Yıl sonu enflasyon tahmini %65

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 65, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 36 ve 2025 yıl sonu tahminini yüzde 14 olarak güncellediklerini bildirdi.

Erkan, Merkez Bankası İdare Merkezi’nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, yılın 4. Enflasyon Raporu’nu paylaştı.

Modelleme çerçevelerini, tahmin performansını iyileştirmeye yönelik olarak, büyük şokların doğrusal olmayan etkilerini içerecek şekilde güncellediklerini belirten Erkan, gelecek döneme ilişkin enflasyon beklentilerini anlattı.

Erkan, “Bu yıl sonu tahmin orta noktalarını 2023 için yüzde 65, 2024 için yüzde 36 ve 2025 için yüzde 14 olarak güncelledik. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktalarını da 2023 yılı için yüzde 62 ve 68, 2024 yılı için ise yüzde 30 ve 42 olarak revize ettik. Bu noktada, iki hususun altını çizmek isterim. İlk olarak, jeopolitik riskler ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlara ilişkin belirsizliklerin artması nedeniyle tahminlerimiz üzerindeki belirsizlik aralığını genişlettik. İkinci olarak, tahminlerimizi yukarı yönlü güncellemiş olsak da dezenflasyonun başlama zamanı, hızı ve seyrinde bir değişiklik olmayacağını değerlendiriyoruz.” diye konuştu.

Erkan, tahmin patikasının detaylarına ilişkin de şu bilgiyi verdi:

“Temmuz ve ağustos aylarındaki yüksek oranlı artışların ardından, tüketici fiyatlarındaki aylık artış eylülde zayıflamıştır. Öncü göstergeler, aylık enflasyonda başlayan yavaşlamanın ekim ayında sürdüğüne işaret etmektedir. Para politikası karar metinlerimizde belirttiğimiz gibi, aylık enflasyonun ana eğiliminde de gerileme bekliyoruz. Bununla birlikte, aylık enflasyon patikasında kasım, ocak ve mayıs aylarında para politikasının etki alanı dışında kalan unsurlara bağlı olarak geçici yükselişler olacağını değerlendiriyoruz. Örneğin, kasım ayında doğal gaz tüketiminin artmasıyla birlikte, hanelerin bedelsiz kullanım sınırını aşacağını öngörüyoruz. Bu durum, enflasyonda yukarı yönlü mekanik bir etki oluşturarak, aylık enflasyonun kasım ayında geçici olarak yükselmesine sebep olacaktır. 2024 yılı ocak ayında ise Asgari Ücret ayarlaması, fiyatları zamana bağlı belirlenen hizmet kalemlerindeki gelişmelerin ve otomatik vergi güncellemelerinin devreye girmesini bekliyoruz.”

Mayıs 2024’te doğal gaz kaynaklı baz etkileriyle yıllık enflasyonda tepe noktasının gerçekleşmesini beklediklerini vurgulayan Erkan, 2024’ün ikinci yarısında parasal sıkılaştırmanın birikimli etkilerinin de devreye girmesiyle güçlü ve sürekli bir dezenflasyon sürecinin başlamasını öngördüklerini bildirdi.

“Parasal sıkılaştırmaya devam edeceğiz”Erkan, bu yıl sonuna ilişkin enflasyon tahminlerindeki 7 puanlık yukarı güncellemenin 2,9 puanının Temmuz Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerin üzerinde gerçekleşen enflasyonun yansıması olduğuna işaret ederek, “1,3 puan gıda fiyatlarındaki gelişmeler kaynaklıdır. Başta petrol olmak üzere enerji ithalatı fiyatlarındaki gelişmelerin etkisi ise 2 puandır. Tahminlerimizi 2024 yıl sonu için ise 3 puan güncelledik. Bunun 1,4 puanlık kısmı enflasyonun mevcut seviyesinin önceki raporda tahmin edilenden yüksek olmasının getirdiği etkidir. 1,5 puanı ise yönetilen-yönlendirilen fiyatlardan gelmektedir. Çıktı açığının tahminler üzerindeki etkisi ise düşürücü yönde olmuştur.” diye konuştu.

Halen, öngördükleri dezenflasyon ve istikrar süreçlerinden önceki geçiş döneminin yaşandığını belirten Erkan, geçiş döneminde, Temmuz Enflasyon Raporu’nda da şeffaf bir şekilde paylaştığı üzere, enflasyonda geçici bir yükselişe şahit olduklarını anlattı.

Erkan, bu süreçte enflasyondaki düşüşün sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini özenle hazırladıklarına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Para politikasının enflasyon üzerindeki etkisi, talebin yanı sıra beklentiler, varlık fiyatları, finansal koşullar ve krediler gibi çeşitli kanallar tarafından belirlenmektedir. Bu çerçevede, parasal aktarım, birkaç çeyreğe yayılan etkilerle gerçekleşmektedir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanıncaya kadar parasal sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Parasal sıkılaştırma sürecimizin etkilerini, büyük ölçüde, dezenflasyonu tesis edeceğimiz 2024 yılında göreceğiz. Dezenflasyon döneminde, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir. Tüm araçlarımızı enflasyon tekrar tek haneye ve orta vadeli hedefimize gerileyene kadar kararlılıkla kullanmaya devam edeceğimizi bu vesileyle yeniden vurgulamak isterim.”

Erkan, mevsimsellikten arındırılmış B endeksi aylık enflasyonunun, ağustosta yüzde 9,7’den eylül itibarıyla yüzde 5’in altına, C endeksi aylık enflasyonunun da ağustosta yüzde 9,1’den eylülde yüzde 5,5’e gerilediğini söyledi.

Bu çerçevede, maliyet kaynaklı şokların enflasyona normalden yüksek bir geçişkenlikle ve büyük oranda yansıdığını ifade eden Erkan, ekim ayı öncü göstergelerinin de aylık enflasyondaki gerilemenin süreceğini gösterdiğini bildirdi.

Erkan, parasal sıkılaştırma adımlarının birikimli etkileriyle enflasyonun ana eğilimini zayıflatmaya devam ederek, dezenflasyonu 2024’te tesis etmeye kararlı olduklarını vurguladı.

Parasal sıkılaştırma sürecini bütünsel bir şekilde tasarladıklarını belirten Erkan, politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 35’e yükselttiklerini, haziran-ekim dönemindeki Para Politikası Kurulu toplantılarında aldıkları kararlarla politika faizini güçlü bir şekilde toplamda 26,5 puan artırdıklarını anımsattı.

Erkan, bu süreçte, faiz artırımlarının tamamlayıcısı olarak miktarsal sıkılaştırma ve seçici kredi politikalarını da devreye aldıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Bu kapsamda, kur korumalı mevduat hesaplarına zorunlu karşılık oranları getirdik ve söz konusu oranları, ilk aşamada yüzde 15 olarak belirledik. Sonrasında ise zorunlu karşılık oranlarını 6 aya kadar vadeli kur korumalı mevduat hesapları için yüzde 25’e artırırken daha uzun vadeli hesaplar için yüzde 5’e indirdik. Böylece, sterilizasyon yoluyla toplam 700 milyar lira tutarında miktarsal sıkılaştırma yapılmıştır. Bugün itibarıyla yürürlüğe giren kararımızla zorunlu karşılık oranlarını beşer puan daha artırarak ilgili vadelerde sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 10’a çıkardık. Buna ek olarak, yabancı para mevduata Türk lirası olarak tesis edilmek üzere ilave yüzde 4 zorunlu karşılık tesisi kararı aldık. Böylece, ilave 350 milyar lira likiditenin daha sistemden çekilmesiyle toplam sterilizasyon 1 trilyon liranın üzerine çıkacaktır.”

“Bankacılık sektöründe daha sağlıklı bir denge oluştu”Seçici kredi sıkılaştırması bağlamında ise bir yandan talebi dengelemeye katkı sağlarken diğer yandan ekonominin üretim kapasitesini korumayı önemsediklerini vurgulayan Erkan, bu çerçevede aşırı yurt içi talebi sınırlamak amacıyla taşıt kredileri ve ticari kredilerin büyüme sınırını indirdiklerini anlattı.

Erkan, kredi kartı azami faiz oranlarını politika faizi artışına paralel olarak yükselttiklerine dikkati çekerek, “Diğer taraftan, ihracat, yatırım ve tarım kategorilerine yönelik ticari kredilerde ise kredi büyüme sınırı bulunmamakta olup faiz oranı sınırı da daha düşük olarak korunmuştur. Bu adımlarla makro ihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesi sürecinde, faiz eşik değerini ihtiyaç kredilerinde tek kademeye çekerken ticari kredilerde kaldırdık.” ifadelerini kullandı.

Bunun yanı sıra kredi büyümesinde ve dağılımında son dönemde gözlenen sağlıklı seyre bağlı olarak akım kredilerde menkul kıymet tesisi ve harcama mukabilinde kredi kullanımı uygulamalarını kaldırdıklarını belirten Erkan, toplam mevduatta Türk lirası payının artırılması amacıyla Türk lirası mevduata geçişi özendirecek yönde sadeleşme adımları attıklarını dile getirdi.

Erkan, bu süreçte, kur korumalı mevduattan Türk lirası mevduata geçişe yönelik, menkul kıymet düzenlemesinden çıkarak komisyon düzenlemesini getirdiklerini hatırlatarak, Türk lirası mevduata yönelik adımların, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi açısından kritik önemde olduğunu kaydetti.

Politika faizindeki artışa paralel mevduat faizlerinin de yükseldiğini ve politika faizinin mevduat faizine aktarımının güçlendiğini vurgulayan Erkan, şöyle konuştu:

“Eş zamanlı olarak, ticari kredi faizleriyle mevduat faizleri arasındaki negatif fark sona ermiş, bankacılık sektöründe daha sağlıklı bir denge oluşmuştur. Tüketici kredisi faizleri ise seçici kredi uygulamamızla uyumlu olarak, ticari kredi faizlerinin oldukça üzerinde seyretmektedir. Uyguladığımız para politikası stratejimizin olumlu bir yansıması olarak, geçtiğimiz rapor dönemine kıyasla bireysel krediler önemli oranda yavaşladı. 2023’ün ilk yarısında kredi kartları ve taşıt kredileri öncülüğünde, bireysel kredi büyümesi tarihsel ortalamaların oldukça üzerine çıkmıştı. Aldığımız seçici kredi tedbirleri sonucu, temmuzda bireysel krediler yeni limitlerle uyumlu bir şekilde büyümektedir. 4 haftalık büyüme oranları, bireysel kredilerde, zirveye çıktığı nisan başındaki yüzde 7,4’ten ekim itibarıyla yüzde 2,1’e geriledi. Bu oran, taşıt kredilerinde yüzde 0,8’e inerken ihtiyaç kredilerinde yüzde 1,4 civarında nispeten yatay seyretmektedir. Gerek tüketim gerekse borçlanma aracı olarak kullanılan bireysel kredi kartlarıyla yapılan harcamalar ise yüzde 4,2 ile görece yüksek bir hızda seyretmekle birlikte daha ılımlı bir patikaya doğru ilerlemektedir.”

“Ticari kredilerin kompozisyonundaki iyileşme dikkati çekmektedir”Erkan, ticari kredilerin süreklilik göstererek üretim kapasitesine katkıda bulunduğuna işaret ederek, bu yılın ilk yarısında görülen hızlanmanın ardından, ticari kredi büyümesinin mayıs sonunda durma noktasına geldiğini söyledi.

Politika faizindeki kademeli ve istikrarlı artışla makroihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesi sayesinde piyasa mekanizmasının yeniden tesisini sağladıklarını vurgulayan Erkan, “Böylece, reel sektöre Türk lirası cinsinden kredi akışının toparlanmasıyla ticari kredi büyümesi dengeli ve sürekli bir yapıya kavuştu. Kredi piyasası mekanizmasının işlevselliğindeki iyileşme, özel ve kamu bankaları ayrımında da kendini gösterdi. Özel bankalar da ticari kredi büyümesinde etkin bir rol üstlenir hale geldi. Seçici kredi sıkılaştırmasına yönelik etkili adımlarımız sonucunda, ticari kredilerin kompozisyonundaki iyileşme de dikkati çekmektedir. Nitekim, mayıs-haziran döneminde durma noktasına gelen yatırım ve ihracat kredileri, temmuz-eylül döneminde toparlanarak, 6 katın üzerinde bir artış göstermiştir. Bankamız aracılığıyla kullandırılan reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredilerinde bu dönemde belirgin bir artış gözlenmiştir. Böylelikle, reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredileri, son 3 ayda ticari kredi kompozisyonuna hedeflenen yönde önemli bir katkı sunmuştur.” değerlendirmesini yaptı.

“Rezervlerimizdeki artış devam ediyor”Erkan, ağustos sonunda aldıkları kur korumalı mevduattan Türk lirası vadeli mevduata geçişi teşvik eden kararların olumlu etkilerini gördüklerini ifade etti.

Bu kararlar sonucu, Türk lirası tasarruf araçlarına ve özellikle vadeli mevduata talebin arttığını vurgulayan Erkan, şu bilgiyi paylaştı:

“20 Ekim itibarıyla sadece 8 hafta içinde, Türk lirası mevduat 970 milyar lira artarken kur korumalı mevduat 300 milyar lira geriledi. Döviz cinsi mevduat da 3,9 milyar dolar geriledi. Sonuç olarak, Türk lirası mevduatın toplam mevduat içindeki payı yaklaşık yüzde 5 arttı. Güçlendirdiğimiz düzenlemelerin mevduat kompozisyonu üzerindeki etkilerinin zaman içinde daha da belirgin hale gelmesini bekliyoruz. Bu süreçte rezervlerimizdeki artış da devam ediyor. TCMB’nin uluslararası rezervleri hazirandan bu yana güçlü bir şekilde artmaktadır. 20 Ekim itibarıyla brüt uluslararası rezervler, mayıs sonuna kıyasla 28 milyar dolardan fazla artış göstererek 126 milyar doların üzerine çıkmıştır. Rezervler artarken kur korumalı mevduat bakiyesinde düşüş olması, mevduata geçiş stratejimizin doğru yolda olduğunu göstermektedir.”

Son dönemde uygulamaya aldıkları politikaların finansal piyasalardaki etkilerini de olumlu yönde gördüklerini vurgulayan Erkan, şunları kaydetti:

“Sıkı parasal duruş ve makro ihtiyati sadeleşmeyi içeren politika normalleşmesi, CDS primini önemli ölçüde etkilemiştir. Mayısta 700 baz puan seviyesinde olan 5 yıllık CDS primi 370 baz puana kadar gerilemekle birlikte, jeopolitik gelişmelere rağmen halen 400 baz puanın altında seyretmektedir. Politika duruşumuz sayesinde gerçekleşen bir diğer olumlu gelişme de döviz kuru oynaklığındaki düşüştür. Bir ay vadeli ABD doları/Türk lirası opsiyonlarının ima ettiği oynaklık, mayısta kaydedilen yüzde 60 civarından keskin bir düşüşle yaklaşık yüzde 10’a gerilemiştir. Çeşitli olumsuz küresel gelişmelere rağmen, finansman koşullar dengeli bir seyir izlemektedir. Bütünsellik ve sürdürülebilirlik anlayışıyla geliştirdiğimiz politikalarımızı kararlılıkla uygulayarak, finansman koşulları üzerindeki olumlu etkileri daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

Banka olarak, toplumsal refaha en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak sunacaklarının bilincinde olduklarını dile getiren Erkan, haziranda başlattıkları güçlü parasal sıkılaştırmayla enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ettiklerini ifade etti.

Erkan, “Bir süredir yüksek ve oynak seyreden enflasyonu kontrol altına almanın uzun ve zorlu bir süreç olacağı bilinciyle enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar tüm araçlarımızı kararlılıkla kullanacağız. Politikamız faiz, kredi, mevduat, döviz piyasası, iç ve dış finansman ile rezervler gibi finansal koşulları oldukça güçlü şekilde ve hedeflediğimiz doğrultuda etkiliyor.” diye konuştu.

Parasal sıkılaştırmanın ekonomi üzerindeki geniş çaplı etkilerinin zamana yayılmakta olduğuna işaret eden Erkan, “Bununla birlikte, iç talepte dengelenme sürecine ilişkin, şimdiden bazı öncü sinyaller alıyoruz. Para politikasının birikimli etkileri, içinde bulunduğumuz geçiş döneminde devreye girerken, dezenflasyon sürecinin 2024’ün ikinci yarısında başlamasını hedefliyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Küresel büyümenin son çeyrekte zayıf seyrine devam ettiğine dikkati çeken Erkan, dünya ticaretindeki ağırlığından dolayı Çin’in büyümesindeki zayıflığın hem doğrudan hem de dolaylı üretim ilişkileri yoluyla küresel talebi aşağı çekmekte olduğunu söyledi.

“Parasal sıkılık, gelişmekte olan ülkelerde de korunuyor”Erkan, petrol fiyatlarının, jeopolitik riskler kaynaklı olarak yüksek oynaklık gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Uluslararası kurum ve kuruluşların petrol fiyatlarına ilişkin tahminleri de kayda değer bir belirsizliğe işaret etmektedir. Küresel enflasyon, 2022’nin ilk yarısında ulaştığı yüksek seviyelere kıyasla belirgin şekilde gerilemiştir. Ancak, gelişmiş ülkelerde çekirdek enflasyondaki düşüş, manşet enflasyona kıyasla daha dirençli olmuştur. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise farklılaşan bir görünüm söz konusudur. Parasal sıkılaştırma sürecine erken başlamış ve küresel emtia şoklarından görece daha az etkilenmiş ülkeler enflasyonla mücadelede yol kat etmişken, diğer ülkelerde enflasyon, hedeflerin belirgin olarak üzerinde kalmayı sürdürmüştür.”

Enflasyonun hedefin üzerinde seyrettiği gelişmiş ülkelerde parasal sıkılaştırmanın devam ettiğini bildiren Erkan, “İş gücü piyasasının ve çekirdek enflasyonun gösterdiği direnç nedeniyle gelişmiş ülke merkez bankalarının ‘daha uzun süre, daha sıkı’ bir duruş sergileyecekleri iletişimlerinde vurgulanmış, bunun sonucunda da küresel finansal koşullar sıkılaşmıştır. Parasal sıkılık, gelişmekte olan ülkelerde de korunmaktadır. Merkez bankalarının para politikası kararları, enflasyon, kur ve küresel finansal akımlara dair beklentilere göre değişkenlik göstermektedir.” diye konuştu.

“Ülkemizde finansman koşulları dengeli seyrediyor”Son dönemde gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışı gözlendiğine işaret eden Erkan, “Küresel iktisadi faaliyetteki zayıflama, petrol fiyatlarında artan oynaklık, para politikalarının kısıtlayıcı düzeyde daha uzun süre tutulacağı beklentisi ve sermaye akımlarında gözlenen çıkışlar, ülkemizde de enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaktadır. Bununla birlikte, tüm bu olumsuz şoklara rağmen, ülkemizde finansman koşullarının dengeli seyrettiğini de olumlu bir gelişme olarak vurgulamak isterim.” dedi.

Tüketici fiyatları enflasyonunun, eylül ayı itibarıyla yüzde 61,5’e çıkarak haziran ayına kıyasla 23,3 puan yükseldiğini hatırlatan Erkan, bu artışa olan katkılar alt kalemler bazında incelendiğinde, 7,9 puan ile hizmet, 5,3 puan ile temel mal ve 4,8 puan ile gıda gruplarının öne çıktığını anlattı.

“Talepteki aşırılık kademeli şekilde ortadan kalkıyor”Erkan, enflasyonun haziran-eylül arasında yükselmesinin temel sebebinin büyük şokların bir arada gerçekleşmesi olduğunu dile getirdi.

Mayıs-eylül döneminde yüzde 90 yükselen akaryakıt fiyatlarının 4,8 puanla enflasyondaki artışı etkilediğine dikkati çeken Erkan, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı dönemde, sepet kurda gerçekleşen yüzde 40’a yakın artışın maliyet kanalıyla enflasyona 4,3 puanlık etkisi olmuştur. Deprem nedeniyle ortaya çıkan finansman ihtiyacı ve artan kamu harcamalarını dengelemek amacıyla, temmuz ayıyla birlikte kamu gelirlerini destekleyici tedbirler açıklanmıştır. Başta KDV ve maktu ÖTV artışları olmak üzere, vergilerde ve yönetilen fiyatlarda yapılan birçok güncelleme kısa bir dönemde gerçekleşmiştir. Söz konusu vergi güncellemelerinin etkisi ise 2,5 puan olmuştur.”

Erkan, yurt içi talep, hizmet fiyatları ve enflasyon beklentilerine de değinerek, “Talepteki güçlü seyir devam etmekle birlikte bazı göstergeler talepteki aşırılığın kademeli şekilde ortadan kalkmakta olduğuna işaret etmektedir.” dedi.

Yurt içi satışlara bakıldığında, otomobil ve beyaz eşya satışlarının üçüncü çeyrekte tarihsel ortalamalarının üzerindeki seyrini sürdürürken, çeyreklik bazda ise yavaşladığını belirten Erkan, “Ekim ayına ilişkin İktisadi Yönelim Anketi verilerine göre, firmaların kayıtlı iç piyasa siparişleri son dönemde zayıflamıştır. Bu görünüm, dayanıklı tüketim malları grubu tarafında daha da belirgindir.” ifadesini kullandı.

“Büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında yavaşlama sinyalleri alıyoruz”TCMB Başkanı Erkan, arz-talep dengesinde normalleşmenin kademeli şekilde başladığına işaret ederek, “Ağustos ayı itibarıyla sanayi üretim endeksi yıllık bazda yüzde 3 civarında artarken, perakende satış hacmi aylık bazda gerilese de yıllık olarak yüzde 17’nin üzerinde artmıştır.” diye konuştu.

Yılın ilk yarısında talepteki aşırılığın cari dengede ve enflasyon dinamikleri üzerinde etkili olduğuna işaret eden Erkan, şunları kaydetti:

“Ağustos ayı itibarıyla cari açık, 2022 yılına kıyasla 23,5 milyar dolar artarak 2023 yılında 57 milyar dolara ulaşmıştır. Bu artışta, dış ticaret açığındaki yaklaşık 28 milyar dolar yükseliş belirleyici olmuştur. İhracat, bu dönemde yatay seyrederken, ithalat 31,1 milyar dolar artmıştır. İthalattaki bu artışta, yıllıklandırılmış tüketim malı ithalatının 2022 yılına göre 1,6 kat, altın ithalatının ise 3,3 kat artması öne çıkmaktadır. Bu gelişmede, enflasyondan korunma motivasyonu etkili olmuştur.”

Eylül ayında dış ticaret açığının, ithalattaki düşüşün etkisiyle 2,7 milyar dolar gerileyerek, 5,8 milyar dolara indiği dile getiren Erkan, talepteki aşırılığın giderilmesi ve Türk lirası tasarruf araçlarına olan talebin artmasının enflasyon üzerinde yavaşlatıcı etki göstereceğine dikkati çekti.

Erkan, son dönemde hizmet enflasyonunun artan katılığında kiraların ön plana çıktığını aktararak, şu ifadeleri kullandı:

“Yüksek enflasyon, tasarruf amaçlı konut talebi ve arz sorunları gibi birçok kaynaktan etkilenen kiralarda artış yüksek oranlarda sürmektedir. Bununla birlikte, özellikle büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında yavaşlama sinyalleri alıyoruz. Ancak, yeni konut fiyatları ve kira artışlarında öngörülen yavaşlamanın enflasyona yansıması zaman alacaktır.”

“Dezenflasyonu tesis etmekte kararlıyız”Erkan, Merkez Bankası İdare Merkezi’nde yılın son Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında soruları yanıtladı.

Dezenflasyonun, en önemli öncelikleri arasında yer aldığını ve bunun tesisinde mali politikaların para politikalarıyla eş güdümlü bir şekilde gitmesinin de bu durumu desteklediğini dile getiren Erkan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve diğer bakanlar başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın liderliğinde yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarında gerekli eş güdümün yapıldığını söyledi.

Erkan, “Onların desteği ve eş güdümlü olmadan bu dezenflasyonun en kısa sürede tesisi kolay olmaz. Bir şekilde tesis ederiz ama bunu en az maliyetli, en hızlı şekilde olması eş güdümle olur.” diye konuştu.

Bankanın yüzde 5 enflasyon hedefinin hatırlatılması üzerine Erkan, bu hedefin orta vadeli olduğunu ve bunu güçlü bir şekilde tekrarladıklarını vurguladı.

Erkan, “2024’te dezenflasyonu tesis etmek, ardından tek haneye geçmek için hiç durmadan özverili bir şekilde devam edeceğiz. Yüzde 5’i yakınsadık zamanında. Bizim amacımız ülkemizi yüzde 5 hedefine kavuşturmaktır.” değerlendirmesini yaptı.

Dezenflasyona başlama zamanının mayıstan sonra olacağını ifade eden Erkan, şunları kaydetti:

“Türk lirası mevduatlara geçişlerin hızlanarak devam etmesi, iç talepteki soğumanın devam etmesi, dış ticaret açığındaki iyileşmenin devam etmesi, kurdaki görünüm, rezervlerde süregelen artış… Bunların hepsinin bütünsel etkisiyle ve bizim de attığımız para politikası adımları birikimine etkisiyle enflasyonda hızlı bir iniş bekliyoruz. Bununla birlikte manşet enflasyonda inişi 2024 Mayıs’tan sonra bekliyoruz. Dolayısıyla dezenflasyon Mayıs 2024’ten sonra. Ancak aylık enflasyonun ana eğiliminde yavaş yavaş bu gerilemeyi görmeye başladık. Henüz enflasyonun görünümünde ‘belirgin bir iyileşme var’ diyecek kadar bir süre geçmedi. Daha bunu söylemek için erken. Enflasyonda belirgin bir iyileşme sağlanana kadar parası sıkılaştırmayı güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Politika faizindeki artış hızına da değinen Erkan, hazirandaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında oranın yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarıldığını, piyasanın beklentisinin ise yüzde 15’in çok üzerinde olduğunu ifade etti.

Makro ihtiyati çerçevenin, bankacılık sektöründe atılan faiz artırımı adımlarının aktarımını sağlayacak durumda olmadığını anlatan Erkan, “Orada daha fazla atılacak bir adım, boşuna atılacak bir adımdı.” dedi.

Erkan, şu ifadeleri kullandı:

“Bir yandan makro ihtiyati çerçeveyi sadeleştirme, bir yandan kur korumalı mevduattan (KKM) dolayı ortaya çıkan Türk lirası likiditesini sterilize etme, seçici kredilerle iç talebin dengelenmesi, aynı zamanda da ihracat ve yatırımın desteklenmesi, makul oranda enflasyon, dezenflasyon patikasına girebilecek şekilde bunları faiz artırımlarını destekleyecek şekilde yapmak bizim bütünsel anlayışla betimlemek istediğimiz süreç. Buna da devam edeceğiz.”

TCMB Başkan Yardımcısı Hatice Karahan’ın ön görüşmelere başlamak için kasım ayının ortasında Asya’ya gideceğini bildiren Erkan, kendisinin de akabinde Karahan’a eşlik edeceğini söyledi. Erkan, Asya’daki yatırımcılarla bir araya gelmenin ve Türkiye’nin ekonomik gidişatını onlara anlatmanın kendileri için çok önemli olduğunu vurguladı.

Erkan, ülkeye yönelik yabancı yatırımcı ilgisinde bir değişim görmediğine işaret ederek, Türkiye’nin CDS’lerinin 400’ün altında seyrettiğini dile getirdi. Diğer gelişmekte olan ülkelere göre Türkiye’deki finansman koşullarının daha ılımlı seyrettiğine dikkati çeken Erkan, “Diğer gelişmekte olan ülkelerde ilerleyecek pek hikaye de kalmadı. Şimdi burada büyük bir potansiyel, büyük bir fırsat, büyük bir kapasite var. Dolayısıyla bu ilginin devamının geleceğini düşünüyoruz.” diye konuştu.

Aylık enflasyon ve ana eğilimindeki gerilemenin başladığını ve devam edeceğini düşündüklerini belirten Erkan, enflasyonda yüzde 36’lık tahminin gerçekleşmesini sağlayacak birkaç farklı unsur olduğunu ifade etti. Erkan, bu unsurları sıralarken şu değerlendirmede bulundu:

“Türk lirası talebinin güçlenmesi, iç talebin dengelenmesi ve dengeli seyri, kredi piyasasının dengelenmesi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması. Şimdi Türk lirası talebinin güçlendiğini görüyoruz. Türk lirası mevduat payı artıyor, rezervlerimiz güçleniyor, dış ticaret açığı azalıyor. Para politikası adımlarımızla birlikte talep de öncü sinyallere baktığımızda, aylık verilere baktığımızda iç talepte dengelenmeye başladığımızı görüyoruz ve bunun devamını seyretmek aybeay görmek bizim alacağımız kararlar için de çok önemli.”

Erkan, para politikasında ciddi sıkılaşmanın olduğunu ve bunun etkilerini görmek için zaman gerektiğini bildirdi.

“KKM çözülüyor ve gidişattan memnunuz”Erkan, tüketici refahının nasıl sağlanacağına ilişkin soru üzerine, “Toplumun refahı için özverili ve kararlı şekilde dezenflasyonu tesis etmekte kararlıyız. Bu, toplumumuz için yapmamız gereken en büyük hizmet. Bunda da kararlıyız. Gereken adımları, gerektiği zamanda, gereken ölçüde atacağız. Bunlar arasında destek vereceğimiz durum olursa da hazırız.” ifadelerini kullandı.

Dolarizasyonla ilgili tedbirlere işaret eden Erkan, düzenlemelerin yürürlüğe girdiği ilk ayda Kur Korumalı Mevduattan (KKM) düşüş 65 milyar lira iken eylül-ekim döneminde 233 milyar lira düşüş görüldüğünü aktardı. Erkan, Türk lirası enstrümanları cazip hale getirip buraya geçişi hızlandırmaya amaçladıklarına işaret ederek, KKM’nin çözüldüğünü ve gidişattan memnun olduklarını anlattı.

Erkan, dijital para çalışmalarına ilişkin de bilgi vererek, şunları kaydetti:

“Dijital para birinci faz çalışmaları raporunun yıl sonuna kadar yayımlanmasını planlıyoruz. İkinci faz çalışmaları kapsamında da 2024’te hukuki, iktisadi ve güvenlik boyutları ele alınacak. Çevrim dışı ödeme, donanım, cüzdanlar gibi ürünler üzerinde çalışılacak. Üçüncü fazda da dijital Türk lirasının tüm boyutlarıyla etkilerine ilişkin nihai çalışmalar ve hukuki altyapısı tamamlandıktan sonra yaygınlaşma değerlendirilecek. Sadece dijital Türk lirası çıkarmaktan ziyade, buradaki teknolojinin kalitesi ve ihraç edilebilir olması da çok önemli. Hem kendi insan gücümüz hem işbirliklerimizle dinamik ve kaliteli bir teknolojinin oluştuğunu belirtmek isterim.”

“Şeffaflık” vurgusuHaziranda parasal sıkılaştırma sürecini başlattıklarını anımsatan Erkan, “Şu an yaşadığımız sıkılaşmanın birikimli etkilerini ilerleyen zamanlarda göreceğimizden ve bunlar yaşanırken maliyet yönlü şokların bir arada gelmesinin geçişkenliğinden dolayı fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerinde bir bozulma görülmüştür. Bu da bizim para politikası kararlarımızı etkiledi. 2024’te de dezenflasyonun başlaması, başlama zamanı, hızı verdiğimiz tahminler bizim için başarı göstergesidir. Bunda kararlıyız.” dedi.

Erkan, ücret artışlarının enflasyona etkisine yönelik soru üzerine, 2024 yılı için hedef enflasyona bağlı olarak maaş zamlarında bir mağduriyet oluşmasını öngörmediklerini bildirdi. Tek amaçlarının ülkenin uzun dönem potansiyelini gerçekleştirmesi için gereken fiyat istikrarını tesis etmek olduğunu vurgulayan Erkan, “Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinin bize güvenini hissediyoruz. Bu güvene layık olmak için de kararlı ve özverili şekilde çalışmaya ve sizi süreçle ilgili de en şeffaf şekilde bilgilendirmeye devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

“Portföy artışları jeopolitik risklere rağmen devam ediyor”İç talebin dengelenmesi konusunda ilk sinyalleri aldıklarını ancak dengenin ne zaman olacağını söylemenin erken olduğunu belirten Erkan, enflasyonda belirgin iyileşme için süregelen bir dengelenmenin görülmesinin şart olduğunu söyledi.

Sadece ana eğilimleri değil, çeşitli verileri ve makroekonomik göstergeleri takip ettiklerini dile getiren Erkan, “Bunların süregelen bir dezenflasyonist patikaya girip girmediğine kanaat getirip, ona göre adımlarımızı optimal şekilde atmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de örneğin, nakit avanstaki faiz oranları kredi kartı faiz oranlarından daha yüksek. Kredi kartı faiz oranlarını daha düşük tutmaya yöneldik. Hem bu süreçte vatandaşlarımıza destek olabilmek açısından hem de nakit avanstan ziyade ihtiyaç süreçlerine yönlendirebilmek açısından bu tarz desteklemelerde bulunduk. Yapabildiğimiz kadar bu tarz desteklere devam edeceğiz.” dedi.

Kur geçişkenliğinin zamana yayılarak azaldığına dikkati çeken Erkan, kur yanında pek çok şokun bir araya geldiğini, petrol fiyatları ve jeopolitik riskler gibi gelişmelerin yaşandığını anlattı. Erkan, bu süreçlerin etkisiyle yüzde 33 olarak öngörülen 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 36’ya yükselttiklerini bildirdi.

“Doğrudan yatırım da portföy akımları da gelecektir”Dış kaynak eğilimlerine ilişkin soru üzerine de Erkan, “Portföy yatırımlar ilk 5 ayda eksi bölgeden artı bölgeye geçti. Türk lirasına yatırımlar, portföy akışları da jeopolitik risklere rağmen artarak devam etmekte. Yurt dışı ziyaretlerimizde ya da Sayın Bakan’ın (Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek) yatırımcı toplantılarında amacımız para çekmekten ziyade, ülkemizin potansiyelini yatırımcıyla paylaşabilmek. Amacımız ekonomi, para politikası, makroekonomik görünümü onlarla paylaşmak. Doğrudan yatırım da portföy akımları da gelecektir diye düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Erkan, Türk lirasına talebin artmasının ve buna yönelik enstrümanların çoğaltılmasının önemine değinerek, şunları kaydetti:

“Mevduat vadelerinin yavaş yavaş da olsa uzuyor olması çok olumlu gelişmeler. Bunları teşvik edecek düzenlemelere devam edeceğiz. Bankalarımıza yük olmadan, sade bir şekilde attığımız adımların üzerinden ilerleyeceğiz. Para politikasına dair yapısal reformlar, menkul kıymetleştirme olabilir, katılım finans üzerinden olabilir, çalışmalarımıza başladık. Potansiyel var, eş güdüm ve zaman gerekir. O nedenle şimdiden bu çalışmalara başladık.”

Kredi piyasasında sadeleştirme adımlarının da desteğiyle hızlı bir dengelenme olmasını beklediklerini ifade eden Erkan, “Çünkü biz iç talepteki dengelenmeye yönelik büyüme sınırlarını o şekilde düzenledik ama aynı zamanda da ihracat ve yatırımı destekleyecek şekilde adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Beklentilerin, sıkılaşma sürecinin devamıyla birlikte çıpalandığını da göreceğiz. Dezenflasyon sürecine girerken bu da bize çok şey katacaktır. Mayıs 2024’ten sonra dezenflasyon süreci başlayacak. Patikada başarılı olmak hedefimiz. Biz bunda da kararlıyız.” diye konuştu.

Kripto piyasalarına yönelik çalışmalara ilişkin soru üzerine Erkan, SPK ile değerlendirmelerin devam ettiğini söyledi.

Erkan, ücret artışlarına ilişkin soruya da “Hassasiyet analizlerine baktığımızda, ücretlerdeki her yüzde 10 artışın enflasyona 1 ila 1,2 puan eklediğini göstermektedir.” ifadesini kullandı.

Orta Vadeli Program (OVP) ile uyumlu ilerleme hususunda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sözlerinin hatırlatılması üzerine Erkan, “OVP’de diğer bakanlarımızla eş güdümlü olarak varsayımlarımızla onu çerçeveye alarak gidiyoruz. OVP’ye uyumlu bir şekilde varsayımlarımızı yapıyoruz. Orada da Sayın Bakan’ın da bahsettiği gibi enflasyon beklentilerine uyumlu bir şekilde varsayım alarak gittik.” değerlendirmesinde bulundu.

“Mevduat faizleri, 2024 sonu beklentilerinin üstünde”TCMB Başkanı Erkan, faizlere ilişkin soruları da yanıtladı.

Reel faiz konusunda çeşitli tanımlar yapılabileceğine işaret eden Erkan, “Biz Para Politikası Kurulu (PPK) metinlerinde reel faize atıfta bulunmuyoruz. Çünkü TCMB olarak zaten işimiz pek çok göstergeye bir anda bakıp, süregelen eğilimleri analiz edip, bunları aybeay izleyip enflasyonda belirgin bir iyileşme var mı, yok mu, buna kanaat getirmek. Bu tek bir gösterge haline indirgenemez, indirgenmemeli. Reel faiz kavramları var. Bu 12 ay da konuşulabilir, 2024’ün sonu da konuşulabilir. Şu an mevduat faizleri, 2024 sonu beklentilerinin üzerinde. Dolayısıyla Türk lirasına geçişi görüyorsunuz.” diye konuştu.

Enflasyonun aylık seyrinden ana eğilimine, arz-talep dengesinden fiyatlama davranışlarına kadar bir dizi göstergelere bakarak kararlar aldıklarını vurgulayan Erkan, şu ifadeleri kullandı:

“Hem attığımız adımlarla dinamik bir süreç hem de dış dünya açısından dinamik bir süreç. Şu an aybeay verileri izliyoruz. Bir de attığımız adımlar var. Az evvel bahsettim, 700 milyar liranın üstüne, 1 trilyon liranın üstüne çıkacak ilave bir sterilizasyon yaptık.”

“Etki analizlerini yaparak karar veriyoruz”Faiz artırımı ve kredi sınırlamaları adımlarını hatırlatan Erkan “Otomobil kredilerinde eş güdümlü atılan adımlardan dolayı ciddi bir yavaşlama var. Bu da doğrudan ithalata gidiyor ve enflasyonist oluyordu. Dolayısıyla bunları aybeay izleyerek biz teknik, bilime dayalı, etki analizlerine dayalı bütün verileri ele alarak adımların etki analizlerini yaparak karar veriyoruz. Belirgin bir iyileşme şu an görüyor muyuz? Görmüyoruz. Yavaş bir ilerleme. Öncü sinyaller alıyor muyuz? Evet. Çok da sevinçliyiz bunları gördüğümüze, alıyoruz. Programın çalıştığına dair ilk emareler çıkmaya başladı. Bunların süregelmesi bizim için önemli. Atacağımız adımlar buradaki davranışlardan bilgilenerek, etki analizlerine dayanarak olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez bankalarının atacakları adımlar nedeniyle daha muhafazakar büyüdüğüne işaret eden Erkan, şöyle konuştu:

“Enflasyonun seviyesi şu an belli bir eşik değerin üzerinde yüksek seyrettiği için ihracat ve yatırıma destek vermekten yüksünmüyoruz. İhracat ve yatırımı desteklemenin dezenflasyona girme sürecine ters etkide bulunmayacağına kanaat getiriyoruz. Kur Korumalı Mevduatta (KKM) belli bir Türk lirasını piyasaya sürüyoruz. Başka nedenleri de var ancak bu da belirleyici bir nedeni. Sıkılaştırmaya devam edeceğiz.”

Erkan, Türk lirası mevduat faizinin yüksek ve cazip olmasının, vatandaşların ve mudilerin enflasyon beklentilerine göre yüksek kalmasının önemli olduğunu belirterek, bunun diğer Türk lirası enstrümanları için de geçerli olacağını, buna da önem vereceklerini anlattı.

Kredi mekanizmasının durduğunda canlandırmanın zaman alacağına dikkati çeken Erkan, şöyle devam etti:

“Ilımlı gitmek ve olumlunun da dengesini iyi ayarlamak dezenflasyona girerken önemli. Önceliklerimize baktığımızda, dezenflasyonu en kısa sürede tesis etmek, aynı zamanda da rezervlerimizi güçlendirmek, bu ikisini bir arada yapmak için attığımız adımların optimal olduğunu düşünüyoruz. Reeskont kredi faizlerinde bir indirim yaptık. Bileşken faizi, politika faizine getirdik. Kademeli gitmeseydik, hem asgari ücretteki düzenlemeler hem de faiz giderlerinden dolayı ihracatçıların ne zaman rekabetçilik hakkında şikayetlerinin başlayacağını da bilemezdik. Kademeli gitmek, risk yönetimi açısından doğru atılmış bir adımdır.”

Yeni madeni para basımı sorularıErkan, 2,5 liralık madeni paraların çıkacağı ve 5 liralık banknotların kaldırılıp aynı değerde madeni paraların çıkacağı yönündeki iddiaları da yanıtladı.

Darphanenin 100 milyon adet 5 lira hatıra parası bastığını anımsatan Erkan, bunların tedavüle verilmesinin 5 liralık banknotların tedavülde kalmasına engel teşkil etmeyeceğini söyledi. Erkan, Yeni Türk Lirasına (YTL) geçiş sürecindeki uygulamaları hatırlatarak, şunları kaydetti:

“1 YTL banknotlar 1 YTL madeni paralarıyla birlikte tedavül edilmiştir. Bu kapsamda 500 TL’lik banknotları da soracak varsa çıkarılması gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Son dönemde sıkılaştırıcı para politikalarının etkisiyle emisyon hacmi reel olarak azalmış ve tahminlerin altında kalmıştır. Miktarsal, seçici kredi sıkılaştırmasını faiz artırımlarının aktarımını ve etkisini güçlendiren bütünsel bir parça olarak görüyorum. Para Politikası Kurulu toplantılarımızda aynı zamanda ya hemen öncesinde ya da akabinde makro ihtiyati çerçevede veya Türk lirası mevduata geçiş çerçevesinde eş zamanlı adımlar atıyoruz, o da bütünsel yaklaşımın kanıtıdır.”

 

Exit mobile version