İki gün sonra, 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü kutlayacağız.
İlk kez 1999 yılında, Unesco tarafından ilan edilen “Dünya Şiir Günü”nün amacı “farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji” sağlamak olarak nitelendiriliyor.
Bu yıl Türkiye Yazarlar Sendikası, 21 Mart Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni Sayın Gülsüm Cengiz hazırladı. Sayın Cengiz, “Şiir yaşam içindir!” başlıklı bildiride:
“Şiirin tarihi insanlık tarihi kadar eski. İnsanın yeryüzündeki serüveninin başladığı dönemde dans ve müzikle birlikte ortaya çıkan şiir; insanın yaşadıklarını anlatma, özlem ve isteklerini ifade etme gereksiniminden doğmuştur. Beden hareketine ve müziğe eşlik eden ritimli sözler şiirin temelini oluşturmuştur. Bu demektir ki şiiri var eden yaşamdır; insana, doğaya, yani bütünselliği içinde yaşama ve süregelen olgulara dair ne varsa şiirin konusunu oluşturmuştur. Bereketli bir hasat ve yağmur özlemi, iki insan arasındaki büyük duygu birliği olan aşk, karanlık ve ölüm korkusu, ışık özlemi, aşk ve ayrılık acısı şiir olmuştur kabile büyücülerinin tılsımlı sözcükleriyle. O günden bu yana, şairlerin, yaşadıkları çağ ve toplumda yaşananlara tanıklık ettikleri şiirler; değişen toplumsal koşullardaki insanlık hallerinin yanı sıra biçimde de değişerek süregelmiştir; ancak aşk, ayrılık, ölüm, yoksulluk; barış ve özgürlük isteği, daha güzel bir yaşam özlemi gibi temel izlekler değişmemiştir. İnsanlığın ortak sorunlarını ifade eden şiirler, çağlar boyu varlığını sürdürerek günümüze dek gelmiştir. Şairin yaşadığı coğrafya, dönem ve kültürden izler taşıyan bu şiirler, geçmişten geleceğe uzanan zincirin birbirine eklenen halkalarıdır ve insanlığın ortak mirasıdır” diyor.
Bilindiği gibi, PEN Türkiye Yazarlar Derneği de, her yıl 21 Mart’ta bir şaire ödül verir ve o şair 21 Mart Dünya Şiir Günü Bildirisi hazırlar.
2022 PEN Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni Şair Türkan İldeniz hazırladı. Bildiride,
“Şiirler ses resmidir, sesle çizilir. Hayatın özünde karılmıştır mayası. Renkleri asla solmaz.
Yansıtır çağının gölgesini, güneşini. Yansıtır devranın ölçeğini. Ülkenin gerçeğini. Şairi itilip kakılsa, hapse atılsa, derisi soyulsa, asılsa, kurşunlansa, yakılsa da; şiiri yaşar sonsuza kadar ve dipdiri çıkar sayfalardan, bin yılları aşarak.
Hallac’ı Mansur, Pir Sultan, Nesimî, Nefî, Nâzım Hikmet, Lorca, Rodnoti.
O şiirler zamana kement atar, kemende basar parmak.
Evet hayatın özünde karılmıştır mayası, renkleri ondan solmaz. Bin afetten bir mısra damıtır sırasında, sırasında bir beyit doğar bin kıyametten sonra.
Ve şairler ve onlar; önce İNSAN dediler, sonra İNSAN. Yanına ekmek, çiçek, gerçek çizdiler. Aysın aydınlansın ortalık, saklanmasın karanlığa kirli işler. Bilinsin çakma denizde kutsanan, yalan dolan, yağma, talan bilinsin diye kelle koltukta gezdiler. Ama hiçbir zaman kalemlerinden eksik etmediler.”
Bu yüzden, bence, ‘şiir öldü’, ‘şiir geriledi’ gibi anlamsız çıkışlar ancak duyarsızlıkla, bilgisizlikle açıklanabilecek yargılardır. Bunlara inanmayın.
Türkiye Yazarlar Sendikası, 21 Martta, İstanbul Kadıköy’de, PTT Meydanında savaş karşıtı şiirler okuyacak ve şiirleri halka dağıtacaklar.
TYS Antakya Temsilciliği olarak 2000 yılından bu yana Dünya Şiir Günü’nü geniş katılımla kutlarız.
Bu yıl da üç, gün, üç farklı mekânda kutlamalar yapacağız.
21 Mart Pazartesi günü, saat 16.00’da ATSO Konferans Salonunda, 22 Mart Salı günü saat 15.00’te Hatay Tabip Odası’nda, 23 Mart Çarşamba günü ise Uğur Mumcu Bulvarı’ndaki PERA Kitabevi’nde müzik eşliğinde şiirlerimizi seslendireceğiz. Tüm şiir dostlarını aramızda görmeyi diliyoruz.
Geçmişten günümüze kadar binlerce şiir tanımı yapılmıştır: Derler ki, her şairin kendisine göre bir şiir tanımı vardır:
TDK Sözlüğü şiiri: “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir” şeklinde tarif eder. Osmanlı döneminde genel olarak “mevzun ve mukaffa söz” yani “vezinli ve kafiyeli söz” tanımı kabul görmüştür.
Yahya Kemâl’e göre “şiir musikidir, fakat bildiğimiz musikiden farklı bir musikidir.”
Cahit Sıtkı’ya göre, “Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.”
Ahmet Haşim şiiri, “Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan” olarak tanımlar.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya göre “şiirler, nereden geldiği belli olmayan, tanımı yapılamayan, bütün yaşamımızı etkileyen boyutları evrence süren ateşböcekleridir.”
Cemal Süreya şiir üzerine birçok değerlendirmelerde bulunmasına rağmen genel bir şiir tarifi yapmamıştır. Başka şairler tarafından yapılan tanımlamaları değerlendirir. Süreya’ya göre “her şiir tanımının, bakış açısına bağlı bir doğruluğu vardır. Şiire bakışlar farklı farklı olsa da Süreya her anını şiirle yaşayan, ince eleyip sık dokuyan ve az üreten bir şair. Düşüncesinde öne çıkardığı özellik, şiir eyleminin odağında insanın olmasıdır:”
“Pasternak’a göre şiir, kişinin ayağının altındaki otlar, çiçekçiklerdir, onu koparmak, eline almak için biraz eğilmek yeter. Brodski öyle düşünmüyor. Ona göre şiir” göklerle bir iletişim olanağıdır. Meleklerle iletişim kurarsınız. Bu iki tanımın ardındaki somut gerçeği düşündüm.
Gerçekten şiir Ölüyor mu? “Şiirin öldüğü veya ölmekte olduğu iddiası, zaman zaman ortaya atılır. Ama şiir, her seferinde iddiayı geçersiz kılar. Ölen, yerleşik beğenilerdir; yaşayan ise tazeleyici atılımlardır. Seksen iki yıl önce Ulus gazetesinde yayımlanan “Şiir ölüyor mu?” sorulu ankete verilen cevaplar ve bunların doğurduğu yankı; şaire, şiire ve bunların algısına ilişkin önemli bir uyarandır.”
Antik Yunan’da okumanın iyileştirici etkisi olduğuna inanılırdı. Melankolik ruhları temizlemek için aşk şiirleri okuturlardı onlara.
Nazım’ı, Can Yücel’i, Yahya Kemal’i, Cahit Sıtkı’yı, Edip Cansever’i, Turgut Uyar’ı hayatımda ilk defa okuduğum anları hâlâ anımsıyorum. Duyduğum o hazzı… Aşkı, umudu, hüznü kitaplardan öğrendim.
“Şiirin mutlaka ciddi bir izleyicisi, okuru vardır. Ancak şiir bunun daha fazlasını hak ediyor. Acımasız hayat karşısında şiir, dimdik ayakta durmayı becerebildi.” diyor başka bir yazarımız.
Yerel yönetimlerin sanata, kültüre, edebiyata biraz daha destek vermesini diliyorum.
Evet şiirin yücelmesi için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.