Son günlerde Gündüz Sineması yine gündemden düşmüyor.
Sosyal Medyada farklı ve çelişkili haberler yer alıyor.
Bilindiği gibi son olarak Hatay Valiliğimiz bu tarihi binayı 30 Milyon TL’ye satın almıştır. Bence yerinde ve doğru bir karardır.
Gündüz Sineması’nın bina projesi,1933 yılında Beyrut’tan gelen Mühendis Leon Benjuda’ya, Sayın Rasim Adalı tarafından çizdirilmiş, inşaat ise 1936 yılında tamamlanmıştır.
Burası Hatay Devleti Meclisi binası değildir. Hatay Devleti Meclisi’nin olağan toplantı yeri, eski Antakya Belediye binasıdır. Belediyenin tadilatta olduğu bir dönemde, Hacı Mehmet Adalı’nın Hatay Devleti Meclisi’nin en yaşlı üyesi olması nedeniyle Gündüz Sineması üç oturum için kullanılmıştır.
Bina 1960’lara kadar hem sinema hem de gazino olarak hizmet vermiştir. Bir dönem Empire Kıraathanesi olan mekân, General Asım Gündüz’e atfen 1939 sonrasında Gündüz Sineması adını alır.
Fransızlar, 1936-1939 yılları arasında bu mekânda balolar düzenlermiş. Şehir Kulübü kuruluncaya kadar bu balolar devam etmiş. O günleri anımsayanlar, Cumhuriyet balolarının da burada düzenlendiğini anlatırlar. (Kay. Asi kıyısından bir hoş sada- Antakya Yerel Tarih Grubu)
Hatay Devleti Meclisinin yalnızca üç kez toplanmış olması bile bu mekâna tarihi bir kimlik kazandırır. Daha önce de yazmıştım. Toplantı tarihlerinin arşivden çıkarılıp, örneğin, “Hatay Devleti Meclisi……… Tarihlerinde bu binada toplanmıştır” biçiminde binanın görünen bir yerine asılmalıydı.
Antakya gibi kadim bir kentte ne yazık ki, bir galerimiz yok, dinleti, konferans salonlarımız yok. Dileğim, başta bu mekân, yanındaki konak ve Büyük Antakya Oteli’nin yeri bir kültür kompleksine dönüştürülür.
***
Hatay Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 2015 yılından bu yana Altın Defne Edebiyat Ödülü veriyoruz.
Her yıl kentimizin bir değerine verilen ödül, geçen yıl Sayın Hüseyin Ferhad’a verilmişti.
Bu yıl Hataylı yazar, akademisyen Sezer Ateş Ayvaz ödüle layık görlmüştür.
İki arkadaşımız, Sosyal Medya üzerinden Sezer Ateş Ayvaz adına takıldılar. Gerekçeleri, Sezer Hanımın kentimizde fazla tanınmıyor olması.
Sezer hanım, günümüzün en iyi edebiyatçılarındandır. Öykü kitapları Can Yayınları’ndan çıkmıştır. Yunus Nadi başta olmak üzere çok sayıda ödülün de sahibidir.
Böyle bir yazın ustasını tanımıyorsak bence bu bizim eksiğimizdir. Yeteri kadar okumadığımız anlamı çıkıyor.
Kentin değerlerini tanıtmak bizlerin görevi değil midir?
İkincisi, Altın Defne Edebiyat Ödülü, bir yarışma değildir.
Gelecek yazımda ödülün gerekçesini ve amaçlarını yazacağım.