Yaşanan hukuk garabeti sonucu, 23 Haziran’da İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı için sandık başına gidilecek.
YSK tarafından verilen kararın, bırakın hukuk anlayışını, kanun maddeleri karşısında da kamu vicdanını hiç bir şekilde tatmin etmediği gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Biz bugünkü yazımızda, YSK’nın kararına ve bu karar sonucu yapılacak olan seçimle ilgili gelişmelere değinmeyeceğiz.
Bugün değineceğimiz konu, YSK’nın kararı sonrası Türkiye genelinde oluşan ekonomik tablodur.
Bilindiği gibi bir süredir ekonomide büyük bir kriz yaşanmaktadır.
Ekonomik yangın giderek etkinliğini ve boyutunu arttırmaktadır.
Özelikle mutfaktaki yangın, vatandaşın dayanma gücünü tamamen sıfırlamıştır.
Nitekim seçimin yenilenmesine yönelik karardan sonra piyasalar allak bullak oldu.
Döviz yukarı doğru hızla tırmanmakta, Türk lirasında erime ise aşağı doğru hızla artmaktadır.
Bunun faturasını ise sade vatandaş ödemektedir.
Pazarda neye baksanız fiyatlar dudak uçurtuyor, el yakıyor.
Gidişat hiçte iyiyi göstermiyor.
Alınan günlük tedbirlerle ekonomideki yangının sönmeyeceği net bir şekilde anlaşılmaktadır.
23 Haziran seçimlerine kadarda, mutfaktaki yangının sönmesi bir yana, giderek daha da etkisini arttıracak boyuta ulaşacağı ekonomistler tarafından dile getirilmektedir.
Yaşanan tüm bu olumsuzlukların kökeninde kişisel beklentilerin, hırsların, hesapların yatmakta olduğu yine kanaat önderlerince ifade edilmektedir.
Değer mi?…
Belli bir yere ulaşabilmek, belli bir koltuğu koruyabilmek, belli bir makamı elde edebilmek için ekonominin böylesine tepe taklak gitmesine neden olacak yolların oluşmasın çaba sarf etmeye, yol ve yöntemler aramaya ve bunları uygulamaya koymaya ne gerek var?
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Değer mi?
Şimdi herkesin başını ellerinin arasına alıp sağlıklı bir şekilde düşünmesi gerekir.
İstanbul büyükşehir belediyesi başkanlığı seçiminin, hukukçular tarafından hukuk garabeti olarak adlandırılan bir kararla yenilenmesi üzerine oluşan ve oluşacak olan ekonomik tablonun zararlarının yükü 82 milyonun sırtına binecektir.
Sadece 23 Haziran’da yapılacak seçim nedeniyle devlet hazinesinden çıkacak para bile dudak uçuklatacak miktardadır.
Buna seçimin yenilenmesi kararı sonucu ekonomideki yangının daha da genişlemesi, etkisini daha da artırması sonucu oluşan ve oluşacak olan tabloyu eklersek, uğranılan ekonomik zararın boyutu bir kez daha tüm çıplaklığı ile kendini gösterecektir.
Bir tarafta kişisel beklentiler, hesaplar, siyasi hırslar.
Öte yandan ülkenin yararı ve geleceği.
Acaba bunları terazinin kefelerine koyduğumuz takdirde hangisi ağır basacaktır.
Bırakın kuyumcu terazisini.
Bırakın mıskalla tartacak olan teraziyi.
Kantarla ölçüm yapan terazilere bile konduğunda ağır basacak olan tarafın ülke yararı, ülke geleceği olacağı net bir şekilde görülüp anlaşılacaktır.
Elbette ki; 23 Haziran’da gelip geçecek.
Elbette ki; İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçilecek.
Elbette ki; Türkiye Cumhuriyeti devleti sonsuza kadar var olacak.
Elbette ki; hiçbir şey, hiçbir karar, hiçbir kurgu, hiçbir adım ülkenin birlik ve bütünlüğünün bozulmasına yetmeyecek, birlik ve bütünlüğümüz, bozulmadan dimdik ayakta kalacak.
Ama bunlar için bir bedel ödenecek. Ödenecek bu bedelde çok ağır olacak.
Bu bedeli 82 milyon yurttaşın ödemesine neden olanlar, oluşacak vebalin ve yükün altından acaba nasıl kalkacaklar ve kendi vicdanlarına bunun hesabını nasıl verecekler?
İşte biz bunu merak ediyoruz…
YORUMLAR