Ekonomik kriz bütün dünyayı etkisi altına almış durumda. Ekonomik yangın giderek her tarafa yayılıyor. Yangını söndürmek için her devlet kendi anlayışı doğrultusunda önlemler alıyor, alınan önlemler doğrultusunda kararlar veriyor. Böylece ekonomik krizden ülkesinin en zararla çıkması için herkes kendine düşeni yapmaya çalışıyor.
Dünyayı etkisi altına alan bu ekonomik kriz, ülkemizde de etkili olmaya başlamıştır.
Ülkemizin ekonomik kriz içerisine girmesinin tek nedeni, dünyadaki kriz değildir. Elbette ki dünyada yaşanan sarsıntı ülkemizi de etkilemiştir. Ancak buna ek olarak uygulanan yanlış politikalar, uyarılara yeterince kulak verilmeyişi, inatlaşmalar sert söylemlerle birçok ülkenin karşımıza alınması gibi nedenlerde eklendiğinde krizin etkilerinin daha da fazla olmaması mümkün değildir.
Dünyayı etkisi altına alan bu krizin en önemli aktörlerinden biride ABD Başkanı Trump’tur.
ABD Başkanı Trump tutarsız hareketleri, sözleri, kararları, kural tanımak bilmeyen tutum ve davranışları ile dünyayı karşısına alacak bir şekilde hareket etmeye kalkışmak suretiyle tüm dengeleri alt üst edecek bir yol izlemeye kalkışmıştır.
Elbette ki Trump’un izlediği bu yol hiçbir şekilde tasvip edilemez.
ABD’nin sağduyu sahibi olan büyük bir kesimi de Trump’un tutum ve davranışını tasvip etmemektedirler.
Ancak şuanda kendisi ABD Başkanı olduğu için yeterince frenlenmesi, önünün kesilmesi zor oluyor. Ama yinede sağduyu çağrılarının Amerika’da giderek artmaya başladığı ve bunun sonucu olarakta eninde sonunda sağduyunun ABD’de de egemen olacağı beklentisini reddetmemek gerekir. Elbette ki bu sağduyunun egemen olması belli bir zaman alacaktır. İşte bu zaman dilimi içinde de ekonomik kriz ve sıkıntı devletlere, ülkelere, bölgelere göre etkisini, zararını az veya çok hissettirmeye devam edecektir. Yapacağı tahribatın onarılması için oldukça geniş bir zaman dilimine de ihtiyaç duyulacaktır.
İşte böylesi bir ortam içerisinde krizden etkilenen tüm devletler gibi bizimde ortak akılla hareket etmemiz, uyarılara kulak vermemiz, nerede yanlış yapıldığını arayıp bulduktan sonra doğruya yönelmemiz, olumlu, inandırıcı ve sonuç verici kararlar almak ve alınan bu kararları vakit geçirmeden yürürlüğe koymamız gerekir.
Bu ortamda bulanık suda balık avlamaya kalkışanlar gibi, spekülatif tutum ve davranış içine girenler olacaktır. Yangının söndürülmesi yerine daha da güçlenmesi için sinsi bir politika izlemeye kalkışanlar bulunacaktır.
Bunu görüp, provokatif eylemlerin böylesi bir ortamda kendine daha çok gelişme imkânı bulabileceğinin ayırdına varmak suretiyle sağduyuyu elden bırakmadan ortak akılla hareket etmek, kanaat önderlerinin sözlerine, uyarılarına kulak vermek gerekir.
Şimdi bir ekonomik kriz ve sıkıntı içerisinde bulunulduğu görüldüğüne göre, herkesin kişisel beklentilerini, inatlarını, saplantılarını, hırslarını unutması veya en azından ötelemesi zorunluluğunda olunduğunun ayırdına varması gerekir.
Sert söylemler, çıkışlar, kırıcı tutum ve davranışlar, tehditkâr tavırlar böylesi bir ortamda bilinmelidir ki yarar yerine zarar getirir.
Oluşacak zarar sadece buna neden olanları değil, tüm ülkemizi ve ülkemiz insanlarını etkileyecektir. Bu nedenle uyarılara kulak vermek gerekir. Bunlar yapılırken daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi ele verir talkını kendi yutar salkımı anlayışından hızla uzak kalınmalıdır. Böylece ekonomik tablonun olumlu bir yöne dönmesi için çaba sarf edilmelidir.
Şu husus hatırdan uzak tutulmamalıdır: Bu ülke her türlü zorluğu yenecek güç ve kuvvettedir. Yeter ki demokrasiden, hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşılmasın, riyakata önem verilsin, inatlaşmadan uzak kalınsın, doğru adımlar atılsın, yeter ki birlik ve beraberlikten uzaklaşılmasın.
Diliyoruz ki yaşanan ekonomik sıkıntı kısa sürede atlatılır ve ülkemiz yine aydınlık günlere kavuşur…
nabiinal@hotmail.com