Yüz Bir Yıl Önce …

Askeri başarı, ülkenin düşman işgalinden kurtulması, bağamsızlığın bu yönden kazanılması yeterli değildir. Eğer iktisadi bağamsızlık kazanılmamış ise, kısa bir süre içerisinde dış güçler, ekonomik yoldan ülkeyi elleri arasına alır ve böylece askeri yönden kazanılmış başarıyı sonuçsuz bırakır. Bu durumu gören, bilen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları bundan 101 yıl önce, İzmir’de 1. iktisat […]

Askeri başarı, ülkenin düşman işgalinden kurtulması, bağamsızlığın bu yönden kazanılması yeterli
değildir.
Eğer iktisadi bağamsızlık kazanılmamış ise, kısa bir süre içerisinde dış güçler, ekonomik yoldan
ülkeyi elleri arasına alır ve böylece askeri yönden kazanılmış başarıyı sonuçsuz bırakır.
Bu durumu gören, bilen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları bundan 101 yıl önce,
İzmir’de 1. iktisat kongresinin toplanmasını sağlamak suretiyle ülke geleceğinin sağlam temeller
üstüne oturmasını sağlamışlardır.
Tam bağamsız olabilmek için, ekonomik yönden bağamsız olmak gerektiğini bilmek lazım.
İşte bundan 101 yıl önce, 17 Şubat 1924 tarihinde İzmir’de toplanan 1. iktisat kongresi ile ilk adımı
atan Atatürk ve dava arkadaşları, bir asırlık süreç içerisinde neler yapmamız, neler yapmamamız
gerektiğini net bir şekilde bize göstermişler ve uygulamaya da koymuşlardır.
Bu anlayış sayesinde de bir çok konuda kazanımlarımız olmuştur.
Bunları şöyle bir sıralamaya kalkışırsak buna sayfalar yetmez.
Ancak bazılarını yazmakla yetineceğiz.
Yurdun dört bir yanında fabrika bacaları tütmüş.
Sümerbank gibi bir tesis yaşama geçirilmiş.
Demir ağlarla ülke bir uçtan öte uca birbirine bağlanmış.
Denizlerimiz, limalarımız, hava sahamız ve hava alanlarımız, demir yollarımız bizim hakimiyet
alanımıza girmiştir.
Bunlara daha pek çok şeyi de eklemek mümkündür.
Biz şimdilik bunlarla yetinelim.
Ama sonunda ne olu?
İktisat kongresi ile atılan ilk adımdan sonra kazandıklarımız, teker teker elimizden çıkmıştır.
Oysa ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk birinci iktisat kongresinde şöyle demişti:
Ulusal egemenlik iktisadi bağamsızlığa dayanmalıdır.
Siyasi ve askeri zafer, ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zafer ile taçlandırılmadıkça sonuçsuz
kalır.
Şimdi etrafımıza şöyle bir bakalım:
Elimizde ne kaldı?
Cumhuriyetle kazandıklarımızı elimizden teker teker kendi rızamızla vermedik mi?
Son maden faciası gözümüzü açar mı acaba?…

Exit mobile version