Tedbir; keyfiyet değil, mecburiyet…
AK Parti Hatay Milletvekili Bayram Türkoğlu, sıklıkla kovid testi yaptırmasını eleştirenlere cevaben, “Bu tedbirdir, keyfiyet değil” dedi. Hafta başında testi pozitif çıkan ve evinde karantinaya girerek kendini izole etmeye çalışan Milletvekili Bayram Türkoğlu’nun, kendisine yönelik eleştirilere yanıtı şöyle:
“Bazı basın ve yayın organlarında, şahsımı hedef alan ve yaptırdığımız kovid-19 testlerinin sıklığı ile ilgili haksız, mesnetsiz ve yer yer de çirkin raddelere varan ithamlar nedeniyle açıklama yapma
Öncelikle ülkemiz, pek çok ülkeye kıyasla, kovid-19 testlerini ve tedavisini vatandaşlarına ücretsiz olarak sunan ender ülkelerdendir. Bu, bizim iftiharımızdır. Halihazırda, koronavürüsle mücadelede Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri, Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca’nın öncülüğü ve bütün branş ve iş kolları ile sağlık ordumuzun üstün gayret ve emekleri doğrultusunda, dünyada eşine az rastlanır bir başarı öyküsü ortaya koyduk.
Bu başarı öyküsüne, siyaset üstü bir meseleyi, yani insanlarımızın sağlığı hususunu dahi politik bir polemik düzlemine indirgeyerek, itibar cellatlığı ile gölge düşürmeye çalışanların olduğu da aşikardır. İşte bu itibar cellatları, bu sefer de, şahsımın yaptırdığı kovid-19 testlerinin sıklığı üzerinden algı operasyonlarına başlamıştır.
Öncelikle, koronavirüs testleri, genel itibariyle, bu hastalığın semptomlarını taşıyan vatandaşlarımıza yada filyasyon yöntemi ile hastalarla yakın teması olduğu ve virüsün bulaştığı düşünülen kişilere yapılmaktadır.
Malumunuz odur ki, koronavirüs ile mücadelenin en başından beri, sosyal mesafeyi arttırmak ve sosyal hareketliliği azaltmanın önemi üzerinde durulmuştur. Bizler ise sosyal sorumluluğumuz gereği, sosyal mesafeyi muhafaza etsek de, sorun ve taleplerine cevap vermek adına vatandaşlarımızla doğal olarak daha çok bir aradayız. Keza, sosyal hareketliliğin olduğu resmi yada ictimai bazı programlara katılmak, sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına riayet etsek de, o programlar vesilesiyle insanlarımızla çoğu defa aynı mekanı paylaşmak durumundayız.
Kovid-19 semptomu bizde görünsün ya da görünmesin, sosyal hareketliliğin malum olduğu Ayasofya programı, 15 Temmuz programı, açılışlar gibi pek çok program öncesi bu testler, şahsım da dahil, o programa iştirak edecek tüm Milletvekillerine ve diğer katılımcılara yapılmaktadır. Sosyal hareketliliği, işi gereği sık olan Milletvekillerinin, kendilerinden daha ziyade kamu sağlığı güvenliğini sağlamak ve kovid-19 bulaşının insanlarımız arasında yaygınlaşmasını önlemek adına, hususen katılacakları programlar öncesi test yaptırmaları bir sosyal sorumluluk gereğidir. Aksi halde, semptomu o an için ortaya çıksın ya da çıkmasın, hasbelkader bilmeden taşıyıcısı olduğumuz bu virüs ile insanlarımızın vebaline girmek, işte asıl sorumsuzluk budur.
Bizim gibi sosyal hareketliliği sık olan kimselerin, vebale girmeden tedbir alması, bir keyfiyet değil bir mecburiyet ve vatandaşlarımıza karşı mükellefiyetimizdir.
İtibar suikastı yapma adına, hele de şu an karantinada atlatmaya çalıştığım hastalığım üzerinden meseleyi siyasi polemik düzeyine indirgemek, son derece yakışıksız, ciddiyetsiz bir tutum ve vicdanı/insafı koronalaşmış bir yaklaşım tarzıdır.
Bu habis tutum ve suizanla yürüttükleri algı operasyonları ile itibar suikasti yapanları ve halis niyetlerle ortaya konulan gayretlere, kovid-19’la mücadele sürecimize gölge düşürmeye çalışanları, kamuoyunun bilgisi ve takdirlerine sunuyorum.”
-Cemil Yıldız-