“…Hâlâ tekerlekli sandalyedeyim ve yakında yeniden yürüyebilecek miyim bilmiyorum?” diye bir ses işitti.
Diline yansıyan hüzünle elini kadının alnına yaklaştırıp, “Frida sen misin?” diye seslendi. “Bu boyutta böylesi bir acı…”
“Boyut acılarımızı iyileştirmiyor İmge… Ya da nasıl anıldığımızla ilgili birazda…”
“Ama her şeye rağmen hayattayız değil mi Frida?”
“Alçıdan bir korsem var inanılmaz bir baş belası olsa da, omurgama yardımcı oluyor. Hiç acı hissetmiyorum aslında. Ama inanılmaz bir yorgunluk ve doğal olarak bazen de ümitsizlik…”
“Senin ümitsiz olmaya hakkın yok… En azından insanlar seninle ilgili yüzlerce umut dolu sözcük paylaşıyor…
“Bazen de acı” diye araya girdi Frida
“Olsun, o da senin gerçeğin…”
“İnsanlar yitirdiklerini daha çok seviyor değil mi İmge?”
“Evet” diye araya girdi İmge. “Çok isabetli bir öngörü… Düşünsene adını bile hatırlayamadığımız yaşayan ressam, şair… Onları anmak için ölümlerini bekliyoruz sanki…”
“Farkında olmadan, umutsuzluğun kasvetli geçmişiyle alay ediyoruz belki…” dedi Frida
İmge araya girdi. “Bu kaza olmasaydı eğer belki seni de konuşmazdık”
“Öyle deme. “Benim resmin ünümün çok ilerisindeydi…”
“Çoğu sanat dalı kişinin önüne geçemez. Kalabalık görüntü vermenin telaşındadır hep… Sergi salonları tabloları izlemeyen yığınlarla dolu…
“Bence sen öncelikle kendi öfkene söz geçir” dedi Frida.
Yaşamın her iki ucu da sivridir Bayan Kahlo. Aşkınıza karşılık vermeseydi eğer o da yıkıcı olurdu. Bu neyi ne zaman yaşadığımızla ilgili…
“Her neyse” dedi Frida. “Resim yapabildiğim sürece hayatta olmaktan memnunum. Bu boyutta olsa bile. Hem unutma, düşlerimi değil, kendi gerçeğimi resmediyorum ben… Umut herkesin kendiyle gurur duyması için gerekli olan sebeplerden sadece birisidir…
İmge yüzlerce kez okuduğu, hikâyesiyle büyüdüğü Frida’ya bir boşluktaymış gibi baktı… Frida’nın hayatını büyük bir ilgiyle defalarca okumuştu. Birçok sanatçı gibi onu da parlayan gözlerle anlatmıştı. Ama İmge bun rağmen, Frida’ya keskin bir bakış daha fırlatıp, “Dünyanın büyük bir bölümü kötücül düşlerle büyüyen şiddet çığırtkanlarının etkisinde, Göç, işsizlik, yoksulluk, çocuk işçiliği…”
Onların da umudu var İmge
İmge hafif bir tebessümle Frida’nın avucuna dokunup, “ama senin umudunda en çok neyi seviyorum biliyor musun?”
“Neyi?”
“Kendine olan sadakatini… Kendi acısından anlamlar çıkaran…”
Frida sağlıklı bir gülümsemeyle, çünkü sen bireysin ve beni benimle görmek istedin. Senin bu kutsal umudunu boşa çıkaramazdım. Hem benden sonra yazılmış bir romanın diliyle konuşuyorum fena mı?
“Aslında fena” diye araya girdi İmge
“İyi ama bunu nasıl başarıyorsun?” diye sordu Frida
“Neyi?”
“Öfkeni ve umutsuzluğunu bu kadar iyi gizlemeyi…”
“İnsanlar şiddetin her türüyle yüzleşmeli Bayan Kahlo… Ve şiddetin her türünü reddetmeli…
İnsanların kendi çemberine sığdırdığı kavramları özellikle…”
Frida gülümsedi. Bulundukları ortam biranda rengârenk oluverdi.
Son sözler Frida’nındı. Beyaz bluzu, kolyesi, küpesi, pembe allığı ile genç bir Frida vardı
“Gecelerim, çarpan kocaman bir yürek gibi.
Saat üç buçuk.
Gecelerim aysız.
Gecelerim pencereden süzülen gri ışığa gözünü kırpmadan bakıyor…”
Murad Demirkol
YORUMLAR