Hatay Antakya’da yürütülen kapsamlı araştırma, bölgedeki antik yapıların deprem performansını ortaya koydu. TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışma, tarihi yapıların dayanıklılığının modern mühendisliğe ilham verebileceğini gösterdi.
Antik yapılar büyük depremlere direnç gösterdi
6 Şubat 2023’te meydana gelen Pazarcık (Mw=7.8) ve Elbistan (Mw=7.5) depremleri ile 20 Şubat 2023’teki Samandağ (Mw=6.3) depremi sonrasında yapılan incelemeler, Antakya’daki antik yapıların büyük ölçüde ayakta kaldığını ortaya koydu. Tarihi cami, kilise ve kamu binalarının önemli ölçüde hasar aldığı bu süreçte, Roma dönemine ait bazı yapılar ise depremden ciddi zarar görmeden kurtuldu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Oxford Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Pamir’in koordinatörlüğünde gerçekleştirilen çalışma, yığma yapıların deprem dayanıklılığını artırmaya yönelik önemli bulgular sundu.
Saha araştırmaları: antik malzeme ve yapısal analizler
19-27 Eylül 2024 tarihleri arasında Antakya Hipodrom ve Çevresi Kazı Başkanlığı ev sahipliğinde yapılan saha çalışmaları kapsamında, Antik Hipodrom, Podyumlu Tapınak, Demir Kapı, Su Kemeri, Sur Kalıntıları ve Memikli Köprü gibi önemli yapılar incelendi.
Araştırmalarda, Ultrasonik Darbe Hızı (UPV) testi, Schmidt Darbe Çekici (SRH) testi, üç boyutlu lazer tarama ve drone ile havadan görüntüleme teknikleri kullanıldı. Yapısal analiz ve geometrik incelemeler kapsamında harç örnekleri ve taş numuneleri toplanarak, Roma dönemine ait harcın mekanik özellikleri detaylı bir şekilde incelendi.
Deprem dayanıklılığını belirleyen ana faktörler
Araştırma ekibinin saha çalışmalarında elde ettiği ilk bulgular, antik yapılarda kullanılan harcın deprem performansında belirleyici bir unsur olduğunu ortaya koydu. Harç malzemesinin zamanla kohezif özelliğini kaybetmesi, bazı yığma yapıların zayıf noktasını oluşturuyor. Bunun yanı sıra, duvar-cidar bağlantılarının yetersizliği yapıların çökmesine yol açan temel faktörlerden biri olarak tespit edildi.
Buna karşılık, Antakya’daki bazı antik yapıların güçlü yapısal bütünlüklerini koruduğu belirlendi. Araştırmacılar, bu dayanıklılığın ardındaki mühendislik prensiplerini detaylı inceleyerek modern yığma yapıların depreme karşı nasıl güçlendirilebileceğine dair öneriler geliştirmeyi hedefliyor.
Antik tekniklerden modern inşaat sektörüne ilham
Antik yapılarda kullanılan malzeme ve inşa teknikleri, modern mühendislik açısından önemli veriler sunuyor. Yapılan çalışmalar, tarihi yapıların korunmasına katkı sağlamanın yanı sıra bölgeye özgü geleneksel yapı tekniklerinin günümüz inşaat sektöründe nasıl değerlendirilebileceğine dair yol haritası sunacak.