Siyaset sahnesinde büyük bir arayış ve yarış var.
Yerel ve merkezi yönetimlerde gücü eline bulunduranlar ile bu güce sahip olmak isteyenler bu yarışın içinde rol almaktadırlar.
Kamuoyu yoklamaları iktidar ile muhalefet kanatları arasındaki oy oranını belirliyorlar. Çeşitli anket şirketlerinin yaptığı tespitler arasında farklılıklar bulunuyorsa da, ibrenin muhalefet lehine, iktidar aleyhine gelişmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle her iki kanatta oy oranını artırmak, seçmen nezdinde sempati toplayabilmek ve bu suretle de hedefe ulaşabilmek için büyük bir çaba içinde.
Ancak görünen o ki; iktidar kanadı ile muhalefet kanadı arasındaki oy farkının giderek açılmakta olduğudur.
Sandığa sahip çıkılması, sandık güvenliğinin sağlanması, sandığa atılan oylar ile sandıktan çıkan oyların birbirine uygun olması ve ıslak imzalı tutanakların elde edilmesi yolunda büyük bir arayış ve çaba sarf ediliyor.
Eğer her iki kanat arasındaki fark çok az ise, bu takdirde seçim güvenliğinin sağlanmasının daha büyük bir önem taşıyacağı açıktır.
Bu nedenle her iki kanat arasındaki oy farkının açık ara fazla olması ve böylece seçim güvenliğinden endişe edilecek tutum ve davranışların söz konusu olmaması için en büyük nedendir.
Seçim tarihi yaklaştıkça, seçmenin önüne sandığın konulacağı, zaman dilimi azaldıkça bu doğrultudaki çalışmalarda büyük bir hız kazanmaktadır.
Bu doğrultuda geçtiğimiz günlerde muhalefet kanadının önde gelen isimlerinin yargı tarafından verilen kararlara ve yargılamalara muhatap olduğunu görmekteyiz.
CHP İstanbul il başkanının, kesinleşen ve infaza verilen mahkûmiyet kararı nedeni ile oluşan gelişmeler unutulmamalıdır.
CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu hükmün infazı nedeni ile Silivri cezaevine gönderilmiş ve orada yapılan işlemler sonucunda da denetimli serbestlik uygulamasından yararlanma koşulu ile salıverilmiştir.
Ancak Kaftancıoğlu’nun siyasi yasaklı duruma düştüğünü de hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Yine İstanbul Büyükşehir belediye başkanı CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun, yaptığı bir konuşma nedeni ile hakkında açılan davanın duruşması da hafta içinde yapılmış ve avukatların taleplerini değerlendirmek üzere duruşma ileri bir tarihe ertelenmiştir.
Yine geçtiğimiz günlerde CHP genel başkanı Kılıçdaoğlu’na karşı yapılan saldırılar sonucunda verilen mahkûmiyet kararları da tartışma konusu olmuştur.
Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, yaklaşan seçimler nedeni ile bunların iktidar ile muhalefet kanadı arasındaki yarışın birer adımı olduğunu kabul etmek gerekir.
Elbette ki bu bir yarıştır. Bu yarışın bir kazananını, birde kaybedeni olacaktır.
Eğer yarış aynı anda ve aynı şartlarda başlar, devam ettirilir ve sonuçlandırılırsa buna kimsenin diyecek sözü olamaz.
Ama yarış eşit şartlarda başlatılmaz, devam ettirilmez ve sonuçlandırılmazsa bu takdirde büyük bir eleştiri söz konusu olur.
Bunların olmaması ve herhangi bir şüpheye mahal verilmeyecek şekilde seçimin sonuçlanması içinde, sandık güvenliğinin, sandığa atılan oylar ile sandıktan çıkacak oyların tartışma konusu olmamasının sağlanabilmesi açısından seçime katılımın yüksek olması ve yarışa katılan partiler arasındaki oy farkının da çok açık ara önde veya arkada olması gerekir.
Partiler arasındaki oy farkı açıldıkça, seçimin güvenliği ve atılan oylar ile sandıktan çıkan oyların şüpheye yer vermeyecek bir şekilde herkes tarafından kabul edilmesi daha kolay olacaktır.
Bu nedenle herkesin uzun uzun düşünmesi, gerek iktidar ile muhalefet kanadı arasındaki makasın giderek daha fazla açılması ve gerekse sandık güvenliğinin sağlanması yolunda gereken adımları atması, gereken kararları alması, gereken yol haritasını şimdiden düzenleyip yaşama geçirme hazırlığına girmesi gerekir.
Bunlar yapıldığı takdirde, demokrasinin tüm kurum ve kuralarının uygulandığı bir rejimin varlığı söz konusu olacak ve bundan herkes yarar görecektir.
Bu doğrultuda siyaset sahnesinde rol ve görev üstlenmek isteyenlere büyük görevler düşmektedir.
Gerek iktidar, gerekse muhalefet kanadı, bu görev bilinci içinde hareket ettiği ve yapılması gerekenleri yapmak suretiyle sorunsuz ve tartışmasız bir seçimin yapılmasına katkıda bulundukları takdirde, ülkemize daha aydınlık günlerin geleceğinden şüphe duyulmaması gerekir.
Diliyoruz ki; herkes bu gerçeği görür ve bu bilinç içinde hareket etmek suretiyle kendine düşen görevi yerine getirerek ülkenin aydınlık günler içinde olmasını sağlar.
Bir kez daha hatırlatıyoruz: Aradaki fark açılmalıdır…
nabiinal@hotmail.com