Seçim mi?
Geçim mi?
Kış geliyor ve insanlar, pandemi süreci başladığından beri, üstüste çektikleri kredilerin taksitleri, borçlarıyla boğuşuyorlar.
Bu pahalılık ve tüketimin içinde, vatandaş ne yapacağını, kara kara düşünürken …
Birbirleriyle uğraşmaktan bıkmayan ve sürekli birbirini suçlayıp, kendini bu tartışmaların içinde kaybedenler.
Arada sırada basında yada medyada görünüp, birkaç şey anlatınca, kimi, neye ikna edebildiklerini düşünüyorlar acaba ?
Çok merak ediyorum.
Vatandaş kendi sorunlarına boğulmuş…
Bu sorunların içinde, aileler mutsuz, aileler huzursuz, aileler iki yakasını bir araya nasıl getireceğinin derdinden önünü göremiyor.
Vatandaş, verilen söze güvenip, destekleyip, yetki veriyor ve umut ediyor.
Yetki alanların, sürekli bahanesi, sürekli mazerete sığınmaları doğru mu?
Falan şunu yaptı, filan bunu yaptı, falan şunu konuştu, bunu söyledi.
Bunlar sohbet konularıdır… vatandaşa ne faydası var ?
Profesyoneller böyle davranmaz ve konuşmazlar… öyle olmamalı zaten.
Neredeyse herkes kendini kaptırmış ve bu bir kolaycılık ve sığınma şekline dönüşmüş.
Vatandaştan destek isterken, söz verirken kendinden çok emin. Ama…
Aldığı yetkinin ciddi olduğunu ve profesyonel bir farkındalık ve davranış gerektirdiğini bilmeden mi alıyor, alanlar?
Profesyoneller, falan bunu dedi, filan şunu yaptı ile uğraşmaz, zaman harcamazlar.
Sadece çalışırlar, proje üretirler.
Herkes kendi işini doğru yapmak için emek harcasa…
Herkes kendi sınırlarını bilse…
Dünyayı, memleketi kendi babasının çiftliği gibi görmese…
Ve hiç bir şeyin kalıcı olmadığını, mutlaka geçici olduğunu ve ektiği her şeyin bir dönüşü olacağını bilse, unutmasa, çok farklı olurdu her şey .
Laf kalabalığında kaybolanlar, işini biraz daha ciddiye alsa ve işin ciddiyetinin farkında olsalar daha yararlı şeylere enerji tüketseler de Vatandaşa faydaları dokunsa.
Belki kimsenin aklına gelmeyebilir ama …
İnsan emeği olmasa dünyada hiç bir sistem ayakta duramazdı bana göre.
Herkesin kendine göre, bilgi birikimi, deneğimi ve tecrübeleri olduğunu…
Herkesin yüksek öğrenim şansının olmadığını ama emeği ve tecrübeleriyle topluma faydalı milyonlarca insanın var olduğunu hatırda tutmak gerekir.
Vatandaşın bazı insanlardan vazgeçmemesinin okuma oranından çok, vefa ile ilgisi vardır
Özünden kopmayan, yapılan iyiliği unutmayanların vefalı davranışıdır çoğunlukla.
Bunu anlayabilmek önemli..
Kim, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun…
Kimin, nasıl inancı olursa olsun …
Dini, mezhebi, inancı, bakış açısı rahatsız etmez, çünkü bu, insanın kendi özelidir.
Çevresine rahatsızlık yaratmadığı sürece.
Vatandaşın derdi bunlar değil .
Vatandaş …
Ellerini ovuşturarak şeçim heyecanı içinde olanları biliyor, görüyor, farkında .
Göstermelik konuşan ve davrananlarıda … vitrinlere oynayanları da …
Fotoğraflarda, ekranlarda görünebilmek için pandemiyi unutup, okul çocukları gibi çaktırmadan itişerek, mutlu pozlar verdiklerini de görüyor. (maskeli çoğunlukla )
Açılışlar, davetler, törenler, birbirlerini ağırlayanlar. Bunlar hayatın olağan şeyleri elbette, kimsenin itirazı yok zaten.
Vatandaşın üzüntüsü başka…vatandaş…
Yıllar yılı, yaptığı bütün fedakarlık ve emeğinin…kaymağını kimlerin yediğini, kimlerin suiistimal ettiğini görüyor, duyuyor ve kahroluyor .
Bu yeni bir şey değil, çok uzun zamandır böyle, hiç değişmiyor.