Beklentiler Aynı Mı?
Bir tarafta Turizm Çalıştayları ile Valilik yol haritası kamuoyu ile paylaşılırken, diğer tarafta kenti yöneten farklı belediye yönetimleri tarafından, birbirine yakın mesafelerde ‘aynı başlıkta’ düzenlemeler gerçekleştiriliyor. Merak edilen, bu kalabalığın ‘aynı halayın’ içinde olup olmadığı? Yoksa her birinin ayrı bir halay başı mı çektiği!
Hatay’ın turizm potansiyeli açısından; bugününün, yarınının genel değerlendirmesi, ekonomik, sosyal, kültürel durumun istişaresi ve yol haritasının belirlenmesi amacıyla Hatay İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve DOĞAKA koordinasyonunda Mayıs 2019’da düzenlenen Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı, geride kalan ve sonuçları noktasında ‘nerede’ olduğumuzu sorgulatan çalıştayları hatırlatmalı mı? Yoksa ‘çıktıları’ başlığında ortaya konan yol haritası ile dünün başarısızlıklarına bir set mi çekmeli?
-NE SÖYLENDİ?-
Çalıştay’da bir adım öne çıkan cümlelerden biri, “SİT alanlarında yapılacak arkeolojik çalışmalardan çıkan tarihi değerlerin, müzede değil de, mevcut mekânlarında sergilenmesinin turizm açısından önemli olduğu yönünde bir talep var” olmuş, Vali Yardımcısı Mahmut Hersanlıoğlu’nun tespitinde duranlar ise mevcutları hatırlatmıştı. Dünden bugüne yansıyan bu cümlenin pratiğinde nerede olduğumuzu yorumlayan bir turizmci devam etsin bundan sonrasını…
“SİT alanlarında yapılacak arkeolojik çalışmalar! Nedir bunlar? Kazara bulunanlar mı? Mesela yıllardır Asi Nehri kenarında olan ve bakımsızlıktan bir hal olmuş eski Roma su kemerleri gibi mi? Ya da Antakya’nın Saray Caddesi’ndeki bir başka Roma alt yapı mimarisi mi? İkisi de isimsiz, ikisi de sahipsiz, ikisi de yalnız! Oysaki denilen neydi? ‘Bulunanların, mevcut mekânlarında sergilenmesinin, turizm açısından önemli olduğu…’ Hatta bu yönde de bir talep varmış! Öyle değil mi? Peki, o talebi dile getirenler kimmiş? Müze mi, İl Kültür Müdürlüğü mü? Tamam da, eldeki iki örnek, ‘bulundukları mekan’ adına bir şey anlatmıyor mu? Peki, ne yapmışlar bu iki konuda? Konu şu ki, bu kent ilk turizm çalıştayını yapmadı. Sonuncusu da olmayacak bu 2019’daki! Ama önemli olan bu tür toplantılarda büyük büyük kelimeler kullanmak değil, sonuca gitmek. Siz, inandırıcı olacaksınız, ardından da bu kent insanından sahiplenme isteyeceksiniz.
Sorunumuz şu ki! Söz çok… Verilen sözler çok… Ama hayata geçen, yok gibi bir şey! Konu, denildiği gibi aslında… Koordinasyon eksikliği! Mesela baktığınızda, Büyükşehir, EXPO ve Gastronomi dışında bir politika üretmiyor, ki bu iki konuda da ne yaptığını ve ne kadar hazır olduklarını hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu konuda, onlar ayrı bir halay başı! Dilerim, durum değişir.
Bizlerin, profesyonel, iş bilen insanlardan oluşan ekiplere ihtiyacı var. Dil bilen, uluslararası süreci takip edebilen, bilgili, vizyon sahibi, yerelde yaşayan ama küresel çapta üreten insanlara! Bu ekip konusunda neredeyiz, belki de bunu konuşmak ve tartışmak gerekiyor.”
-DAVETİMİZ!-
En büyük eleştirilerden biri, kent adına yapılan davetler! Bu konuda konuşan bazı sektör temsilcileri ve vatandaşlar, Antakya gibi dünyaca tanınan bir kentin ‘turizm’ idaresinde yaşanan karmaşaya işaret ediyor…
G.Ş. >> Bugünlerde, eski kentin içinde yürümek daha da zorlaştı. Birçok yer kazılmış durumda. Güzel şeyler olacak. İnşallah! Artık bir zahmet güzel şeyler olsun. Kaç senedir hep aynı şeyi tekrar ediyoruz çünkü! Bu kent, güzel şeyler hak ediyor. Sizler de yazıyorsunuz ama… Çeşmeleri içler acısı. Sokakların içinde, Uzun Çarşı’da, başka başka yerlerde, bir sürü çeşme var ve gerçekten de onlara bakınca, kaybolup giden bir şehrin içinde olduğumuzu daha iyi anlıyoruz.
H.K. >> Bazen diyoruz ya, ‘birbirimize saygımız kalmadı’ diye! Bence en büyük saygısızlığımız bu şehrin kendisine. Öylesine organizasyonsuz bir şekilde büyüyoruz ki bu küçük kentin içinde! Sıkıştık adeta. Sıkıştıkça da, dışarıya doğru taşmaya çalışıyoruz. Ama bunu yaptıkça da, olanı da dağıtıyoruz. Taşları yerinden oynatıyoruz. Bir zamanlar ‘marka kent’ komisyonları vardı, hatırlar mısınız? Durumumuz onlardan ibaret! Varlardı, ama şimdi yoklar! Ne işe yaradılar? Ne ürettiler? Peki, neden ortadan kalktılar? Özetle, başlıyoruz! Ama başladığımız yerden öteye gidemiyoruz! Sanırım sadece başlamayı seviyoruz! -Tamer Yazar-