Yıllar Öncesi…

Seçim ittifakı ile ilgili olarak hazırlanan yasal düzenleme TBMM’ine sunuldu. 26 maddeden oluşan teklif komisyonda görüşülmeye başlandı. Yakında da meclis genel kuruluna gönderilerek yasalaşması için gereken prosedür tamamlanmış olacak. Meclise sunulan 26 maddelik teklif incelendiğinde, bunun seçim güvenliği ve seçmen iradesinin tam olarak gerçekleşebilmesi yolunda bir düzenleme olmadığı, aksine seçim güvenliğini sağlamayacak ve seçmen iradesini […]

Seçim ittifakı ile ilgili olarak hazırlanan yasal düzenleme TBMM’ine sunuldu.

26 maddeden oluşan teklif komisyonda görüşülmeye başlandı. Yakında da meclis genel kuruluna gönderilerek yasalaşması için gereken prosedür tamamlanmış olacak.

Meclise sunulan 26 maddelik teklif incelendiğinde, bunun seçim güvenliği ve seçmen iradesinin tam olarak gerçekleşebilmesi yolunda bir düzenleme olmadığı, aksine seçim güvenliğini sağlamayacak ve seçmen iradesini yansıtmayacak hükümler içerdiği, bu teklife karşı olanlar tarafından belirtilmektedir.

Gerçekten teklif incelendiğinde, birçok sakıncaları da beraberinde getirmekte olduğu, birçok soruların sorulmasına neden olduğu ve sorulan sorulara karşı da inandırıcı bir cevabın verilmesinin oldukça zor olduğu görülüp anlaşılmaktadır.

Oy kullanılmasından, seçmenlerin oy kullanacakları sandığın belirlenmesine.

Mühürsüz oyların geçerli sayılacağına yönelik yasa değişikliğine.

Sandık kurullarının oluşturulmasından sandık alanına herhangi bir yurttaşın talebi halinde güvenlik güçlerinin gelerek hazır bulunmasına, gerektiğinde müdahale edebilme olanağının tanınmasına kadar.

Birçok sakıncalı hükmün teklifte var olduğu görülmektedir.

Eğer teklif bu haliyle yasalaşırsa, seçim sonuçları ile ilgili olarak birçok tereddüdün ve itirazın meydana geleceği, bunun sonucu olarak ta yapılan seçimin tartışmalı bir hal alacağı, teklife karşı yapılan eleştirilerden anlaşılmaktadır.

Seçim ittifakı ile ilgili olarak hazırlanan teklif bizi yıllar öncesine götürdü.

Tek partili yaşamdan çok partili yaşama, yani özgürlükçü demokrasiye geçişin ilk adımlarının atıldığı 1946 seçimleri gözümüzün önüne geldi.

1946 seçimlerinde, yürürlükte olan yasa gereği, açık oy gizli tasnif kuralı uygulanıyordu. Yani seçmen oylarını açık bir şekilde kullanmakta, oy sayımı ise gizli olarak yapılmakta idi. Böyle olunca da 1946 seçimlerinin sonuçları büyük tartışmaların oluşmasına neden oldu. Muhalefetteki demokrat parti bu seçim sonuçları ile ilgili sert eleştirilerini kamuoyuna duyurdu. İktidarda bulunan CHP ve Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü bu eleştirilerin önemli bir kısmına hak vermek suretiyle, dünyada eşine çok az rastlanan bir seçim yasası hazırlamak suretiyle 1950 seçimlerinin güvenli bir ortamda yapılmasına yeşil ışık yaktı. Böylece 1950 seçimleri gizli oy açık tasnif kuralı doğrultusunda ve yargıç denetiminde yapıldı. Kimse seçim sonuçları hakkında şüpheye düşmedi. Herkes seçim sonuçlarını kabul etti. İktidar değişti. CHP iktidarı demokrat partiye devretti.

Aradan 60 yılı aşkın bir süre geçti. Haklı eleştirilere kulak vererek seçim yasasını çağdaş ülkelerde uygulanandan daha ileri seviyede düzenleyerek, tartışmasız ve şaibesiz bir seçim yaparak iktidarı demokrat partiye devreden CHP halen dimdik ayakta durmaktadır.

Bu hususu şunun için belirtme gereğini duyuyoruz: İktidarlar gelip geçicidir. Bugün iktidar olan yarın muhalefete geçebilir.Önemli olan, demokrasiyi tüm kurum ve kuralları ile birlikte ayakta tutabilmek ve ülkede egemen olmasını sağlayabilmektir. Bu gerçek akıllardan çıkartılmaz ise, yanlışlarda yapılmaz, sağduyu sahiplerinin yaptığı uyarılara kulak verilerek doğru yöne emin adımlar atılır. Aksi halde tökezlenir, yere düşülür ve bir daha kalkmak mümkün olmaz.

Seçim ittifakı adı altında hazırlanan ve komisyonlarda görüşülmeye başlanan teklif nedeniyle, 46 seçimlerinde yaşananları anımsatmak gereğini duyduk.
Bu seçim ittifakı niçin yapılıyor?

Yüzde elli +1’i bulabilmek için.

Değer mi bunlara?…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version