Gazete ve televizyonlar, yeni yıla girecek ilk ülkenin, Pasifik’te ada devleti olan Kiribati olacağını duyuruyor…
Yeni yıl yeni bir umut olsun…
Ama ne yazık ki, ILO’nun raporuna göre dünya genelinde 152 milyon çocuğun 73 milyonu tehlike arz eden işler yapıyor…
Dünyadaki her 10 çocuktan biri işçiyken, bunların 64 milyonu kız, 88 milyonu erkeklerden oluşuyor.
Çocuk işçilerin yüzde 70,9’u tarım, yüzde 17,2’si hizmet sektöründe çalışırken, yüzde 11,9’u da sanayi sektöründe çalışıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün raporuna göre en fazla çocuk işçi Afrika’da bulunuyor.
“Yaşama ilişkin bu ağrılı bilgi, geçmişteki benzer deneyimlerinden ötürü pek de uzak sayılmazdı. Alınan her dönemecin ardına geçmişin bıraktırdıkları yığılır kalırdı…” diye yazmış Murathan Mungan
Rapora göre, çocuk işçi sayısı düşük gelirli ülkelerde daha yaygın olsa da, yüksek gelire sahip ülkelerde de çocuk iş gücü ciddi bir sorun teşkil ediyor.
ILO raporunda, çocuklara uygulanan zorla çalıştırılma, ceza, tehdit ve özgürlüklerini kısıtlayıcı faaliyetlere karşın, hükümetlere ve uluslararası kurumlara bu konuda acil adım atmaları çağrısı var.
2018 yılının değişmeyen bilançosu…
Ortadoğu, Asya, Amerika, Avrupa, Afrika ve dahası… Toplumlar üzerinden oynanan bir çeşit kumar, bir çeşit zihin bulanıklığı. Özgür bireylerin kabuğuna çekildiği ve buna karşın, çocuk, kadın ve her düşünceden yoksulların yüklendiği bir algı virüsü…
Bireyin kendini tam anlamıyla kıstırılmış hissettiği bir yılı daha geride bıraktık… Dünyanın büyük bir bölümü kötücül düşlerle büyütülen yoksulluğun etkisindeydi yine… Göç, işsizlik, ötekileştirme, çocuk işçiliği, çocuk gelinler…
Evrenin taşımakta güçleştiği kentsel yoğunluk, teknolojinin sunduğu yapay rol modeller, tüketim çılgınlığını karşılayabilecek üretim ve tanımsız çalışma koşulları, her geçen gün yalnızlaşan ve her geçen gün ısrarla unutan bir kuşak yarattı…
“Yaşam üstüne düşünmenin, onu yaşamaktan daha zor olduğunu fark etmeye başlamıştım…” diye araya giriyor Maksim Gorki
Kadın cinayetlerini durduracağız Platformu’nun Kasım ayı verilerine göre “Bu ay erkekler tarafından öldürülen 31 kadının 7’si şüpheli ölüm, 8’inin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 11’i hayatına dair karar almak isterken öldürüldü, 5’inin ise ekonomik bahanelerle öldürüldüğü rapor ediliyor…
Kadınların 1’i 15-18 yaş, 9’u 36-65 yaş, 7’si 26-35 yaş, 5’i 19-25 yaş, 1’i 12-14 yaş ve 5’i 66 yaş ve üzeri yaş aralığındaydı. 4’ünün yaşı tespit edilemedi.
Ortaklaşa yaşamı savunanların sayısı gün geçtikçe azaldı…
Birleşmiş Milletler’e göre, Dünyanın birçok yerinde ama özellikle de Afrika’da çocuklar güvenli içme suyu bulamıyor.
Afrika’da çocuk ölüm hızı yaklaşık binde 80 oranındayken, bebek ölüm hızı binde 79…
Her yıl gibi geride bıraktığımız bu yılda da milyonlarca çocuk “açlıktan” ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti…
Fernando Pessoa’nın dediği gibi; “Gerçekten yaşıyor muyuz? Hayatın ne olduğunu bilmeden yaşamak, yaşamak mıdır?”
Kiribati’nin hemen ardından, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın yeni yıla girecek 2. ve 3. ülkeler olduğunu okuyorum…
İklim değişikliğiyle beraber deniz seviyesi de yükseliyor. Yeryüzünde sular altında kalacağı tahmin edilen yerlerden biri de Kiribati Adası.
Yeni bir yıl yeni bir umut olsun;
Sağlıklı bir evrenin, sağlıklı bireylerini yetiştirmekle; doğayı koruyan, ötekileştirmeyen, kadın erkek ayırımı yapmayan, insanca değerlerin ortaklaştığı yeni kuşaklar yetiştiren ve bunca eşitsizliğe rağmen, her renkten insanın kucaklaştığı yeni bir yılın umudunu taşıyabiliriz…
YORUMLAR