Türkiye’de 15-29 yaş aralığındaki yaklaşık 5 milyon genç, ne bir eğitim kurumuna devam ediyor ne bir işte çalışıyor ne de aktif olarak iş arıyor. Kamuoyunda “ev genci” olarak adlandırılan bu gençler, Türkiye’nin en görünmeyen ama en ciddi sosyal krizlerinden birinin merkezinde yer alıyor.
Kayıp Kuşak Büyüyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve uluslararası raporlara göre, bu gençlerin çoğunluğu uzun süredir işsiz ve eğitim sisteminin dışında. Bir kısmı ise umudunu kaybettiği için iş bile aramıyor. Uzmanlar, bu durumu “kayıp kuşak” olarak nitelendiriyor.
Bu gençler; sosyal hayattan, üretimden ve toplumsal rolleri yerine getirmekten büyük oranda uzaklaşmış durumda. Ailelerinin yanında yaşayan ve çoğunlukla zamanlarını internet, sosyal medya veya bilgisayar oyunlarıyla geçiren bu bireyler, görünmez hale gelmiş bir gençlik profilini oluşturuyor.
Sosyologlar Uyarıyor: “Toplumsal Yabancılaşma Yayılıyor”
Sosyologlara göre bu durum, yalnızca bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir kopuşa işaret ediyor. Ev gençleri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal dışlanmışlık, yetersizlik hissi ve topluma karşı güvensizlik gibi psikolojik etkilerle de mücadele ediyor.
Toplumsal üretim süreçlerinden uzak kalan bireylerin, kendilerini toplumdan soyutlaması; yalnızlaşma, içe kapanma ve zamanla depresif eğilimler geliştirmelerine neden oluyor. Bu da sosyal bağların zayıflamasına ve toplumsal aidiyet hissinin kaybolmasına yol açıyor.
Psikolojik Etkiler: Depresyon ve Tükenmişlik
Uzman psikologlar ise bu gençler arasında yoğun depresyon, anksiyete, özgüven kaybı ve gelecek kaygısı yaşandığını belirtiyor. Evde uzun süre izole kalan gençlerde, kendini gerçekleştirememe ve toplumda “başarısız” hissetme gibi duyguların yaygınlaştığı ifade ediliyor.
Birçok genç, çevresinin beklentileriyle kendi hayal kırıklıkları arasında sıkışmış durumda. Bu durum, genç bireylerde içe kapanmaya, sosyal ilişkilerden uzaklaşmaya ve yaşamdan kopmaya yol açıyor. Pandemi sonrası bu psikolojik durumların daha da derinleştiği gözlemleniyor.
Ekonomik Boyutu: Geleceğin Üretim Gücü Kayboluyor
Ekonomistler ise bu genç nüfusun üretime katılamamasının Türkiye ekonomisi açısından büyük bir kaynak israfı anlamına geldiğini vurguluyor. Çalışmayan, üretmeyen ve vergi sistemine dahil olamayan gençler; aynı zamanda sosyal desteklere bağımlı hale geliyor. Bu durum, uzun vadede hem sosyal güvenlik sistemini zorluyor hem de ekonomik büyümeyi sekteye uğratıyor.
Ne Yapılmalı?
Uzmanlar, ev gençliği sorununun çözümü için çok boyutlu politika önerilerinde bulunuyor:
Ücretsiz mesleki eğitim programları
Genç girişimcilik fonları
Staj ve tecrübe fırsatlarıyla desteklenmiş geçiş süreçleri
Psikolojik danışmanlık ve sosyal hizmetler
Gönüllülük ve sosyal katılım projeleri
Gençlerin sadece işe değil, topluma yeniden kazandırılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, ev gençlerinin görünür kılınmasının ve desteklenmesinin artık acil bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
5 milyon ev genci, yalnızca sayıdan ibaret değil; bu ülkenin geleceğini, üretim gücünü ve sosyal dengesini temsil ediyor. Bu gençlerin göz ardı edilmesi, Türkiye’nin sosyolojik ve ekonomik yapısında derin yaralar açmaya devam edecek. Gerek devlet politikaları gerekse sivil toplumun katkısıyla, bu gençliğe umut olacak adımlar atılması gerekiyor. Çünkü gençliğini kaybeden bir toplum, aslında geleceğini kaybeder.