Papirüs bitkisinden üretilen bir tür kâğıt olan papirüs, Antikçağda kullanılan en önemli yazı malzemesiydi. İlk defa Eski Mısır’da, MÖ 3300’lü yıllarda elde edilen ve kullanılmaya başlayan papirüs, zamanla diğer Akdeniz ülkelerine yayılmış ve MS 11. yüzyıla değin en kullanışlı yazı malzemesi olmuştu.
Kullanılan yazı malzemeleri arasında papirüsün en büyük rakibi, hayvan derisinin işlenmesiyle elde edilen, parlak ve sağlam bir görünüşe ve en iyi biçimde yazı yazılabilecek niteliğe sahip parşömendi. Bergamalıların buluşu olan parşömen, papirüsten daha uzun ömürlü ama pahalı ve üretimi zor bir malzemeydi.
Bugün kullandığımıza benzer kâğıtlar, ilk olarak Çin’de ortaya çıktı. Çinliler MÖ 200 yılında başlayarak, birçok farklı malzemeden yararlanmış, kâğıt yapma sanatını geliştirmişti. Ama kâğıdın kitlesel kullanıma girmesi ancak MS 105 yılında gerçekleşecekti. Cai Lun adlı yüksek rütbeli bir saray memuru, imparatorun da desteğiyle, eski bir üretim teknolojisini geliştirerek, düşük maliyetle kâğıt üretmeyi başarır. Hammadde olarak pahalı olan ipek yerine bitki kabuğu, pamuk artığı, eski balık ağları kullanarak gerçekleştirdiği buluş, kısa sürede benimsenir ve kâğıt üretimi Çin’de yaygınlaşır.
Çinliler MS 200’lere kadar temel yazım malzemesi olarak kullanmayı düşünmedikleri kâğıdı gündelik yaşamın her yerinde; mendilden ambalaja, pencerelerden kapılara, fenerlerden yelpazelere, şemsiyelerden şapkalara, uçurtmalardan ev eşyalarına, giysilere kadar çok çeşitli amaçlar için kullanırlar ve kâğıt yapma yöntemini 700 yıl gizli tutmayı başarırlar.
751 yılı hem kâğıt için hem de dünya için dönüm noktası olacaktır. Bir süredir, Orta Asya’ya egemenlik konusunda çatışan, Çin ile Abbasi orduları, Semerkant yakınlarındaki Talas Nehri’nin kıyısında karşı karşıya gelir. Beş gün süren kanlı savaş sonunda Çinliler yenilir. Semerkant fethedilir fethedilmez, Çinli zanaatkârların orada ürettiği kâğıtla ilgili gizler de açığa çıkar.
Yüzyıllar boyu Çin’de kalan kâğıt artık Ortadoğu’dadır. Kâğıt değirmenleri önce Bağdat’ta, daha sonra Arap Yarımadası’nda, Kahire ve Suriye’de kurulur. Araplar kâğıt üretim tekniğini geliştirir. Kâğıdın tanınıp yaygınlaşması, gündelik yaşamın bir parçası olması, Arapların hat sanatı araçları papirüs ve parşömenin de sonu olur. Kuran’ı kopyalama aracı olarak da kullanılmaya başlayan kâğıt, İslam kültürünün yayılmasına büyük katkı sağlar. Bir süre sonra Mısır bile kâğıda teslim olur.
Kâğıt 1000’li yıllarda Sicilya’dan, kültürel ve teknik alışverişin merkezi haline gelen Palermo üzerinden önce İtalya’ya, sonra Avrupa’nın dört bir yanına yayılır. Ancak, Avrupa’da kâğıdın yazı malzemesi olarak kullanıma girmesi çok yavaş olur. Bunun nedeni, kâğıdın Arap kökenli olduğunu sanan Katolik Kilisesi’dir. Arapların icadı olan kâğıdın dine aykırı ve şeytan işi olduğunu savunan kilise, Katoliklerin kâğıt kullanmasını yasaklar. 1221’de Roma İmparatoru II. Friedrich de kâğıda yazılmış resmi belgelerin yasal geçerliliğinin olmadığını ilan eder.
Ancak tüm engellemelere karşın kâğıt mücadeleyi kazanır. Avrupa’da ilk kâğıt değirmenleri, 1235 civarında İtalya’nın Ancona eyaletindeki Fabriano’da kurulur. İtalya’nın bu başarısı Fransa ve Almanya’yı harekete geçirir.
Kâğıt önce üniversitelere girer, ders kitaplarının ucuz kullanım kopyaları ortaya çıkar, özgün yapıtın eş zamanlı kopyalanarak üretilmesi daha hızlı gerçekleşir. İtalya Avrupa’nın kâğıtçılık merkezi haline gelir. Gündelik kullanım için gerekli olan kâğıt bakkallarda, tuhafiyelerde satılmaya başlar. Ortaçağ’ın kâğıdı niteliğindeki parşömen gitgide önemini yitirir.
Kâğıt, Avrupa’da pek çok gelişmeye itici güç olur. Eğitim yaygınlaşır, ticari ilişkiler gelişir, pek çok alanda kâğıt gereksinimi artmaya başlar. Kiliseler, üniversiteler ve devlet dairelerinden sonra, okuryazar olmayan halkın ve eğlence araçlarının alanına giren kâğıt, iskambil oyunlarına duyulan tutku sayesinde Avrupa’da önemli bir satış imkânı yakalar.
Uygarlığın hammaddesine dönüşen, her alanda, her sınıftan insanın her an hayatında olan kâğıt, gerçek atılımı matbaanın buluşundan sonra yapacaktır…