Vincin ucunda iş makinesi!

Kepçenin ucunda Antakya! Yaşananların trajikomik hikayeleri içinde ilerlerken, ‘Burası Türkiye’ dedirten sayısız örneklerle de iç içe yaşıyoruz. Hafta sonunda, Asi Nehri’nin kent merkezinden geçtiği noktada Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan temizlik çalışması buna dair son örnek oldu! Nehir temizliğini amfibik araçlarla yapan modern kentlerin uzağında, nehri, bir kara aracı ile temizlemeye çalışanları izleyenler, ‘ne yapıldığını’ anlamaya çalıştı! Cumartesi ve […]

Kepçenin ucunda Antakya!

Yaşananların trajikomik hikayeleri içinde ilerlerken, ‘Burası Türkiye’ dedirten sayısız örneklerle de iç içe yaşıyoruz. Hafta sonunda, Asi Nehri’nin kent merkezinden geçtiği noktada Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan temizlik çalışması buna dair son örnek oldu! Nehir temizliğini amfibik araçlarla yapan modern kentlerin uzağında, nehri, bir kara aracı ile temizlemeye çalışanları izleyenler, ‘ne yapıldığını’ anlamaya çalıştı!

Cumartesi ve Pazar günleri yoğunlaşan yaya trafiğinin, Palladium Alışveriş Merkezi yakınlarında biriken kısmı, meraklı gözlerle, başlatılan bir temizlik çalışmasını izledi. Su sümbüllerinin, Antakya kent merkezinden geçen Asi Nehri’nin önemli bir bölümünde yarattığı kirliliğin boyutlarına müdahale eden Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekipler, temizlik çalışmalası için, görenleri hayrete düşüren bir yol izledi. Normal şartlarda, içinden nehir geçen kentlerde kullanılan amfibik araçlar yerine, su sümbüllerini nehrin olduğu yerden kaldırmak üzere bir kara aracı (bir iş makinesi) kullanıldı.
-DSİ ELEŞTİRİSİ-
Yapılan çalışmalara ilişkin olarak twitter hesabı üzerinden takipçilerini bilgilendiren Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın, “Islah yükümlülüğü Devlet Su İşleri’nde olan Asi Nehri’nde biriken su sümbüllerini temizliyoruz” demesi dikkat çekti. Ancak asıl dikkati çeken detay, haftalardır devam eden soruna müdahale edenlerin ‘müdahale etme biçimleri’ oldu.
Meraklı gözlerle olan biteni izleyen vatandaşların söyledikleri oldukça dikkat çekici…
M.V. > Ailemle alışveriş merkezine doğru yürürken dikkatimi çekti, nehrin yanında biriken insanlar… ‘Neye bakıyorlar’ dedim kendi kendime ama, uzaktan koca bir vincin gökyüzüne uzanan kısmı zaten dikkatimi çekmişti. Önce anlamadım! Baktım, ama anlamadım! Sorunca, su sümbüllerini temizlediklerini söyledi, oradaki insanlar. İstanbul’dan geldik, ki ilk kez böyle bir şey görüyorum. Açıkçası oldukça tehlikeli bir iş yapıyorlar. Tehlikeli diyorum, çünkü yaptıkları şey çok yanlış. Bir kere oradaki işçilerin iş güvenliğini de riske sokan bir tercih, yaptıkları şey! Düşünün… Bir iş makinesi, karada çalışan bir kepçe, koca bir vincin halatları ucunda sallanırken iş görmeye çalışıyor! İnanılmazdı! Bu bir gösteri olsaydı, alkışlardım! Ama bir belediye çalışmasında insan hayatı bence bu şekilde riske edilmemeliydi. O halatlar kopabilirdi, her hangi bir kaza yaşanabilirdi ve nehrin suları değil ama, o ağır iş makinesi bir cana mal olabilirdi. Şanslılarmış, bir şey olmadı!
T.F. > Nehrin karşı kıyısında oturuyorum. Yaptıkları iş cesaret işi. Biraz önce bir kadın küçük çocuğu ile yanımda duruyordu. Sonra dayanamadı gitti! Bakamadı sanırım… Siz başlarken burada değildiniz! Vinç halatlarının ucunda asılı olan iş makinesi önce sallana sallana kepçesi yardımıyla su sümbüllerini temizlemeye çalıştı, ama baktılar bu şekilde olmuyor, kepçenin içindeki el işaretiyle ‘indir’ dedi. Ardından vinç de, halatların ucundaki iş makinesini su sümbüllerinin üzerine indirdi. Bu şekilde temizlik işini kim düşünmüşse, yaratıcı biriymiş! Kimin aklına gelirdi ki, kara aracıyla nehir temizlemek?
Ş.R. > Yapılana inanamadım. Tamam, temizlik şart, ama böyle değil. Herkes şaşkınlıkla izledi, kameralara kaydetti, fotoğraf çekti ve çalışan insanların hayatları hiçe sayılarak yapılan bir temizlik çalışmasına şahitlik etti. Ya sorarım size, dünyanın neresinde var böyle bir temizlik? Karadeniz fıkrası değil, gerçek hayat bu! Kahramanlarımız Temel ve İdris karakterleri değil, gerçek insanlar! Eğer bir kaza olsaydı, ne olacaktı? Kim suçlu olacaktı? Sorumluluğu kim üstlenecekti? Emin olun, olay o zaman Türkiye gündemine otururdu. Ama Allah’tan bir şey olmadı da, sen sağ ben selamet günü bitirdik. Sadece tek bir şey söyleyeceğim… İş ve işçi güvenliği diye ortalığı ayağa kaldıranlar, şu görüntüde o iş ve işçi güvenliğini bizlere göstersinler Allah rızası için! Gösteremezler! Çünkü yok!
K.L. > İnşallah şu temizliği bitirirler de, onca kir de çöp de ortadan kalkar. İşleri zor, tehlikeli de. Çok bakamadım.
Y.Ö. > İçinden nehir geçen bir şehrin bir kere o nehir için hazırlığı olmalı. Bu görsel, bize tek bir şey anlattı ki, hazır değiliz. Hem de hiç hazır değiliz. Burada iki yanlış var… Birincisi, suda gitmeyen bir aracı suya indirip, ondan nehir temizliğinde performans bekliyorsunuz! Bu, komik değil, ama trajik! Diğeri… O kepçe su sümbüllerini bulundukları yerden sökmeye çalışırken, orada biriken çok miktardaki plastiği de nehrin sularına karıştırdı. Bir kere özen, asıl burada olmalıydı. O çöpler toplanmalı, bu işleme de ardından geçilmeliydi. Neyse, nasılsa tüm bu çöpler denize karışacak, ki Samandağ sahillerine de vurur bir kaçı! Yabancısı değiliz nasılsa! Toplarız!
N.A. > İş makinesinin içindeki çalışan adına çok korktum. Çok seçemedim, ama can yeleği takmıştı sanırım. Aklıma gelmedi değil hani, ya o halatlar kopsaydı diye… Ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum! Her şey bir tarafa, çok tehlikeli bir iş yaptılar. Aslına bakarsanız, medeniyetler şehrine yakışmayan bir medeniyetsizlik seyrettik, belediyecilik adına. Sahi, bu yaptıklarımızın kaçta kaçı modern belediyeciliğin bir parçası?
-SORALIM!-
İzleyenlerin yüreklerini ağızlarına getiren ‘temizlik şekli’ ile ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi’nden, özellikle de ‘iş ve işçi güvenliği’ adına bir açıklama gelir mi, merak ediyoruz! Bir kara aracı ile nehri temizleme fikrini hayata geçirirken, vinç yardımıyla yükseltilen ve halatlara bağlı olarak iş gören bir iş makinesini nehir üzerinde gezdirme fikri kimden çıktı, bunu da!
-KANUNLAR AÇIK!-
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ‘İşveren ile Çalışanların Görev, Yetki ve Yükümlülükleri’ başlığında yer alan ‘işverenin genel yükümlülüğü’ oldukça açık hükümler içerir. Buna göre, işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede; Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. Ama asıl olarak da… İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
O zaman final sorumuz tam da bu noktada gelsin… Hatay Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamdaki bir temizliği sağlayacak bir nehir aracını temin etme, kiralama ya da satın alma konusunda üstlenmesi gereken tedbirlerin maliyetini, bunların hiç birini yapmayarak, son olayda mevcut çalışanlarına mı yansıtmıştır? Nehir temizliğine uygun olmadığı çok açık olan bir iş makinesi eliyle yapılmak istenen bir temizlik çalışması, normal şartlarda “gerekli araç ve gereçlerin sağlanması” sorumluluğunda durması gerekenlerin, ‘iş ve işçi güvenliğini’ riske etmesi sonucunu mu doğurmuştur?
Bir vatandaşın dediği gibi, ‘Allah’tan bir kaza yaşanmadı!’ Peki, hizmet algımızı ‘kader’ kısmında çıkarıp, modern belediyecilik kısmına ne zaman alırız, bunu da soralım mı? -Tamer Yazar-

Exit mobile version