Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehditler

Ve tarihin değişmeyen hükmü; ordu çökerse devlet yıkılır, ne vatan kalır ne de makam… 2018 yılına merhaba dediğimiz bu günlerde, Türkiye için geleceğe yönelik bir tehdit değerlendirmesi yapalım. PKK/PYD – 911 kilometre Suriye sınırının, yaklaşık 600 kilometrelik bölümü terör örgütü PYD/PKK’nın kontrolünde. Suriye coğrafyasının yaklaşık yüzde 30’unu, enerji kaynaklarının yüzde 50’sini ABD desteğiyle işgal eden […]

Ve tarihin değişmeyen hükmü; ordu çökerse devlet yıkılır, ne vatan kalır ne de makam…

2018 yılına merhaba dediğimiz bu günlerde, Türkiye için geleceğe yönelik bir tehdit değerlendirmesi yapalım.

PKK/PYD
– 911 kilometre Suriye sınırının, yaklaşık 600 kilometrelik bölümü terör örgütü PYD/PKK’nın kontrolünde. Suriye coğrafyasının yaklaşık yüzde 30’unu, enerji kaynaklarının yüzde 50’sini ABD desteğiyle işgal eden bir PYD/PKK var. Fırat’ın doğusunda, Irak sınırına kadar, Rakka ve Deyrizör dahil Suriye topraklarının neredeyse tümüne sahip olan bir PKK ortaya çıktı.

– PKK, Suriye’de coğrafi (jeopolitik) derinlik kazandı. Bu, Türkiye’nin güvenliği yönünden bir dezavantajdır.

– PKK, Suriye’de işgal ettiği coğrafyada bir yönetim sistemi kurdu. ABD ve Rusya, Suriye’de PKK’ya federe/özerk bir yapı oluşturma konusunda anlaştılar.

– IŞİD’e karşı mücadele ettiği gerekçesiyle, PKK’ya dünya kamuoyunda meşru bir konum kazandırdı. Nitekim, Cumhurbaşkanı’nın Fransa ziyaretinden bir gün önce, 4 Ocak 2018’de Fransız Hükümet Sözcüsü Griveaux, Suriye’de yakalanan Fransız vatandaşlarının Türkiye’nin ‘terör örgütü’ olarak kabul ettiği PYD’nin mahkemelerinde yargılanmasını saygıyla karşıladıklarını söyledi.(1) Bu ifade, açıkça PYD’yi bir devlet olarak tanımak ve ona meşruluk kazandırmaktır.

– PYD’nin Suriye’deki mevcudu 60 bin. ABD’nin hedefi 100 bin kişilik bir PYD ordusu oluşturmak. 2017 yılının son gününde, PKK/PYD’nin sözde üst düzey komutanlarından Siyabend Velad, Pentagon’un kendilerine, “Türkiye sınır boyunda 100 bin kişilik ordu kurun, tüm gücümüzle yanınızdayız” dediğini aktardı.(2) Suriye’de PYD’nin ortaya çıkmasından önce, PKK’nın mevcudu yurtiçinde 2.000, Kuzey Irak’ta 3.500-4.000, İran’da 400 olmak üzere yaklaşık 6.000 kişiydi. Suriye’deki PYD ile birlikte değerlendirildiğinde, PKK’nın gücünün en az 10 kat arttığı görülür. ABD’nin 100 bin kişilik bir PYD hedefi dikkate alındığında, PKK mevcudu 15-16 kat artmış olacaktır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlanma değişikliği ihtiyacını zorunlu kılar.

– PYD/PKK, başta ABD’nin verdiği silah sistemleriyle daha güçlü bir konuma getirilmiştir.

Suriye
– Türkiye’nin komşusu Suriye’ydi. Gelinen aşamada, Türkiye Suriye’de ABD, Rusya ve PYD/PKK terör örgütüyle komşu oldu. ABD ve Rusya’yla komşu olunması, Türkiye’nin manevra alanını ve inisiyatifi kısıtlar.

– Yapılan araştırmalara göre, bir iç savaş en az 15-20 yıl sürmekte. Yani, Suriye’deki iç karışıklıkla en az bir 10 yıl daha yaşamak zorunda kalan bir Türkiye olacak. ABD ve Rusya ise Suriye’de kalıcı.

– Suriye’den gelen sığınmacı sayısı yaklaşık dört milyon. Yüzde 50’si 18 yaşın altında. Yüzde 30’u şiddet mağduru. Çocukların yüzde 35’i travma yaşıyor; normalin 10 katı; Vietnam’dan dönen askerlerin yaşadıkları travmadan daha fazla. Günde, yaklaşık 150 Suriyeli bebek doğuyor; yılda 70-75 bin civarında. Yani, yılda 70-75 bin yeni sığınmacı nüfusu.

– Fırat’ın batısında Menbiç’te ABD himayesinde PYD/PKK; Afrin’de Rusya’nın koruma sağladığı PYD/PKK var.

– Türkiye’nin Suriye’de bulunan tek Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi, 22 Şubat 2015’te tahliye edildi. Oysa yeterli bir askeri kuvvetle savunulsaydı, Fırat’ın doğusunda da PKK koridoru önlenirdi. Suriye’de, ileriden emniyeti sağlayacak bir kale olurdu.

Irak

– Kuzey Irak’ta PKK’nın en büyük kampı Kandil’di. Kuzey Irak’taki karışıklık ve istikrarsızlık sonucu PKK, Sincar’a ve diğer bölgelere de yerleşti. Kandil’in Türkiye’ye uzaklığı 180, Sincar’ın 80 kilometre. Sincar, teröristlerin Türkiye’ye daha kısa sürede girip çıkabilecekleri bir yer.

– Irak ve özellikle Kuzey Irak’taki karışıklık, PKK’nın alan kazanması ve yerleşmesi için uygun bir iklim sağlar. Bu da, Türkiye’nin güvenliğini artan oranda olumsuz etkileyecektir.

Türkiye’nin Stratejik Sorunları
Peki, Türkiye’nin yüzleştiği stratejik sorunlar neler?
1- BEKA (varoluşsal) sorunu. Coğrafi bütünlüğün korunması sorunu. Çevre ülkelerdeki gelişme ve PYD/PKK’nın geldiği durumun sonucu.

2- Terör sorunu. Eskiden, PKK bölücü terör örgütü vardı. Şimdi, PKK, PYD, IŞİD, El Nusra (El Kaide) ve FETÖ’yle mücadele etmek zorunda olan bir Türkiye var. Türkiye’de, El Kaide motifli terör örgütlerine sempati duyan insan sayısı da önemli.

3- Kutuplaşma sorunu. Dış cephede başarılı olmanız için İç cephenizin güçlü olması gerek. Türkiye’de insanlar kutuplaşmış durumda. Bu denli aşırı kutuplaşma, tehditlere karşı koyarken ve sorunları çözerken Türkiye’yi olumsuz etkiler.

4- Liyakat sorunu. FETÖ’nün hain darbe girişimi sonucunda Türkiye’de liyakat sisteminin ağır yara aldığı görüldü. Kumpas davalarla tasfiye edilen başta TSK personelinin ve diğer kurumlardaki insan gücünün boşluğu doldurulamadı. Liyakat sisteminin zedelenmesi, doğru kararların ve uygun adımların atılmasını engeller. Dış ve iç politikada atılan yanlış adımlar, gelecekte giderilmesi mümkün olmayan sonuçlara neden olur. ¨Eğer ve keşke¨ dönemi…

Türkiye için ne düşünüyorlar?

2015’te, Suudi Arabistan ve İsrail bir planda uzlaştılar. Bu planın birinci ayağında Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da bir Kürt Devleti’nin kurulması; ikinci ayağında ise İran’da rejim değişikliği yapılmasıydı.(3) İşte, Türkiye için BEKA sorunu denilen tehdit.

ABD’nin Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde, Temmuz 2017’de yapılan bir çalışmada, 2017-2027 yılları arasında Türkiye’de bir iç çatışma yaşanacağı ve ABD’nin askeri olarak Türkiye’ye müdahale edeceği senaryosu incelendi.(4) NATO müttefiki bir ülke, Türkiye’de 10 yıl içerisinde bir iç çatışma mı bekliyor? Neden böyle bir senaryo üzerinde çalışsın?

Ege’de bazı ada/adacıklar üzerinde, Yunanistan’ın fiili bir durum oluşturmasına ne demeli?

Türkiye’nin ABD, AB ve komşu ülkelerle yaşadıkları sorunlar da kısa sürede giderilebilecek türden değil.

Türkiye’de yaşanan beyin göçü ve sorgulama kültürünün gittikçe zayıflaması da dışlanacak türde sorunlar değil.

Atatürk: ¨Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün milletin oluşturduğu cephedir. Dış cephe, ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe mağlûp olabilir; fakat hiçbir zaman bir memleketi yok edemez. Memleketi temelinden yıkan iç cephenin çökmesidir.¨ der.(5) Dünya savaş tarihinin en büyük strateji ustasının hükmüdür bu söz…

Bir devletin güçlü olabilmesi için;
– Tarih bilen devlet adamlarına,
– Güçlü bir ekonomiye,
– Kuvvetli bir orduya,
– Ulusal çıkarları esas alan, istikrarlı bir dış politikaya ihtiyaç vardır.

Dört ayaklı bu sehpa önce sallanır, ardından sendeler ve sonra yıkılır… Ve tarihin değişmeyen hükmü; ordu çökerse devlet yıkılır, ne vatan kalır ne de makam…

(1) Karar Gazetesi, 5 Ocak 2018.
(2) www.gunes.com, 30 Aralık 2017.
(3) Naim Babüroğlu, Bir Devletin Çöküşü, Asi Kitap, İstanbul, 2016.
(4) Aydınlık.com.tr, 28 Temmuz 2017, 05.00.
(5) Nutuk.

Exit mobile version