Sözcü on gün kapatıldı, on gün sonra yeniden yayın hayatına dönecek.
Bu karartma RTÜK’ün yaptığı uygulamaların en kötüsü.
Bu sansüre ise tepkiler giderek artıyor.
Sözcü TV duyduklarını, gördüklerini, işittiklerini aynen yansıtıyor ve korkmadan yansıtmaya da
devam edeceğini açıkça söylüyor.
Bakalım bundan sonra ne olacak?
Karartılan halkın haber alma özgürlüğü ve hakkıdır.
Basın özgürlüğü ödülünün Halk TV, Now TV, Sözcü TV, Tele 1 gibi iktidarı eleştiren medya
kuruluşlarına verilmesi durumu daha da netleştiriyor.
Basın kuruluşları ve meslek örgütleri Sözcü TV’ye dayanışma ziyaretinde bulunmuş ve olayı
protesto etmişlerdir.
Bu vahim olay sadece Sözcü TV’nin değil bütün toplumun meselesi olarak görülmeli ve ona göre
hareket edilmelidir.
Basın Konseyi başkanı Pınar Türenç ile yüksek kurul üyeleri Misket Dikmen, Burcu Uğur ve Doğan
Satmış “karartma cezası sadece televizyonun değil Türk Basınının ve halkın haber alma hakkının
da karartılmasıdır” diyerek tepkilerini dile getirmişlerdir.
Ve “Siyaset erkinin sorumluluğu basın kuruluşlarına ceza vermek değil, kendilerine yöneltilen
sorulara, haklarındaki iddialara yanıt vermektir” demek suretiyle ilgili görüşlerini dile getirmişler.
Bunun gibi bir çok tepki var.
Bunlardan bir diğeri de Fatih Altaylı’nın eşinin sözleri.
Hande Altaylı’nın sözleri şöyle “yarından itibaren Sözcü TV kapalı olduğu müddetçe bir yerine on
tane Sözcü Gazetesi alacağım”.
Halk TV’nin sahibi ise şöyle diyor. “Bundan sonra sıra kime gelecek? Baskıya asla boyun
eğmeyeceğiz.”
Buna benzer tepkiler, haberler başına almış gidiyor.
Nereye kadar?
Nereye kadarını bilemeyiz ama basına yapılan sansür, baskı ve karartma sadece gerçeğin üzerini
örter; ancak susturulan her ses toplumun vicdanında daha gür yankılanır!
YORUMLAR