Umutlar Yitirilmemeli….

Pazar günü sandık başına giderek oylarını kullanan seçmenlerin yarıya yakın bölümü, büyük bir hüsrana uğrayan sonuçla karşı karşıya kaldı.

Parlamenter rejimin güçlenmesini, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile uygulamaya konulmasını, ekonomideki olumsuz gidişin önüne geçecek tedbirlerin hızla alınmasını, tek adam yönetiminin oluşturacağı zararların ayırdında olanlar, seçim sonuçlarını gördükten sonra elbette ki büyük bir umutsuzluğa düşmüşlerdir.

Ancak bir hususu peşinen belirtmekte yarar görüyoruz: Hiç kimse hiçbir mazeretin arkasına sığınmak suretiyle ortaya çıkan bu tabloyu kabul etmeme gibi bir konuma girmesin.

Özellikle sorumluluk yüklenmiş bulunan siyasi partilerin, bu konuda hiç ama hiçbir mazerete sığınma haklarının olmadığını hatırlatmak isteriz.

Tablo şu gerçeği ortaya koymuştur: Seçmenlerin %50 si, diğer %50 yi öteki olarak görüyor.

Eğer aksi bir durum olsa idi, tüm olumsuz koşulların var olduğu bir ortamda, cumhur ittifakının %52 gibi bir oyla Cumhurbaşkanını seçmemesi gerekir idi.

Demek ki muhalefet partileri, ki başta CHP olmak üzere muhalefet, yazılan, çizilen, söylenen sözlere yeterince kulak vermemiş, yeterince gayret göstermemiştir. Eğer uyarılara kulak verilse, gereken çaba sarf edilmiş olsa idi, karşısındakileri öteki olarak görme ve bu nedenle söylemlerine inanmama gibi bir durum söz konusu olmazdı.

Her ne kadar milletvekilliği dağılımında AKP tek başına çoğunluğu elde edememiş olsa bile, kendisine devamlı destek olan ve destek olmaya devam edeceği de gelişmelerden anlaşılan cumhur ittifakının diğer ortağı MHP ile birlikte gereken meclis çoğunluğunu sağlayabilmektedir.

Şimdi herkesin nerede yanlış yaptığını anlaması ve hızla bu yanlıştan dönmek suretiyle ülke geleceği açısından doğru olanı yapmaya hemen başlaması gerekir.

Senelerin, devletlerin hayatında fazlaca bir önemi olmayabilir. Zira göz açıp kapayıncaya kadar yeni bir seçim dönemi başlar.

Kaldı ki önümüzdeki yıl içinde yerel yönetimler seçimleri yapılacaktır.

Eğer mufalefet partileri kendilerine çekidüzen verir, yanlışlarını görür, doğru yapacağına inandığı bir ekiple şimdiden çalışmaya başlarsa, bilinmelidir ki milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri kadar önemli olan yerel yönetimler seçimlerinde başarıya ulaşabilirler.

Ama yeter ki uyarılara kulak verilsin, hızla yıllardır uygulanan yanlıştan dönülmek suretiyle oy alamadıkları bölgelerdeki seçmenlere kendilerini kabul ettirsinler, öteki olmadıklarına inandırsınlar.

Bu yapılmadığı takdirde ülkenin içinde bulunduğu tablo ne kadar kötü olursa olsun, seçmenlerin en az %50 si yine iktidar partisi ile onunla birlikte hareket eden partilere oy vermeye devam edecektir.

Türkiye haritasına şöyle bir baktığımızda durum net bir şekilde kendini göstermektedir.

İzmir, Ankara ve İstanbul mitinglerini görenler bu işin bittiğini, muhalefetin başarıya ulaşacağını, Cumhurbaşkanı seçiminin ise en kötü ihtimalle 2. tura kalacağına inanmışlardı.

Oysa ki bu üç şehrimizde bile alınan oylar hiçte beklendiği gibi olmamıştır.

Ülkenin güney kesimlerinde bile muhalefet azınlıkta kalmıştır.

Elbette ki 24 Haziran seçim sonuçlarını siyaset bilimciler enine boyuna araştıracaklar, gerekli tahlilleri yapacaklar ve varılacak sonucu da kamuoyunun bilgisine sunacaklardır.

Biz her şeye rağmen ülke geleceği açısından, gençlerimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği açısından, bir hususu hatırlatmakta yarar görüyoruz: Kimse umutsuzluğa kapılmasın. En az ülke nüfusunun %50 si güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönülmesini, özgürlükçü demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile yaşama geçirilmesini, ekonominin hakça bir paylaşım ve yükümlülük taşıyacak bir şekilde yeniden dizayn edilmesini istemektedir.

En kötü şey umutsuzluktur. Bu nedenle umutlar yitirilmemeli ve umutların yeniden gür bir şekilde yeşermesi için zaman geçirilmeden çalışma yapmaya başlanılmalıdır…

[email protected]