En iyisini, en kalitesini ve en lezzetlisini yapacağı iddiasıyla bir tatlıcı işyeri açan kişi düşünün.
İşyerinde un var, yağ var, şeker var.
Bu malzemelerle helva yapıp müşterilerine sunacak ve bundan da para kazanılacak.
Para kazanmanın yanında kendisini de kanıtlayacak.
Helvanın en iyisini, en kalitesini ve en lezzetlisini yapmış olduğuna kendisi dahil herkesi inandıracak ki; açtığı işyeri devamlı olarak çalışsın, müşteri gelsin ve bundan da gelir elde etsin.
İşte böylesi bir işyerinde helva yapacak kişinin (ustanın) kendisine sunulan en kaliteli malzemelerle, helvanın pişirilmesi için hazırlanan en sağlıklı ortama rağmen yaptığı helva ağza alınmayacak kadar berbat bir şey olursa, elbette ki bu tatlıcı işyerine hiç kimse rağbet etmez, zaman içinde de o işyeri ya kapanma durumu ile karşı karşıya kalır ya da helvacısını değiştirir.
İşte tıpkı un var, yağ var, şeker var ama helva yapacak iyi bir usta var mı sorusunun şu günlerde sorulmasına neden olan yerel yönetimler seçimlerinin yapılmasına 32 gün kaldı.
31 Martta yapılacak olan seçimlerde sandık başına gidecek olan seçmenler, en iyi helvayı yapan partiye, yani seçmenin tüm beklentilerini karşılayacak, ona güven verecek, bozulan ağız tadını yeniden eski haline getirecek olan adaylara ve partilere oylarını verecektir.
Bugün için ortamın muhalefet lehine en verimli durumda olduğundan şüphe etmemek gerekir.
Ortada, iyi, kaliteli ve damak tadına uygun bir helva yapılması için gereken un, yağ ve şeker hazır edilmiş bir vaziyette bekliyor.
Ama bu malzemeleri helva haline getirecek usta aranıyor.
31 Marta kadar bu malzemelerden yararlanmak suretiyle en iyi,en güzel ve damak tadına en uygun helva yapma becerisini kim gösterirse, sandıktan da o helvayı yapan kişi ve parti başarılı çıkacaktır.
Eğer her türlü olumlu koşullara rağmen bunu beceremeyen olursa, seçmenden büyük bir tokat yiyecek ve bir daha da belini doğrultamayacaktır.
Seçmenin ağzının tadı kaçmış durumda.
Seçmen bozulan ağız tadını yeniden yerine getirecekleri arıyor.
Aranılanlar arasında ilk sırada elbette ki muhalefet partileri var.
Görünen tablo, AKP ile ona ne için destek verdiği hala bir türlü anlaşılamayan MHP ‘nin seçmenin ağız tadının bozulmasında büyük katkılarının olduğu doğrultusundadır.
Bu nedenledir ki iktidar partisi ile ona destek veren partinin oylarında önemli bir düşüş gözlemlenmektedir. Öyle ki bu düşüş bir panik havasına dönüşmüş durumdadır.
İşte bu ortam içerisinde, seçimleri kazanabilmek, seçmenin bozulan ağız tadını yeniden yerine getirebilmek, ekonomik krizin oluşan zararlarını en aza indirebilmek, 31 Marttan sonra yaşanacak olumsuz tabloların daha fazla zarar verici duruma dönüşmemesi için gerekeni yaparak seçmenin güvenini kazanabilmek için her türlü özveride bulunulmalı, olumlu adımlar atılmalı, kişisel beklenti yerine ülke geleceği düşünülmeli ve koltuk sevdasına son verilmelidir.
Bunlar yapılmadığı takdirde sonucun hüsran olabilme ihtimali ağırlık kazanabilir. Bu durumda da saç baş yolmaya başlanabilir.
İşte saç baş yolmadan, neden bu yanlışlar yapıldı muhasebesinin yapılmasına gerek kalmadan, var olan olumlu tabloyu (koltuk hırsını bir yana bırakmak suretiyle) en iyi şekilde değerlendirerek ( en kaliteli, en güzel damak tadına en uygun bir helva yapma misali) seçmenin önüne çıkmak ve sandıkta başarı kazanmak için gereken yapılmalıdır.
Bunlar yapılmaz ve koltuk hırsı ile doğruya yönelmenin önüne geçilirse, bundan sadece buna sebep olanlar değil, ülkemizde büyük zararlar görecektir.
Buna neden olanlar elbette ki yaptıkları yanlışın altında ezilip kalacaklar, ama olan ülkeye ve hiçbir günahı olmayan vatandaşlara olacaktır.
Bir kez daha hatırlatıyoruz: un var, yağ var, şeker var…
nabiinal@hotmail.com