Vatandaş şaşkın, tedirgin, mutsuz, umutsuz…

Dolar 5 liraya yerleşti. Gözünü 6 liraya dikmiş durumda. Ne zaman bu hedefe ulaşabilirim arayışı içerisinde. Enflasyon başını almış yukarı doğru hızla gidiyor. Fiyatlar astronomik bir şekilde artıyor. Sade vatandaşın kazancı giderek etkisiz hale geliyor. Şirket iflasları birbirini kovalıyor. Ülkenin önemli yatırımcıları bile bankalardan yapılandırma talebinde bulunuyorlar. Özetle : Ekonomik durum hiçte iç açıcı değil. […]

Dolar 5 liraya yerleşti. Gözünü 6 liraya dikmiş durumda.
Ne zaman bu hedefe ulaşabilirim arayışı içerisinde.
Enflasyon başını almış yukarı doğru hızla gidiyor.
Fiyatlar astronomik bir şekilde artıyor.
Sade vatandaşın kazancı giderek etkisiz hale geliyor.
Şirket iflasları birbirini kovalıyor.
Ülkenin önemli yatırımcıları bile bankalardan yapılandırma talebinde bulunuyorlar.

Özetle : Ekonomik durum hiçte iç açıcı değil.
Vatandaş şaşkın.
Vatandaş tedirgin.
Vatandaş mutsuz.
Vatandaş umutsuz.
Ülkenin üzerinde ekonominin giderek kötüleştiğinin işareti olan kara bulutlar dolaşıyor.
24 Haziran seçimleri öncesi tek adam yönetiminin ülkeye yarar değil zarar getireceği yönündeki uyarıların giderek haklılığı anlaşılıyor.
Ama buna karşılık, tek adam yönetiminin oluşabilmesi için, altyapı hızlı bir şekilde oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu konuda sözün kısası: Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.

***

Başkanlığı tartışma konusu olan Trump dünyadaki dengeleri değiştirebileceğini zannederek çeşitli kararlara imza atıyor.
Bir yandan milliyetçi ve dinci kavramları öne çıkartmak , öte yandan kendi kafasındaki hedeflere ulaşabilmek için başkanlık kararnamelerini yürürlüğe sokuyor.
Hakkında ABD makamlarınca soruşturma olmasına rağmen hiçbir şeye aldırış etmeden, Kasım ayında yapılacak olan seçimlerde başarılı çıkabilmek için her türlü yola başvurmaktan geri kalmıyor.
Doğal olarakta bu gelişmelerden Türkiye’de nasibini alıyor.
Ekonomileri güçlü olan, dışa bağımlı olmayan, ABD’ye istediği ödünleri vermeyen ülkeler, Trump’un bu çılgınca hareketlerinden en az zararla çıkabilmenin yollarını arıyorlar, adımlarını atıyorlar.
Ama ABD’ye göbekten bağlı olanlar ise, kara kara düşünerek bu yükün altından nasıl kalkabileceklerinin hesaplarını yapmaya başlıyorlar.
Bunu yapmaya çalışırkende, günü kurtarma uğruna yaşanan krizi önemsemez bir görünüm sergilemeye gayret ediyorlar.
Bu bağlamda krizin küresel, dalgalanmanın ise dönemsel olduğu havasını yaratmak suretiyle günü kurtarmaya çalışıyorlar.
***

İşte dünyada ve ülkemizde ekonomik durum bu doğrultuda iken ve yine ülkemizde tek adam yönetimi hızla yaşama geçirilmek istenirken, vatandaşın sığınacak liman ve tutunacak dal aradıkları siyasiler koltuk kavgası içine girmiş durumdalar.

Bu koltuk kavgası içinde bulunanların, ülkenin içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağını araştırmaları ve yol gösterici olmaları mümkün olamıyor. Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan tek adam yönetimi ve öte yandan bu yönetim anlayışına dur diyecek son çıkış yolu olan yerel yönetimler seçimlerinin adım adım yaklaşmakta olması.

Hiç kimsenin bunları düşündüğü yok.

Varsa koltuk yoksa koltuk.

Varsa ben olursam iyi olur anlayışı.

Yoksa ben olmasam her şey kötü olur anlayışı.

Bu mantıkla harekete devam edildiği takdirde son umutta tükenecek, sığınacak liman, tutunacak bir dal kalmayacak.

Ve Montesguieu’nun : “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir” sözü bir kez daha gerçekleşmiş olacak…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version