ceylanlar, yeşil deniz kaplumbağaları ve nesli tükenmekte olan sarı benekli kaplumbağalar için de evidir” ifadelerini kullandı.
Aysim Türkmen (ASİST Kent Antropoloğu) “Asi Nehri Havzası, Akdeniz ile Ortadoğu iklim ve kültürlerinin buluştuğu eşsiz bir alan. Ancak nehir ve çevresi, 150 taş ocağı ve artan insan baskısıyla ciddi tehdit altında. Zeytinlikler buldozerlerle sökülüyor, deniz kaplumbağalarının yuvaladığı kumsallarda parklar ve ışıklı yollar yapılıyor, göçmen kuşların dinlenme alanlarında yollar açılıyor ve bazı kuş türleri avlanıyor. Asi Çevre Vizyon Planı, bu yaşam savaşına “lütfen bakın” diyor ve geri dönülebilecek fırsatları kaçırmamamız gerektiğini vurguluyor. Hep birlikte bu vizyonu sahiplenip Çevre Politikaları’na dönüştürmeliyiz” dedi.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği Başkanı) ise, “Asi boyunca yaşananlar bana gösterdi ki insanlar sadece hayatta kalmak değil, yaşadıkları yere dair söz sahibi olmak istiyor. Bu planı bir İstanbullu olarak İstanbul’a da taşımak, Hatay ve İstanbul’un ortak kırılganlıklarını ve iyileşme gücünü anlatmak isterim. Gerçek dönüşümler, kamu otoritesi ile sivil toplumun el ele vermesiyle mümkün olur” diye konuştu.
Asi Çevre Vizyon Planı, doğaya ve insana birlikte yaşam alanı sunan bir çerçeve. Sadece beton değil, nefes alacak bir gelecek isteyen herkesin ortak çağrısı. Bu çağrıya kulak vermek, sadece Hatay için değil, Türkiye’nin geleceği için bir zorunluluk.