Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Yaptık” Denilen Konutlar Yeni Risk Alanı Oldu

  TMMOB Şehir Plancıları Odası, 6 Şubat depremlerinin ardından hızla

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası, 6 Şubat depremlerinin ardından hızla başlatılan kalıcı konut projelerinde bilimsel şehircilik ilkelerinin dışlandığını belirterek, afet yönetimi anlayışının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

2023 yılında Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen yıkıcı depremlerin ardından birçok kentte başlatılan kalıcı konut projeleriyle ilgili TMMOB Şehir Plancıları Odası’ndan dikkat çeken bir açıklama geldi. Oda, afet sonrası yürütülen yapılaşma sürecinin bilimsel temellerden yoksun, plansız ve aceleci bir anlayışla ilerlediğini belirtti.

Yapılan yazılı açıklamada, yer seçiminin yalnızca zemin etüdüne indirgenmesinin riskli sonuçlar doğurduğu ifade edilirken, bu anlayışın başka afet türlerine karşı yeni kırılganlıklar yarattığına dikkat çekildi.

“Planlama mesleği yok sayıldı”

TMMOB’ye göre, sürecin başından itibaren şehir planlama ilkeleri göz ardı edildi. Bazı siyasi yetkililerin boş bir A4 kâğıdına yer seçimi çizimleri yaparak karar alma süreçlerini yönlendirdiği görüntülerin kamuoyuna yansıdığı hatırlatılan açıklamada, bu yaklaşım “utanç verici” olarak nitelendirildi.
Açıklamada, planlama süreçlerini geçersiz kılan ve yalnızca jeolojik etüt raporlarıyla yapı ruhsatı verilmesini mümkün kılan 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne de tepki gösterildi. Bu düzenlemenin, afet risklerini kapsamlı şekilde ele almadan yapılaşmaya izin verdiği ve kamu güvenliği açısından ciddi sakıncalar doğurabileceği ifade edildi.

Sel, yangın ve daha fazlası: Uyarılar dikkate alınmadı

TMMOB Şehir Plancıları Odası, afet sonrası yapılan tüm uyarılara rağmen yer seçimlerinin iklim krizi kaynaklı riskler –sel, taşkın, kuraklık, heyelan, yangın– dikkate alınmadan yapıldığını belirtti. Bu uyarıların görmezden gelinmesinin sonuçlarının ise sahada kendini göstermeye başladığı kaydedildi.
Açıklamada, son aylarda yeni konut alanlarının bazılarını etkileyen sel ve taşkınlar ile özellikle Hatay’da kalıcı konutların orman yangınları tehdidiyle karşı karşıya kalmasının, bu plansızlığın sonucu olduğu belirtildi. Bazı bölgelerde yangın tehlikesi nedeniyle tahliyeler gerçekleştirildiği de hatırlatıldı.

“Afet yönetimi değil, fiziksel üretim odaklı yaklaşım”

Yeni yapıların, yangın koridorları ve tampon bölgeler oluşturulmadan ormanlık alanların hemen yanında inşa edilmesi, TMMOB’ye göre afet risklerini azaltma amacı taşımıyor. Aksine, açıklamada bu durum “yalnızca fiziksel üretim hedeflerine odaklanan dar bir afet yönetimi anlayışı” olarak tanımlandı.
Bu sürecin sadece plansızlık değil, aynı zamanda bilinçli bir ihmal sonucu olduğu belirtilerek, bilimsel uyarılar ve meslek örgütlerinin görüşlerinin sistematik biçimde dışlandığı ifade edildi.

“Konut yapıldı, sorun çözüldü” anlayışı iflas etti

Açıklamada, seçim dönemlerinde vaat edilen konutların yalnızca sınırlı bir bölümünün inşa edilebildiği ve hâlâ birçok bölgede enkazların kaldırılmadığına dikkat çekildi. “Konut üretildi, sorun çözüldü” yaklaşımının ne kadar yüzeysel ve tehlikeli olduğunun son yaşanan afetlerle bir kez daha ortaya çıktığı vurgulandı.

Bilimsel, katılımcı ve planlı yaklaşım çağrısı

TMMOB Şehir Plancıları Odası, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Dayanıklı kentler, yalnızca sağlam zemine bina inşa etmekle değil; doğal ve sosyal risklerin birlikte değerlendirildiği, mekânsal planlamanın rehberliğinde, katılımcı ve bütüncül yaklaşımlarla inşa edilir. Yaşanan her can ve mal kaybı, plansız, doğa karşıtı ve toplumdan kopuk politikaların doğrudan sonucudur.”
Oda, başta merkezi yönetim olmak üzere tüm yetkilileri kamuoyu önünde hesap vermeye davet etti ve kentlerin kamu yararını esas alan planlı bir yaklaşımla yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.