Yüzbinlerce sivilin sağlığı için

Sadece 83 mobil klinik var… Mobil klinikler, Suriye’de temel  sağlık hizmetleri sağlıyor. Ancak  Hatay’a komşu Suriye  topraklarında, ülkenin  kuzeybatısında 1.000’den fazla  kamp, yüzbinlerce sivil, ama  yalnızca 83 mobil klinik  bulunuyor. Küresel salgına karşı  ekipman ve aşı miktarı ise  yeterli seviyede değil.                 Suriye’nin kuzeyinde biriken, yerinden edilmiş yüz binlerce sivil için sağlık hizmetleri çok kısıtlı […]

Sadece 83 mobil klinik var…

Mobil klinikler, Suriye’de temel  sağlık hizmetleri sağlıyor. Ancak  Hatay’a komşu Suriye  topraklarında, ülkenin  kuzeybatısında 1.000’den fazla  kamp, yüzbinlerce sivil, ama  yalnızca 83 mobil klinik  bulunuyor. Küresel salgına karşı  ekipman ve aşı miktarı ise  yeterli seviyede değil.

                Suriye’nin kuzeyinde biriken, yerinden edilmiş yüz binlerce sivil için sağlık hizmetleri çok kısıtlı imkanlarla ve kaynaklarla sürdürülürken, salgın noktasında ihtiyaç olan aşılama süreci ise zor ilerliyor. Bölgeden alınan bilgilere göre, Hatay’a komşu Suriye topraklarında, ülkenin kuzeybatısında 1.000’den fazla kamp, yüzbinlerce sivil, ama yalnızca 83 mobil klinik bulunuyor. Kaynakların çok kısıtlı olduğu bölgenin salgın riski ise hala en büyük soru işareti.

-İDLİB!-

                10 seneyi geride bırakan Suriye iç savaşının son muhalif kenti İdlib, enfeksiyona karşı dünyanın en savunmasız yerlerinden biri olarak ifade ediliyor. Suriye’nin kuzeybatısında, savaş nedeniyle yerinden edilmiş insanlarla dolu kent, silahlı grupların ve isyancıların kontrolünde. Yaşam şartları oldukça kötü olan kent, çoğu çadırlardan oluşan kamplarla, zeytinliklerde veya çorak yamaçlarda kurulan cılız yerleşim yerleriyle dolu. Şehrin en büyük sıkıntısı ise sağlık alanında. Koronavirüs salgınının boyutlarına dair elde yeterli bir veri olmaması ise olası risk adına korkutuyor. İdlib hastanelerinde bu anlamda yeterli solunum cihazı bulunmuyor. Hizmet veren sağlık çalışanları ise yetersiz.

-GELENLER Mİ?-

                Bölgede artan salgının Türkiye kaynaklı olduğuna dair iddialar ise bitmiyor. Bu konuda Washington Post’ta yayınlanan, Kareem Fahim ve Hussam Ali imzalı haberde, “Kurban Bayramı tatili için Türkiye’deki Suriyelilerin İdlib’i ziyaret etmelerine izin verilmesiyle beraber, enfeksiyonlar da artmaya başladı. Doktorlar, ziyaretçilerin yanlarında delta varyantını getirdiğini söyledi” bilgisine yer verildi.

                Geçen ay itibariyle, İdlib ve yakın bölgeler, pandeminin başlangıcından bu yana 78.000 enfeksiyon kaydetti. Salgına karşı, Suriye’nin kuzeybatısındaki bölgelere, AstraZeneca ve Sino-vac tarafın-dan üretilen yarım milyondan fazla doz aşı gönderildi. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bu hafta itibariyle İdlib’de sadece 39.500 kişi, nüfusun yaklaşık yüzde 1’i koronavirüse karşı tam olarak aşılandı.

Sağlık yetkilileri, kış yaklaştıkça ve kamp sakinleri geniş ailelerle yakın çevrelerde kalmaya zorlandıkça, krizin daha da kötüleşebileceğinden endişe ediyor.

-YENİDEN İNŞAA!-

                Açlık, salgın ve çatışmalarla yorgun düşen bölgede savaş sonrası yaşamın normale dönmesi ise zor görünüyor. İngiltere merkezli Çatışma ve Çevre Gözlemevi (CEOBS) verilerine göre, Suriye’de patlayıcı silah kullanımının yarattığı enkaz hacminin Halep’te 15 milyon ton, Humus’ta 5,3 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. İki şehirdeki enkaz hacminin toplamının, 11 Eylül 2001’deki saldırılarda Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılmasıyla oluşan enkaz hacminin yaklaşık 10 katına eşdeğer olduğu belirtiliyor.

                Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazının kaldırılmasının 108 bin 342 kamyonla 9 ay sürdüğü hesaba katıldığında, sadece Halep ve Humus’taki enkazın temizlenmesi için 1 milyondan fazla kamyona ihtiyaç duyulacağı ve bunun tamamlanmasının yıllar alacağı ifade ediliyor.

-Tamer Yazar-

Exit mobile version