Türkiye’ye tarihi tuzak

Türkiye’nin 911 kilometrelik sınır komşusu, beş yıl öncesine kadar Suriye idi. Şimdi, sınırda Suriye’nin yerine ABD, Rusya ve YPG/PKK var. ABD ve Rusya, Suriye topraklarında elde ettikleri üsleri geliştirmeyi sürdürüyorlar. Yani Türkiye, artık Suriye’de kalıcı iki süper güçle komşu durumda. Bir ülkede patlak veren iç savaş; Afganistan, Irak gibi örnekler dikkate alındığında en az 15-20 […]

Türkiye’nin 911 kilometrelik sınır komşusu, beş yıl öncesine kadar Suriye idi. Şimdi, sınırda Suriye’nin yerine ABD, Rusya ve YPG/PKK var. ABD ve Rusya, Suriye topraklarında elde ettikleri üsleri geliştirmeyi sürdürüyorlar. Yani Türkiye, artık Suriye’de kalıcı iki süper güçle komşu durumda.

Bir ülkede patlak veren iç savaş; Afganistan, Irak gibi örnekler dikkate alındığında en az 15-20 yıl sürmekte. Yani Türkiye, güneyinde şiddeti gittikçe artan yangınla en az 20 yıl yaşamak zorunda kalacak. Yangının Türkiye’ye sıçrama olasılığına karşı, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar doğrultusunda önlemler, her zamankinden çok daha fazla yaşamsal önemdedir.

Kuzey Irak’ta Kandil’de yuvalanan PKK bölücü terör örgütü, ikinci Kandil denilen Sincar bölgesine de yerleşti. Kandil’in Türkiye’ye mesafesi 180, Sincar’ın ise 90 kilometre kadar. Uzaklık açısından, Sincar Kandil’e göre daha kritik ve jeopolitik değerde.

Suriye nüfusunun %7-8’lik bölümü Kürtlerden oluşmaktadır. Suriye’deki Kürtler’in tümü PYD/PKK’yı desteklememektedir. Buna rağmen, PYD/PKK terör örgütü Suriye coğrafyasının yaklaşık %30’unu işgal etmiş durumda. Barzani, Kuzey Irak’ta IŞİD/DAEŞ ortaya çıkmadan önce 41 bin kilometrekarelik bir toprağa sahipken; 2017’ye gelindiğinde, yaklaşık 80 bin kilometrekarelik bir coğrafyayı kontrolü altına aldı.

ABD, Kuzey Irak’ta Peşmergeleri eğitti donattı ve 90 bin kişilik düzenli bir Peşmerge ordusu oluşturdu. Aynı şekilde, Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK’yı eğitmekte ve ağır silahlarla donatmaktadır. 15 ve 20 Mayıs 2017 tarihlerinde, Irak-Suriye sınırındaki Simelka kapısından iki ayrı konvoyla 100 civarında ağır silah ve donatım yüklü tır PYD/PKK bölgesine girdi. ABD’nin hedefi, Peşmerge gibi düzenli bir YPG/PKK ordusu oluşturmak. Bu, İsral’in ve ABD’nin değişmez stratejik hedefidir. Bu hedefi, Suudi Arabistan’da desteklemektedir. Asıl hedef, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür.

Fırat Kalkanı harekatıyla El Bab’ı kontrol eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, PKK koridorunun önlenmesi açısından önemli bir askeri hedefi de, YPG/PKK tarafından işgal edilen Fırat’ın batısındaki Menbiç’ti. ABD, YPG/PKK’yı korumak amacıyla Menbiç’te askerlerini konuşlandırdı ve bir bariyer oluşturarak TSK’nın önünü kesti. Doğuda, Kilis-Hatay sınırında yer alan YPG’nin kontrolündeki Afrin’e de, Rusya askerini yerleştirdi ve Türkiye’ye ¨burada ben de varım¨ mesajını verdi. PKK koridorunun halkaları döşeniyor.

Şubat 2015’te Türkiye-Suriye sınırının 37 kilometre güneyinde bulunan Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi, IŞİD/DAEŞ tehdidi nedeniyle tahliye edildi. Savaşın başında yaptığınız bir hata, savaşın sonuna kadar peşinizi bırakmaz. Tahliye yerine, derinliğine ve genişliğine güvenlik önlemleri doğrultusunda bir güvenlik şeridi oluşturulsaydı, PKK koridoru başlangıçta önlenebilirdi.
Türkiye’de yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli sığınmacı var. %50’si 18 yaş altında, okuma yazma oranı %10. Çocukların %35’i travma yaşıyor, normalin 10 katı; Vietnam’dan dönen ABD askerlerinin yaşadıklarından daha fazla. Günde, 150 Suriyeli bebek doğuyor, yılda yaklaşık 75 bin. Pakistan, 1980’lerde 4 milyon Afgan sığınmacıyı kabul etmişti. Suudi Arabistan’la işbirliğini de artırmıştı. 1980’lerde Hindistan’la yarışan Pakistan, şu anda yabancıların gitmeye korktuğu, terörün günlük yaşam tarzı durumuna geldiği bir ülke oldu.

ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinde, 21 Mayıs 2017’de tarihin en büyük silah ticareti denilebilecek 110 milyar dolarlık silah anlaşması olmak üzere, toplam 480 milyar dolarlık imzalar atıldı. Bu anlaşma, ABD savaş çarkının daha hızlı dönmesi ve Ortadoğu’da daha fazla sayıda ülkenin birbirleriyle savaşması demek. Ana hedef, İran. Trump, Suudi Arabistan’da 55 Müslüman ülkenin yöneticileriyle düzenlediği toplantıda, İran’a karşı bir cephe kurmanın rahatlığı ve huzuru içinde İsrail’e gitti. Böylece, terörle mücadele kapsamında Suriye ve Irak’a gönderilmek üzere 34 bin kişilik bir ¨İslami Ordu Koalisyonu¨ kurulması hedef listesine girdi. Sünni bir ittifak ve karşıda Şii bir İran. Suudi Arabistan’ın istediği de, İran’a karşı bu ittifaktı. Ortadoğu’da, Sünni-Şii cephede sıcak çatışmaların savaşa dönüşeceği bir sürece girilmiş durumda.

İran’a karşı oluşturulan bu cephede Türkiye’nin yer alması, felakete dönüşecek Stratejik bir tuzaktır. 1980-1988 Irak ve İran arasında çıkan savaş bir milyon kişinin ölümüne, 150 milyar dolarlık bir yıkıma neden olmuştu. Türkiye, ABD’nin İran’a karşı açtığı cephe tuzağına, Irak-İran Savaşı penceresinden bakmalıdır. Ve stratejide yapılacak hata taktikle düzeltilemez…
naimbaburoglu@gmail.com

Exit mobile version