Kurtuluş mücadelesi verilirken çağdaşlığa yönelik adımların da atılması benimsenmiş ve bu doğrultuda bir yol haritası da belirlenmişti.
Çağdaş bir ülke olabilmek için de eğitimin ön plana çıkartılması gerekli görülmüş, bunun için de adımlar atılmıştır.
Köy Enstitüleri, uygar ülkelerin uyguladığı eğitim sistemi bunların başında gelen uygulamalar idi.
Karma eğitim ile kadın-erkek eşitliği amaçlanmış ve uygulamaya koyulmuştur.
Öğretmenlerimizin de bu yolda eğitim vermesi suretiyle, uygar ülkeler arasında yerimizi almak amacına ulaşmak için gerekenler yapılmaya başlanmıştı.
Kadın-erkek ayrımı yapmadan eğitimin uygar ülkelerin uyguladığı program doğrultusunda uygulanmaya başlanması ile amaca daha hızlı bir şekilde ulaşılacağı için de buna önem verilmişti.
Cehaletin sonlandırılmasının, aydınlık bir yolda yürüyebilmenin yolları bulunmuş ve geri kalmış ülkelere örnek olacak köy enstitülerini yaşama geçirmek suretiyle amaca ulaşabilmek için yol alınmıştır.
Ama ne yazık ki; çok partili hayata geçilmesi ile birlikte geriye gidişin de ayak sesleri duyulmaya başlamıştır.
Adım adım bu geriye gidiş istekleri artmaya başladığı için de bugünlere gelindi.
Eğitimde, kız-erkek ayrımı yapılma isteklerinin son günlerde artığı ve bunun için de adımlar atılma yoluna gidilmek istendiği görülmektedir.
Buna ek olarak da, öğretmenlerin kıyafetlerine de müdahale edilmek istendiği yolunda da haberler giderek artmaktadır.
Öğretmenlerin giyecekleri önlüklerin boylarına da müdahale edilmek istenmekte, bunun için de ölçü verilme yoluna gidilmektedir.
Oysaki, içinde bulunduğumuz yıl, cumhuriyetimiz 100 yaşını idrak edecektir.
Dile kolay…
Bir asır geride kalıyor.
Cumhuriyetin ilanının üzerinden 100 yıl geçmiş.
Bu süreç içerisinde çağdaş bir eğitimin bütün gereklerini kazanmış ve uygulamaya koymuş olmalı idik.
Ama heyhat, ki ne heyhat.
Cumhuriyetin yüzüncü yılında, biz karma eğitim, öğretmenin önlük boyu, kadınların kıyafetleri ile meşgulüz.
Bu nedenle de laiklik ilkesine daha sıkı sarılmanın, bu ilkeden ödün verildiği takdirde hangi olumsuzluklarla karşılaşacağımızın bilincine varmamız gerek.
Eğer bu yapılmaz; bir şey olmaz, cumhuriyet sağlam temeller üzerine oturtulmuştur, diyerek suslun kalırsak; ileriye gitmek yerine geriye gidişin ayak sesleri daha da artacak, bize cumhuriyeti armağan edenlere karşı başımız eğik kalacaktır.
Unutmayalım, unutturmayalım…