Van ve Halepçe Bunun Eseri…

Antakyalı Deprem Uzmanı Prof. Dr. Semir Över, Halepçe’deki depremin Türkiye için çok şey ifade ettiğini , Suudi Arabistan levhasının ülkemizin doğusunda her yıl 2 cm kuzeye hareket ederek etkin faylarda deprem ürettiğini söyledi ve uyardı: İskenderun Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) görevli Deprem Bilimci Prof. Dr. Semir Över, “Ülkemizin iki önemli levha sınır fayı vardır. Birincisi; Doğuda […]

Antakyalı Deprem Uzmanı Prof. Dr. Semir Över, Halepçe’deki depremin Türkiye için çok şey ifade ettiğini , Suudi Arabistan levhasının ülkemizin doğusunda her yıl 2 cm kuzeye hareket ederek etkin faylarda deprem ürettiğini söyledi ve uyardı:

İskenderun Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) görevli Deprem Bilimci Prof. Dr. Semir Över, “Ülkemizin iki önemli levha sınır fayı vardır. Birincisi; Doğuda Karlıova’dan (Erzincan) batıda Saroz körfezine kadar yaklaşık 1400 km uzunluğunda doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), ikincisi ise kuzeyde Karlıova’dan güneyde Hatay’a kadar yaklaşık 700 km uzunluğunda doğrultu atımlı Doğu Anadolu fay zonudur (DAFZ)” dedi.
-DEPREMİ TETİKLER Mİ?-
İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semir Över,12 Kasım 2017 tarihinde meydana gelen ve merkez üssü Halepçe olan 7.3 büyüklüğünde deprem ile ilgili açıklamalarda bulundu. Oldukça uzak olmasına rağmen İskenderun’dan da hissedilen, merkez üssü Halepçe (Irak) olmasına karşın İran’ın batısında daha çok yıkıma ve can kaybına neden olan 7.3 büyüklüğünde deprem ile herkesin aklımıza gelen ‘Bu deprem ülkemizde etkin olan bir fayı tetikler mi?’ sorusunu yanıtlayan İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semir Över, şunları söyledi:
“Türkiye’nin tektonik/ jeodi-namik konumuna baktığımızda; Arabistan, Afrika ve Avrasya levhalarının göreceli hareketlerinin ülkemizde etkin fayların deprem üretme potansiyellerini kontrol ettiğini görmekteyiz. Doğuda, Arabistan levhası yılda yaklaşık 2 cm kuzeye hareket ederek Türkiye’nin doğusunu ve İran’ın batısını sıkıştırmaktadır. Arabistan’ın bu hareketi en son, 23 Ekim 2011 tarihinde Van’da 7.2 büyüklüğünde ve 12 Kasım 2017’de Halepçe’de 7.3 büyüklüğünde iki yıkıcı deprem meydana getirmiştir. Her iki depremin meydana geldiği fayların tektonik konumları farklıdır ve birbirlerini etkileme durumları söz konusu değildir. Ancak, her iki depreme neden olan kaynak aynıdır: Arabistan levhasının kuzeye hareketidir. Bu hareket ülkemizde önemli iki levha sınır fayları boyunca bü-yük depremlere yol açmaktadır. Ülkemizin iki önemli levha sınır fayı vardır. Birincisi; Doğuda Karlıova’dan (Erzincan) batıda Saroz körfezine kadar yaklaşık 1400 km uzunluğunda doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), ikincisi ise; Kuzeyde Karlıova’dan güneyde Hatay’a kadar yaklaşık 700 km uzunlu-ğunda doğrultu atımlı Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) dur.”
-HER AN OLABİLİR!-
Tarihsel depremler incelendiğinde, ülkemizde 7.0 ve daha büyük yıkıcı nitelikteki depremlerin çok önemli bir kısmının bu faylar boyunca meydana geldiğini belirten Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Semir Över, “Bu faylar, Arabistan levhasının hareketini taşıyarak (transfer ederek), sınırladıkları Anadolu bloğunun batıya doğru kaymasına neden olmaktadır. Halepçe depremi, bize, Arabistan levhasının hareketinin devam ettiğini ve gerek Doğu Anadolu bölgesinde gerekse KAFZ ve DAFZ boyunca herhangi bir bölgede yıkıcı bir depremin her an olabileceğini söylemektedir. Tarihsel ve aletsel deprem katalogları incelendiğinde her iki levha sınır fayları boyunca sismik boşluk alanlarının olduğu görülmektedir. KAFZ’nun batı ucunda yer alan İstanbul, Ülkemizin önemli bir kenti olduğu için ön plana çıkmaktadır. Ancak, DAFZ’nun güney ucunda yer alan tamamı 1.nci derece deprem kuşağında yer alan ve üç levhanın sınır faylarının kesiştiği Hatay’da yaklaşık 145 yıldır yıkıcı deprem olmamıştır. Fayın bu segmentinde, ciddiye alınması gereken bir sismik boşluk göze çarpmaktadır” diyerek bölgemizdeki tehlikeye dikkat çekti.
Halepçe Depremi’nin her yıkıcı deprem gibi “gerekli önlemler alınmadığı sürece depremler can ve mal kaybına neden olabilir” mesajını verdiğini ifade eden Prof. Dr. Semir Över, toplumun deprem bilincini ve refleksini sürekli açık tutacak araçların geliştirilmesi gerektiğini, büyük depremlerin afete dönüşerek yıkıcı ve ölümcül olmasının önüne geçecek yöntemlerin uygulamaya konulmasının çok önemli olduğunun altını çizdi. -Cemil Yıldız-

Exit mobile version