Rakiplerinin puan kaybettiği ve ilk yarının son 2 haftasında mutlaka kazanması gerektiği baskısıyla Hatayspor maça çıktı. İlk 11’leri görünce, sakat Cemal’in yerine sol bekte Calvo’yu tercih ederek savunma tandemini değiştirmek riskli bir hamleydi. Nitekim, henüz 12. dakikada yaptırdığı penaltı ve savruk oyunuyla Calvo, endişelerimizi haklı çıkardı ve Hatayspor’un maça yenik başlamasına sebep oldu.
Göztepe maça hızlı başladı. 3. bölgede yaptığı baskılarla Hatayspor’u hataya zorladılar. Savunmadan top çıkarırken kazandıkları toplarla net gol fırsatları yarattılar ve penaltı kazandılar. Açıkçası Göztepe golü bulduktan sonra maçın farka gideceğini düşünüyordum; ancak yenilen golden sonra Hatayspor toparlandı ve takım olarak temposunu, iştahını, karakterini sahaya yansıttı. İlk yarıda %70 topla oynayıp 13 şut atarak adeta oyunu domine eden Hatayspor, Göztepe’yi kendi sahasına mahkûm bıraktı. Sezonun en iyi Hatayspor’unu izledik desek abartmış olmayız. Normal şartlarda bu kadar baskıya rağmen gol bulamamak imkânsız, ancak takımın bitiricilik ve beceri eksikliği sezon başından beri süregelen bir problem.
Sağlı sollu ortalarla iyice bunalttığı Göztepe kalesine, uzaktan çekilen bir şut sonucu penaltı kazandı; ancak penaltı VAR’dan döndü. Penaltı inceleme süresi en az 4 dakika sürdü ve bu durum takımın hızını kesti. İptal edilen pozisyon o kadar kötü çekilmişti ki elle oynanıp oynanmadığı bile belli değildi. İlk yarının sonuna 7 dakika ilave eden hakem, maçı +9’a kadar oynattı. +8’de Göztepe’de Victor Hugo’nun kafasını Erce Kardeşler, çizgide ayaklarıyla son anda çıkardı. İşte size Türkiye futbolunun ve marka değerinin ne kadar yüksek (!) olduğunun örnekleri.
İkinci yarıda baskıya kaldığı yerden devam eden takımımız, 52. dakikada geçiş ve dikine oyunun meyvesini Abubakar’ın attığı kafa golüyle aldı. Ancak golden sonra temposu düşen maç, iki tarafın da gidip geldiği bir mücadeleye dönüştü. İlk yarıdaki baskıyı maçın geneline yayacak fizik gücü olsa, şu an 8 puanda olmazdık zaten. Ancak 75. dakikada Abubakar, kaleci karşısında kaleye doğrudan vurmak yerine çalım denemeyi tercih edince, 3 puana ihtiyacı olan takımımız sezonun en önemli pozisyonunu kaçırdı. Böyle bir fırsatın kaçması büyük bir lüks. Umarım bu pozisyonu aramayız diyeceğim ama puan cetvelindeki tablo hiç de pozitif değil.
Rıza Çalımbay’ın değişiklikler için neden 77. dakikayı beklediği ise büyük bir soru işareti olarak kaldı. Bamgboye, oyuna girdikten sonra hiçbir katkı sağlayamazken sürekli top kayıpları yaparak adeta takımın el freni oldu. Stanberg’in 90. dakikada oyuna alınması ise anlam verilemeyen bir hamleydi. Teknik heyetin müdahalelerde geç kalması, Hatayspor’un oyunun kontrolünü kaybetmesine sebep oldu.
Maç boyunca set kurma, geri ve yan pas yapmak yerine, tek top ve uzun paslarla ileri düşünen bir Hatayspor izledik. Özellikle Görkem ve Rui Pedro, kilit paslarla dikine ve geçiş oyununda öne çıkan isimlerdi. Bu bağlamda Hatayspor’u çok beğendim; ancak takımın oyun anlayışı, Rıza Çalımbay’dan çok Özhan Palut’un etkisini andırıyordu.
Sezon başından bu yana kötü sonuçlar ve yenilen gollerde günah keçisi ilan edilen Erce Kardeşler, 3 kritik kurtarışıyla takımını yine ayakta tuttu. Tebrikler Erce’ye! Tutanımızın bu kadar formda olduğu bir dönemde atanlarımızın formsuzluğu, alınamayan 3 puanın en büyük faktörlerinden biri maalesef.
Hatayspor’un artık bahanesi kalmadı; toplayacak puanları azalıyor. Önümüzdeki hafta oynanacak Adana maçı, sezonun en önemli mücadelesi olacak. 3 puanın şart olduğu bu maçta, takımın fiziksel ve mental olarak hazır olması gerekiyor. Taraftarın desteği ve oyuncuların kararlılığıyla bu maçı kazanmaktan başka çare yok. Aksi halde, ilk yarı boyunca kaçan fırsatların sezon sonunda çok ağır bir faturası olabilir.