6 Şubat 2023 depremlerinde ağır hasar alarak yıkılan ve Antakya’nın tarihi siluetinde önemli bir yer tutan Antakya Ortodoks Kilisesi, yıkıntıların arasında düzenlenen anlamlı bir etkinlikle yeniden umutla anıldı. Dünya Anıtlar Fonu (World Monuments Fund – WMF) ve Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı iş birliğiyle düzenlenen “İzleme Günü”, hem kayıpları anmak hem de kültürel mirasın yeniden inşası için güçlü bir mesaj vermek amacıyla gerçekleştirildi.
Etkinlik, dünyaca ünlü piyanist ve müzik terapisti Renan Koen’in duygusal piyano resitaliyle başladı. Koen’in ilk kez İngiliz Arpi çaldığı bu özel performansa, Hatay Akademi Orkestrası eşlik etti. Orkestra, Hatay’ın yürek burkan türküsü “Bu Karşıki Dağlar” ve Ortadoğu’nun simge seslerinden Fairouz’un “Habbeytak Bi Sayf” adlı eseriyle izleyicilere unutulmaz bir müzik deneyimi yaşattı. Orkestranın solisti Ezhan Bahçecioğlu, şef Ali Uğur yönetiminde Antakya’nın yıkık sokaklarında yankılanan sesiyle adeta kentin hafızasına dokundu. Arapça parçaya seyircilerin hep bir ağızdan eşlik etmesi, gecenin en etkileyici anlarından biri olarak hafızalara kazındı.
Sanatla Dirilişin Dansı: Antakya Ağıdı
Etkinliğin finali ise duygu dolu bir bale gösterisiyle yapıldı. Fatma Satar Akademi öğrencilerinin sergilediği “Antakya Ağıdı” dans gösterisi, beyazlar içindeki küçük bir meleğin dansıyla başladı. Ardından her yaştan kız çocuğunun yer aldığı topluluk, şehrin acısını, direncini ve yeniden doğuşunu beden diliyle anlattı. Gösteri sırasında dansçıların siyah kıyafetlerine sinen toz, yalnızca yıkımın değil, aynı zamanda yeniden doğuşun birer sembolü haline geldi. Akademi’nin kurucusu Fatma Satar, “31 yıldır Antakya’ya emek veriyorum. Bu an, yaşadığım en özel anlardan biri. Biz yıkık kentin cesur çocuklarıyız,” diyerek duygularını gazetemize özel olarak paylaştı.
“Bu Kutsal Anıt, Geçmiş ile Gelecek Arasında Bir Köprüdür”
Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fadi Hurigil, yaptığı konuşmada kilisenin tarihi ve kültürel önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Kadim şehrin kalbinde ve merkezinde bulunan, tüm insanlığa kapısı her daim açık olan bu kutsal anıt; yalnızca bir taş yapı değil, atalarımızın bizlere bıraktığı bir kültürel miras, anılarımızın ve geçmişimizin anımsanacağı, geleceğe dair umutlarımızın yeşereceği, inancımızın ve değerlerimizin ortak simgesi olacaktır.”
Hurigil ayrıca, bu özel günün Antakya’nın kültürel kimliğini yeniden ayağa kaldırma sürecine katkı sunduğunu vurguladı ve Dünya Anıtlar Fonu’na desteklerinden dolayı teşekkür etti.
“Yıkıntılar Arasında Sanatla Yeniden Doğmak”
Etkinliğin düzenlenmesinde büyük emeği olan mimar Buse Ceren Gül, 2021 yılından bu yana Antakya Ortodoks Kilisesi ile ilgili çalışmalar yürütüyor. Bu özel günün gerçekleşmesinde aktif rol oynayan Gül, “Bu anı çok bekledik, çok çalıştık. Antakya sevdasıyla bu şehri iyileştireceğiz. Bu anıt, geçmişle gelecek arasında bir köprü” diyerek duygularını dile getirdi.
Hatay’ın Ses Hafızası ve Fotoğrafla Umut
Etkinlikte ayrıca Renan Koen’in, insanların deprem öncesi Hatay anılarını sesli anlatımlarla kayda aldığı “Ses Hafızası” projesine dair kısa bir sunum da yer aldı. Koen, “Yıkıntılar arasında çalmak, yeniden doğuşu en içten hissetmekti” sözleriyle bu projeye olan duygusal bağlılığını ifade etti.
Son olarak, fotoğraf sanatçısı Alper Şener’in objektifinden çıkan ve Antakya’nın deprem öncesine ait karelerini yansıtan umut dolu bir sergi ve Fatma Satar Akademi’nin Antakya temalı tuvalleri etkinliğe gelenler tarafından ilgiyle gezildi. Sergi, geçmişi hatırlatarak geleceğe umut taşımayı hedefledi. Etkinlik sonunda sanatçılara çiçek takdimi yapılırken oluşturulan Anı Ağacına gelen Antakyalılar parmak izi bıraktı. Ortaya çıkan enfes tablo daha sonra kilise avlusunda sergilecek.
Birlikte Ayağa Kalkmak
Kültür, sanat ve dayanışmanın iç içe geçtiği bu özel gün, yıkıntılar arasından yükselen umutlu bir ses oldu. Antakya Ortodoks Kilisesi’nin avlusunda yankılanan notalar, dans eden çocuklar ve bir araya gelen insanlar gösterdi ki, bu kadim şehir küllerinden doğmaya kararlı. Ve bu diriliş, sadece taşlarla değil; müzikle, dansla, anılarla ve en önemlisi sevgiyle inşa edilecek.