İyi günler sevgili okuyucu.
2019 yılı, genç ve zamansız ölümlerin derin acısını bize deneyimlendiren haberlerle başladı. Maalesef içimiz kan ağlayarak sonsuzluğa uğurladığımız gençlerimizin ardından, onları anan ve onların tertemiz anılarını yad ettiğimiz yazılar yazmak zorunda kalıyoruz.
Sessiz sedasız, ani ve zamansız bir ölüm, sevgili Yusuf Çolak kardeşimizi bizden aldı.
Yirmi dört yaşında, sahip olduğu yeteneklerle iz bırakan, grafiker, sevgi dolu, sosyal bir genç olan Yusuf, geçtiğimiz Cuma akşamı Altınözü’nde ziyaretine gittiği bir arkadaşının evinde otururken, kazan dairesinde meydana gelen şiddetli bir patlama sonucu hakkın rahmetine kavuştu ve aramızdan bize yaşattığı unutulmaz anılarla sonsuzluğa yol aldı. Ruhu şad olsun bu güzel can dostumuzun. Geride kalanların başı sağ olsun, sabırlar diliyorum.
Yusuf, henüz daha üniversiteye hazırlık döneminde, Antakya’nın kültür ve sanat camiasının içinde boy göstererek umut vaat eden, son derece yetenekli bir genç olduğunu göstermişti. İdealist ve sorumluluk anlayışı çok yüksek biriydi. Araştırmacıydı. Geleceği için hayal ettiği yerlere gelmek adına kent içinde üreten, yaratan ve kendisine bir şeyler öğretecek herkes ile yakın bağ kuruyordu. Önce Bodrum’da, sonrasında da Mersin’de, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde hocalarının ilk günden dikkatini çeken pırıl pırıl bir genç idi.
Yusuf, çok sosyal bir genç olarak, her yaştan sanatçı insanlarla yakın arkadaşlık kuruyor, girdiği her ortamda kendini sevdiriyordu. Son derece zor koşullarda, deneyim elde edebilmek için bir süre İstanbul’da yaşadı. Ellerinde sihirli bir yeti vardı. Bilgisayarının karşısına geçtiğinde, bir çoklarımızı şaşırtan muhteşem tasarımlarla üretkenliğini ortaya koyuyordu.
İlk tanıştığımız yıllarda, Antakya’ya bir dans atölyesi çalışması yapmak üzere değerli bir dansçı gelmiş idi. Yusuf da hemen bu atölyenin çalışmalarına dahil olmuş, meraklı, ama bir o kadar kararlı gözlerle bu atölyede herkesin ilgi odağı olup sevgisini kazanmıştı.
Gazeteci olmamdan ve bir matbaamız olmasından kaynaklı, beni sever ve çok sık arar, görüşürdük. İstanbul’da, Mersin’de ve Bodrum’da yaşadığı yıllarda da, her fırsatta eline geçen projeleri benimle paylaşır, bilgisayarında hazırladığı muhteşem tasarımları bizim matbaada bastırırdı. Burada öncül amacı asla para kazanmak değildi. Her daim daha çok tecrübe elde etmek için çabalardı.
Arkadaş canlısı, sosyal sorumluluk anlayışı yüksek biriydi. En iyi olana dair bir ilgisi vardı ve en iyi olmak için saygın bir çaba harcardı. Yaptığı işi mükemmel bir aşamaya getirmeden bırakmaz, içine sinmeden de paylaşmazdı. Ailesine çok dükündü ve aile sevgisi çok güçlü bir genç idi.
Böylesi bir değerin ardından yazı yazmak, üstelik onu bu zamansız yolculuğunda sonsuzluğa uğurlamış iken yazı yazmak bana çok ağır geliyor. Ülkemizde, yaşam hakkımızın ne denli küçük ve ince bir çizgide yol aldığını görmek, böylesi talihsiz bir ölümün pırıl pırıl bir yıldızımızı aramızdan alması, bizi ondan yoksun bırakmasını içime sindiremiyorum.
Kültür sanat etkinliklerimizde, performans gösterimlerinde, edebiyat buluşmalarımızda o genç ve yakışıklı Yusuf’umuzu gözlerimiz hep arayacak.
Yusuf, bir facebook paylaşımında, vefat edenlerin anılmasına dair şunu paylaşmıştı: “Şu vefat eden insanları anarken, ne olur Star Wars muamelesi
Unutulmaz anılarınla hep yüreğimizde kocaman bir yerin olacak sevgili Yusuf Çolak. Allah rahmet eylesin.
İyi çalışmalar.