Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı düzenlenen eylemlerde gözaltına alınan gençler hakkında hazırlanan iddianamede, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. Dava süreci, siyasi gerilimin hukuki boyuta taşınması olarak değerlendiriliyor.
“Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle dava açıldı
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart tarihinde tutuklanmasının ardından başlayan protestolarda gözaltına alınan gençler hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hazırlanan iddianame tamamlandı.
Tutuklu 14 genç ve tutuksuz yargılanan 2 kişi için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi kapsamında 1 ila 4 yıl arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.
“Destek eylemleri” hedef tahtasında
ANKA Haber Ajansı’nın aktardığına göre, protestoların ardından 45 gündür tutuklu bulunan gençler hakkında savcılıkça hazırlanan iddianame, dosyanın siyasi bir dava niteliği taşıdığı yönündeki tartışmaları artırdı.
Savcılık, sanıkların protesto sırasında Cumhurbaşkanı’na yönelik sloganlar attığını ve bu söylemlerin kamu düzenini bozma riski taşıdığını öne sürdü. Eylemlerin, sadece bir ifade özgürlüğü meselesi olmadığı iddia edildi.
“Uyarıya rağmen dağılmadılar” denildi
14 sanık hakkında ayrıca, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılma ve ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gerekçesiyle ayrı bir dava daha açıldığı öğrenildi.
Bu suçlamalar kapsamında da gençlerin, güvenlik güçlerinin dağılma çağrılarına uymadığı ve eylemi sonlandırmadığı belirtilerek cezalandırılmaları talep edildi.
Sanıkların avukatları, müvekkillerinin sadece siyasi bir görüşü ifade ettiğini belirterek, iddianamenin ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğunu savundu.
Avukatlar, anayasal güvence altındaki toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının çiğnendiğini ve müvekkillerinin sırf İmamoğlu’na destek verdiği için cezalandırılmak istendiğini belirtti.
“İfade özgürlüğü” tartışmaları yeniden gündemde
İmamoğlu’na yönelik operasyon sonrası başlayan protesto dalgası, sadece sokaklarda değil, mahkeme salonlarında da yankı buldu.
Siyasetçiler ve hukukçular, bu davaların hukuki değil, siyasi zeminde şekillendiğini öne sürerek, gençlerin uzun süre tutuklu yargılanmasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu savunuyor.