Belki bir yolculuk haberi,
Adı konmamış bir ivmenin hızına tesir eden bir kırgınlık hali belki
Bu moloz
Bu yığın
Bu yerleşik olmayan hayat
Sürecin neresinden tutsan muğlak
Neresine dokunsan çürümüşlük
“ah çeker bu alevle ateşböcekleri,
geçip gider gece çocuklar üzerinden hayaller,
tohum kasırgaları, ağlayış, bağrış çığrış…” diye yazıyor Octavio Paz
Düşünecek, düşünecek diyor babaannem
Aman diyor az sabır
Büyüyecek, o da büyüyecek…
Her ağıt, kendine sunulan patikayı tanımlıyor sonra…
Çemberinde yuvarlanan endişeyi…
İşittiğimiz uğultuyu yok saymak gibi…
Neyi şekillendiriyoruz peki?
Hangi benliği
Hangi ayna?
Adımlarımıza hitap etmeyen bir patikayla karşı karşıyayız…
Gözlerimize ışığın düştüğü andan, uzaktaki bir nesneye kadar…
Olası benlik
Stratejik benlik
Kavramlar bilindik ama
Ya zemin sıvılaşması, kolon kiriş?
Akıl, vicdan, kişisel çıkarlar
Tam vakti diyor arkadaşın biri
Git kurtul!
Hiç tanışıklığı yokmuş gibi bir dünyayı düşle!
Hiçbir sokak ya da hiçbir bulvar
Felsefe yapma diye bağırıyor biri
Trafik en büyük sorun, şiddet, küfür…
İş cinayetleri, kadın cinayetleri
Sosyal kimlik
Sosyal kategorizasyon
Başarısızlıkla sonuçlanan bir yaşamın soluklanacağı yer yine kendidir…
Korkaklığın ve sızının…
İyi bir izlenim yaratmak çok önemli diyordu annem
Kültür diyordu, fikri ya da hissi, hiç fark etmez
Ama bu salınım ekseni var ya kendi geçmişinden ayrılmak denen şey
Kurgulamak yani
Özsaygı ya da doğru benlik…
Ama bu moloz
Bu yığın
Bu yerleşik olmayan hayat
Sürecin neresinden tutsan acı
Neresine dokunsan çürümüşlük
Gerçeği parçalara ayırmak gerek bilmiyorum
Bilginin kesinliğine yapılan atıf belki
Ontoloji, mantık, epistemoloji
Eşitsizliğin nesnesi ya da seçkinler yası
İnsan deneyimlerinin acısıyla sınanır hepsi o
YORUMLAR