Bireyleri kulluktan vatandaşlık, toplumu ise ümmetlikten ulus olma bilincine eriştiren ve bitti tükendi sonu geldi denilerek emperyalist güçler tarafından işgal edilen bir devletten yepyeni güçlü bir devlet kurarak, gelişmekte olan ülkeler için örnek alınan, kısa sürede etkin ve saygın bir konuma ulaşarak dünyanın sayılı devletleri arasında yer almasını sağlayan kişi kimdir? Elbette ki bu soruya verilecek tek yanıt vardır, o da “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür”
Devrimleri gerçekleştirmek, çağdaş dünyada birçok ülke vatandaşlarına tanınmayan hakları kendi vatandaşlarına tanımak suretiyle onların üstün bir konuma gelmesini sağlayan kimdir ?. “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür”
Bugünlere gelişimize, olumlu yada olumsuz olaylarla ilgili eleştiri yapabilme, beğendiklerimizi tasvip etme, beğenmediklerimizi gerekçeleri ile ortaya koymak suretiyle eleştirme hakkını tanıyan kimdir . Elbette ki “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür”
İşte bu büyük insana son zamanlarda dozunu giderek arttıran haksız , yersiz , dayanaksız hiçbir inandırıcı gerekçesi olmayan saldırılarda bulunulduğu, onun özel yaşamına bile girilmek suretiyle bu gerçek olmayan isnatlarla karşı karşıya bırakılmak istendiği son günlerde, kamuoyuna yansıyan haberlerde görülmekte ve anlaşılmaktadır.
Öncelikle bir hususu belirtmekte yarar görüyoruz: “Dinimize göre ölüyü hayırla anmak gerekir.” Bu konuda değişmez bir kural konulmuştur.
Tanrının rahmetine kavuşmuş olan kişiler hakkında ileri- geri konuşmak, hele hele gerçekle bağdaşmayan isnat ve iftiralarda bulunmak ise inancımızla hiçbir şekilde bağdaşmaz. Bunu böylece belirtmekte yarar görüyoruz.
Atatürk. annesi ve manevi kızı Afet İnan hakkındaki rezilane iddialar, toplumda büyük bir nefret ve tepki ile karşılanmıştır.
Biz söylenenleri sütunlarımıza alarak sizleri yeniden üzmek istemiyoruz. Söylenenler günlerdir yazılı , görsel ve işitsel basında yazılmakta ,çizilmekte ve söylenmektedir.
Böylesi isnatlarda bulunulabilmesi için, onu söyleyen kişilerde ar ve namus duygusunun kalmaması, hicaptan yüzünün kızarmasına neden olacak duyuları kaybetmesi, sadece ve sadece kin ve nefret duyguları ile içinin dolu olması gerekir.
Oysa ki bu sözleri söyleyenler , bu isnatlarda bulunanlar düşünmüyorlar mı ki şuan için böyle bir konuşmayı yapabilme, böyle bir isnatta bulunabilme, böylesi kin ve nefret duygularını saçabilme imkanını bile o büyük insan sayesinde elde etmişlerdir.
Atatürk’ün de ,annesinin de , Afet İnan’ ında kişilikleri sadece ülkemizde değil tüm dünyada bilinmekte ve tanınmaktadır. Onlara karşı duyulan saygı bu hezeyanlar sonucu daha da artmıştır.
Yurt içinde ve yurtdışında onu seven, ona saygı duyan ve ona değer veren herkes O, annesi ve manevi kızı hakkındaki çirkin isnat ve iftiralara karşı tepkisini yüksek sesle dile getirmiştir.
Ama ne yazık ki en basit bir suçlamaya karşı yüksek sesle tepkilerini dile getiren feryat ve figan edenlerden Atatürk’e, annesine ve manevi kızına yapılan bu saldırıya karşı şuana kadar herhangi bir tepki konmamıştır. Bunu böylece tarihe not düşülmesi açısından belirtmekle yetiniyoruz.
Gerçi bu çirkin saldırıyı yapanlar hakkında yasal işlem başlatıldığı medyaya düşen haberlerden öğrenilmiştir. Ama yine de bu tür saldırıda bulunma cesaretini nereden aldıkları sorgulanmaya değer bir husustur.
Düne kadar seslerini çıkartamayanlar, bugün pervasızca böyle saldırılarda bulunabilme cesaretini nereden ve kimden alıyorlar?…
Tarafsız bir değerlendirme ile bu soruya doğru yanıt verilebilirse, bunun ülke geleceği açsısından çok yararlı olacağı kanısındayız. Devletimizin kurucusu olan, bugünlere gelmemizi sağlayan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, annesi ve manevi kızı Afet İnan’a karşı yapılan bu saldırıyı elbette ki nefretle ve şiddetle kınıyoruz.
Ama onlara bir hususu da hatırlatmakta istiyoruz: “ Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr-ü kıymetten”…
nabiinal@hotmail.com