Günce’ye
İyimser bir kurguyu aramak kadar, insanı oyalayan bir duygu yok.
Bir sığınağın öngörüsü ya da ürkek adımlarla büyüyen kırılma noktasını…
Kiriş, kolon, güçlendirme…
Moloz, toz, Asbest…
Bir duygunun boşluğu dolduran kasıntısı ya da telaşımıza dokunan siren sesleri…
Bir fotoğraf,
Bir küpe
Geçmişe asılı anılar…
Kaygıyı gözümüzde büyütmenin anlamsızlığı mı bu?
Geleceği ve yıkımı…
Her şeyi görüp, hiçbir şeyi kontrol edememek gibi…
Oysa katıksız bir gerçeklikle sınanmak, kuşların talihsizliğidir kızım.
Gün be gün savsaklayan mevsim ya da hummalı bir telaş…
Görkemli hiçlik diyen de var serçenin uykusuna, sihrini yitiren alaşım da
Zihnimizde büyüttüğümüz kalabalığın kasvetini konuşamamak neyse o…
Kemikleşmiş alışkanlıkla dolanmak…
Olduğunu sanmak yani
Yürüdüğünü ve her şeyin yolunda gittiğini…
Çocukluk oyuncağına yüklenen o eşsiz anlam gibi ama değil…
Oysa yaşamaya hakkımız var. Bedeli çok ağır ama var.
İneceğin ilk durak, ilk kültür sayılabilir. İlk koridor. Belki bir seçim…
Çünkü bu çağ, kaygısız bir mutluluğa geçit vermiyor…
Yeni bir aksanla konuşmamıza, sek sek oynamamıza, kahkahalara, hayatın olağan akışına dahi geçit vermiyor…
Zihnimiz yığınların izleriyle çakışıyor inanabiliyor musun?
Bir nötron yıldızını yalayıp yutan simgenin izi dahi…
Belki sırf bu yüzden, faylardan önce yığınlara dikkat et.
Kendini gerçekle yarıştıran kalabalığa özellikle…
Bellek ah o bellek ne vakittir avuç içleriyle ilgili…
Bir anlama yolculuğuna kapılmak neyse, çatırdayan bir kirişe dokunmak o…
Perde kolonlar, deniz kumunu, kaygan zemini henüz konuşamadık ama olsun…
Deprem anını saymazsak, yaklaşık beş yıldır birlikte büyüyoruz, birlikte heceliyoruz evreni…
Sayende yürümeyi öğreniyordum. Abartı değil, geç de olsa konuşmayı. Ardıma bakmadan ıslık çalmayı… Kendimle alay etmeyi… Korkmamayı özellikle, yığınlardan korkmamayı…
Bunlar senin dokunuşların… Gözlerine sakladığın gerçeklik bunlar… Zamanı avutan düş…
Hayatıma göz kırptığın andan itibaren seçerek bakıyorum. Seçerek okuyordum tebessümleri…
Gerçeğin çok üstüne yakın olmak gibi bir his bu. Sonsuzluğa, yıldızlara, olasılıklara daha yakın, uçurtmaların kuyruğuna bilhassa…
Zaman geçmişi güçlendirir mi Günce?
Çatırdayan kiriş, çatlayan kolon
Orta hasarlı bir geleceği
Ağır hasarlı
Ya da acil yıkılacak bir geçmişi…
YORUMLAR