<strong>Türkiye’nin Suriye politikası</strong>

Suriye Politikası’nın Sonuçları       Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den bugüne, 12 yıl geride kaldı. 12 yılda, Türkiye’yi doğrudan etkileyecek stratejik ve jeopolitik değişimler oldu.       Türkiye, Suriye ile ilişkileri kesti, Suriye muhalefetini destekledi. Oysa, Irak, Libya, Suriye’yi parçalama ve bölgede haritaları yeniden şekillendirme, ABD’nin gizli olmayan stratejik hedefiydi. ABD, başarılı oldu. Irak kendi başkentinin güvenliğini […]

Suriye Politikası’nın Sonuçları

      Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den bugüne, 12 yıl geride kaldı. 12 yılda, Türkiye’yi doğrudan etkileyecek stratejik ve jeopolitik değişimler oldu.

      Türkiye, Suriye ile ilişkileri kesti, Suriye muhalefetini destekledi. Oysa, Irak, Libya, Suriye’yi parçalama ve bölgede haritaları yeniden şekillendirme, ABD’nin gizli olmayan stratejik hedefiydi. ABD, başarılı oldu. Irak kendi başkentinin güvenliğini sağlayamayacak durumda; Libya parçalı ve iç savaşın hüküm sürdüğü bir coğrafya oldu. Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’u ABD tarafından PKK/PYD terör örgütü ve radikal örgütlere işgal ettirildi.

      Ve bugüne, 2023’e gelindiğinde; Türkiye’nin komşuları değişti. 2011’de Türkiye’nin 911 kilometrelik sınır komşusu Suriye Arap Cumhuriyeti’ydi. Şimdi ise, ABD, Rusya ve sınırda bazı yerlerde PKK/PYD terör örgütüyle; İdlib’te 130 km’lik sınırda IŞİD/DEAŞ, El Kaide türevi örgütlerle komşu durumunda. Türkiye’de, resmi rakamlara göre yaklaşık dört milyon “Geçici Koruma Statüsünde” Suriyeli yaşıyor. Başka ülkelerden gelen göçmenlerle birlikte, dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan ülke konumuna geldi. Ve Türkiye-Suriye sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştü.

      Dünyanın hiçbir ülkesi, dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan ülke konumuna gelmek istemez. Ve yine dünyanın hiçbir ülkesi, 911 km’lik sınırının terör üreten bir coğrafya durumuna gelmesini arzu etmez.

      Türkiye, bu iki stratejik sorunla yüz yüze geldi. Suriye’de, dünün çözüm olarak görülen politikaları, bugünün ana sorunları haline geldi. Hani, “tarih bir dikiz aynasıydı, arada bir bakılması gereken.”

SURİYE’YLE GÖRÜŞME

      Nihayet, Türkiye ancak 12 yıl sonra bu stratejik sorunların çözümü için Suriye’yle görüşme adımlarını attı. Türkiye, Suriye ve Rusya Savunma Bakanları 28 Aralık 2022’de, Moskova’da bir araya geldiler. 11 yıl sonra, bakan düzeyinde ilk görüşme.

      Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Rusya-Türkiye-Suriye olarak istihbarat, savunma bakanlarımızın Moskova’da bir araya gelişleriyle bir süreç başlattık. Ardından inşallah dışişleri bakanlarımızı yine üçlü olarak bir araya getireceğiz. Daha sonra da gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz…”(1) açıklamasını yaptı.

      Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yakın zamanda bir araya gelecek. Ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ve Putin’in görüşmesi bekleniyor. Liderler görüşmesi ne zaman gerçekleşir? Seçim öncesi mi yoksa sonrası mı sorusu anlamlı. Suriye’yle görüşme ve Suriye politikası, iç politika konusu haline getirilemeyecek kadar önemli… Gelecek kuşakları doğrudan etkileyebilecek potansiyele sahip.

      ABD’nin Suriye’yi parçalama ve Türkiye’nin bütünlüğüne kasteden PKK/PYD terör örgütünü devletçiğe dönüştürme projesi bir sır değil. ABD, bu hedefini hiçbir zaman gizlemedi. ABD’nin bu projesi tüm hızıyla sürerken Türkiye, izlenen Suriye politikasıyla ne yazık ki 10 yıl kaybetti.

      Peki, Terkiye-Suriye işbirliğini kimler istemez?

      -ABD istemez. Suriye’nin yüzde 30’unu PKK/YPG ve diğer terör örgütlerine işgal ettirmiş ABD, bu hedefinin engellenmesini hiç istemez.

      -Türkiye’nin bütünlüğüne kasteden PKK/PYD terör örgütü istemez. 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması’nın çöpe atılmasıyla, devlet kurma hayallerine kavuşamayan PKK terör örgütü istemez.

      -Suriye’de, ABD’nin desteğiyle İdlib’i Küçük Afganistan’a dönüştüren El Kaide-IŞİD türevi radikal terör örgütleri istemez.

      -AB istemez. PKK/PYD terör örgütünü destekleyen ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşlerine karşı çıkan AB istemez.

ABD VE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ

      ABD Dışişleri Sözcüsü Price, Türkiye-Suriye görüşmesine ilişkin, “Politikamız değişmedi. Esad’ı eski durumuna döndürmek için ilişkilerini iyileştiren veya destek veren ülkeleri desteklemiyoruz”(2) dedi.

      ABD, Türkiye’yi tehdit eden PKK/YPG terör örgütüne düzenleyeceği olası operasyona da her zaman karşı çıkıyor. Ayrıca, 2019’da Suriye’den çekildiği yerlere askerleriyle geri dönmeye başladı.

      Yani, ABD açıkça, NATO üyesi Türkiye’ye, “Türkiye’yi tehdit eden politikayı sürdüreceğiz” diyor.

      Marksist-Leninist çizgide kurulduğunu iddia eden PKK terör örgütünün ve uzantılarının, yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın evlerini terk etmesine neden olan, ABD’nin uyguladığı politikalar aleyhinde tek açıklamaları var mı? Yok…

TÜRKİYE NE YAPMALI?

      ABD eski Dışişleri Bakanı Kissinger: “Ortadoğuda Mısırsız savaş, Suriyesiz barış olmaz” der. Türkiye, bu iki ülkeyle ilişkileri kesmişti. Maliyeti ve bedeli oldukça yüksek oldu. Mısır ve Suriye ile, İsrail’de kurulan ikili ilişkiler gibi gecikmeden görüşmeler yapılmalı.

      Ve Türkiye, gelecekte stratejik sorun olacak göçmen sorunuyla, PYD/PKK terör örgütü tehdidini ABD’ye rağmen, Rusya’nın da bulunacağı bir masada Suriye ile çözme yoluna gitmelidir.

      Suriye’yle görüşme adımları atılırken, Türkiye’nin Suriye muhalefetinin desteklenmesi ve Suriye yönetimine karşı izlediği politikaya son vermelidir.

      Türkiye ulusal çıkarları doğrultusunda, siyasi hedeflerini karşılayabilecek adımlar atmak zorunda. Geç kalmış olsa da, maliyeti ve riskleri hesaplamış bir Türkiye, PKK/PYD’yi etkisiz duruma getirmek ve ABD’nin Suriye’deki varlığını tartışmaya açacak olası bir operasyon için Suriye’yle işbirliği yapmalıdır. Bu amaçla, 20 Ekim 1998 tarihinde Türkiye-Suriye arasında imzalanan ve 2010’da güncellenen “Adana Mutabakatı” aktif duruma getirilmelidir. Böylece, PKK/PYD terör örgütüne karşı ortak mücadele için, “Adana Mutabakatı” kapsamında Suriye yönetimiyle işbirliği adımları atılmalıdır. Bu stratejik adım aynı zamanda, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşleri için de bir başlangıç noktası olacaktır.

      Türkiye ABD’ye rağmen bu adımı atar mı? 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı ABD’ye ve BATI’ya rağmen başaran 1970’lerin Türkiye’si değil miydi? 2023’ün Türkiye’si daha mı az güçlü?

Neron, “Rakibimi kucaklıyorum, ama onu boğmak için” demişti.

      Kissinger’ın, 1968’de Nixon’un Başkan seçilmesinin ardından söylediği, “Amerika’nın düşmanı olmak tehlikeli olabilir, ama dostu olmak ölümcüldür” sözü ünlüdür.

      ABD, dostunu sadece boğmak için kucaklar…

(1) https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogandan-suriye-aciklamasi-liderler-olarak-bir-araya-gelebiliriz-735953.html (Erişim, 10 Ocak 2023, 11.02).

(2) https://www.ntv.com.tr/dunya/moskovadaki-turkiye-suriye-gorusmesine-abdden-ilk-yorum,EeTdbEOQhEyqYghELcMkiQ (Erişim, 10 Ocak 2023, 11.42).

Exit mobile version