Utanç Verici!

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “İnsanın, evinde, televizyon karşısında oturduğunda, eşi ve çocuklarıyla seyredemeyeceği çirkinlikteki konuşmaları hoca efendilerin ağzından ekranlarda duymak, utanç vericidir.” Son dönemde, din adına konuşan kişilerin sohbetlerine yansıyan başlıklar noktasında eleştirilerini paylaşan, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ve güçlü ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, durumun, dini hassasiyeti olan kimseleri […]

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “İnsanın, evinde, televizyon karşısında oturduğunda, eşi ve çocuklarıyla seyredemeyeceği çirkinlikteki konuşmaları hoca efendilerin ağzından ekranlarda duymak, utanç vericidir.”

Son dönemde, din adına konuşan kişilerin sohbetlerine yansıyan başlıklar noktasında eleştirilerini paylaşan, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ve güçlü ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, durumun, dini hassasiyeti olan kimseleri de rahatsız edecek seviyeye geldiğini ve hatta o seviyenin aşıldığını ifade etti.

Halkın gönlünde büyük önem atfettikleri düşünülen, kanaat önderi sayılabilecek hocaların sosyal medyada sıkça yer alan, insanları rahatsız eden konuşmalarına dair sitem ve uyarılarını paylaşan Çalışkan’ın tespitleri ara başlıklar halinde şöyle:

-BELDEN AŞAĞI!-

Maalesef konuşmalar, dini hassasiyeti olan kimseleri rahatsız edecek seviyeye geldi ve aştı. Bütün meseleler belden aşağı, insanın cinsel hayatının nasıl olması gerektiğine dair teferruatlı, bir o kadar süfli ve aşağılık ifadelerle anlatılıyor. Özel ortamlarda dahi konuşulmayacak, ancak iki kişi arasında espri olarak kullanılabilecek cümleler; camilerden, vaaz kürsülerinden, kahvehane muhabbeti edebiyatıyla, tüm cami cemaatine, hatta sosyal medya üzerinden bütün millete servis ediliyor.

-DEJENERASYON!-

Belki birilerinin hoşuna gidiyor, beğeni alıyor, insanlar gülüyor olabilir, ama bu talihsiz izahatlar/açıklamalar, İslam’a ve İslami değerlere ihanettir. İnsanın; evinde, televizyon karşısında oturduğunda, eşi ve çocuklarıyla seyredemeyeceği çirkinlikteki konuşmaları hoca efendilerin ağzından ekranlarda duymak, utanç vericidir. Kendilerini toplumun önderi olarak gören ya da dinin temsilcisi sanan insanların, en mahrem konuları bu tür ortamda konuşması ne kadar doğru? Kaldı ki, konuştuklarının birçoğunun da dayanağı yok. Kendi zihinlerindeki fantezileri dile getirip, hayallerinde canlandırdıkları hususları, sohbet meclisine gelen insanlara aktarıyorlar. Bu anlatılanlar, aklı selim insan için hiçbir değeri yoktur. Aksine, rahatsızlık verici ve endişe uyandırıcıdır.

-DİN ADINA!-

Bu konuşmalardan anlaşılan, sanki bütün dindarların hayatının belden aşağı kurgulandığı, gündemlerinde sadece bu konuların yer aldığı, cennetinse nefsi arzular üzerine şekillendiği gibi bedbaht bir tasvir söz konusu. “Diline biber sürülecek” hocalar ortaya çıkmaya başladı desek, yeridir. Mümin ya hayır söyler ya susar. Bütün konuşmaları bunlardan ibaret olanların, din adına başka anlatacakları bir şey yok mudur? Bu durum, cenneti de hafife almaktır. Yüce Allah’a karşı saygısızlıktır. Tabii ki cennette, insanları mutlu edecek değişik nimet ve ödüllerden bahsedilir. Ancak sadece dönüp dolaşıp konuyu şehvet ve hurilere bağlamanın, olayı basitleştirip bayağılaştırmaktan başka bir anlamı yoktur. Sanki cennetle ilgili bütün ayetler yalnızca bunları anlatıyormuş gibi, ifade ve söylemler, Müslümanın vicdanını rahatsız eder.

BOŞBOĞAZLIK!-

Bu konuların konuşulduğunu duyan, tebliğe muhatap insanların zihinlerinde de bu durum, Müslümanlık üzerine olumsuz algıların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Toplumda birçok problem/sıkıntı varken, Müslümanların işi gücü, sadece süfli arzularını tatmin ediyor görüntüsünü ortaya çıkarıyor. Toplum, psikolojik buhranda ve ekonomik sıkıntıdayken, insanlığın tek derdi sadece buymuş gibi ifade edilmesi, iğrençliktir. Bütün İslam aleminin; savaş, açlık, sefalet, inançsızlık, sosyal, kültürel ve iktisadi problemleri varken bunları konuşmak, konuyu dönüp dolaştırıp buraya getirmek, akıl tutulmasıdır ve boşboğazlıktır, haddi aşmaktır. Bütün peygamberlerin, selef-i salihinin ve tarih boyunca hak ile batıl arasında mücadele etmiş kimselerin hatırasına saygısızlıktır. Geçmiş önderlerin mücadelesi, yalnızca erkeklerin arzularını tatmin etmelerini sağlayacak ortamı sunmaktan ibaret midir?

Kaldı ki ahlaki yozlaşmanın yoğun olduğu bir dönemde bu tarz problemlere çözüm yolları sunmak, Allah yolunda mazlumlar adına cihat etmek varken bu seviyesiz dil ve düşük profilli yaklaşım, son derece üzüntü vericidir. Kime hizmet ettiği de açıktır.

Utanarak ifade edip kaleme aldığımız bu ifadeler, Resulullah’ın davasının bayraktarlığına ve sünnetin mihmandarlığına talip olanların söylemlerine çok uzaktır.

Tamer Yazar

Exit mobile version