Türkiye’de çay üretimi konusunda ilk çalışmaları, 1918 yılında Doğu Karadeniz’de bulunan Ali Rıza Erten yapar; incelemeleri sonucunda hazırladığı raporu yetkili makama sunar. Halkalı Yüksek Ziraat Okulu öğretmenlerinden olan Erten, 1921 yılında Yeni Ziraat gazetesinde bu konuda yazılar yazar; çay üretiminin gerekliliğini savunur. Ankara hükümeti (ki henüz Bağımsızlık Savaşı yıllarıdır) Şimali Şarki Anadolu ve Kafkasya’da Tetkikatı Ziraiye adlı raporu yayımlar. Ne var ki Erten’in çabaları bu raporla sınırlı kalır, uygulama olanağı bulunamaz. İlk uygulama girişimi Zihni Derin tarafından yapılır.
Zihni Derin Rize’ye gönderilir; Vali Hurşit Bey’in de desteğiyle, fidanlık işine ayırdığı araziye, Batum’dan getirttiği fidanları (yanı sıra Satsuma mandalina fidanı) diker. Ardından Batum gezisine çıkar, incelemeler yapar. Derin, bir yasa teklifi hazırlar ve Meclis’e sunar. Bu tasarı, 6 Şubat 1923 tarihli ve 407 sayılı yasa olarak “Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında, Fındık, Portakal, Limon, Mandalina, Çay Yetiştirilmesi Hakkındaki Kanun” başlığıyla yürürlüğe girer. (Bu fidanlıkta Satsuma mandalinalar yetiştirilmesi, Ege-Akdeniz bölgeleri mandalina üretimine kaynaklık etmiştir).
1935 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü gittiği Rize’de Ziraat Odası Başkanı Muharrem Şad’ın, Ticaret Odası Başkanı Hulusi Karadeniz’in çay yetiştirilmesi yönündeki isteklerini dinler. Tarım Bakanı Muhlis Erkmen’in Rize’de incelemeler yapmasının ardından, başında Prof. Dr. Şevket Raşit Hatipoğlu’nun bulunduğu kurul çalışmalarını hızlandırır. Hatipoğlu, Türkiye’de Çay İktisadiyatı adlı kitabını bu dönemdeki incelemelerine dayanarak yazar. Çok geçmeden Rize’de köklü bir “çay teşkilatının” kurulması kararlaştırılır. Söz konusu oluşumda Rize ile Ankara arasındaki eşgüdüm görevi, başmüşavirlik görevine atanan Zihni Derin’e verilir. Rize’de, 1938 yılında yeniden düzenlenen “Çay ve Fidanlıklar Müdürlüğü Teşkilatı” köylerde etkin çalışmak üzere girişimlere başlar. Kuru çay elde etmeye yarayacak, küçük ölçekli bir işlik kurulur.
Asım Zihnioğlu ile Zihni Derin’in yolları kesişir. 15 Ağustos 1938’de, Zihnioğlu, fındık üretimindeki çalışmalarının ardından Rize’ye tayin edilmiştir; zaman geçirmeden Zihni Derin Hoca’yla buluşur. Köylülerle kurdukları güçlü iletişim sonucunda, ilk öncü üreticilerle birlikte, boş tutulan elverişli topraklar temizlenmeye, taraçalandırılmaya, çay dikimine uygun duruma getirilmeye başlanır. 6 Mayıs 1947’de ilk çay yaprağı alınır. Eşsiz bir gündür.
Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu’nun malı olan çay fabrikası ve atölyeleri çıkarılan yasayla 1 Ocak 1950’den başlayarak Tekel’e devredilir. Zihnioğlu’nun görevinin ve yerinin değiştirilmesinin başlıca nedeni, çayın niteliğini yok edecek “popülist” uygulamalara karşı olmasıdır. Bu yönde ilk yozlaşma eğilimi üreticilerin baskısıyla, kart ve sert yaprakların alınması, stoklanması, üretimde kullanılmasıyla başlamıştır. Dört yılda bir yapılması gereken budama ve diğer bakım işlemi yapılmaz olmuştur. Kötü uygulama izleyen yıllarda da sürmüştür. Tarihler anlamlıdır. Bugüne gelinirken üretimin ülküsü yok edilmiş, kurumlar kapatılmış, işlevsizleştirilmiştir. Partizanlık yuvalarına dönüştürülmüştür.
Çayın Türkiye’de yetiştirilmesini sağlayan, Zihni Derin, Asım Zihnioğlu başta olmak üzere tüm aydınlarımıza, emek verenlerimize gönül borcumuzu sunuyoruz; onları saygıyla, sevgiyle anıyoruz