Yaşamın her anında insanın gizemine, doğanın telaşına varmaya çalışan sözcükleri aradı…
Hemen her şeyi…
Güçsüz durumda olanları defalarca…
Yaşamın en kaba halini bulup çıkardı, en çaresizini ve en acımasızı…
Yazdıklarıyla idealindeki dünyayı yansıttı aslında…
Emek, sömürüsüz dünya, Anadolu köylüsü…
Bu düşünceye bağlı olarak da içinde bulunduğu çatışkıları sık sık eleştirdi…
Ona göre mevcut düzen, çatışkılar ve acımasızlıklarla doludur…
Çukurova köylüsü Memed’in, Abdi Ağa’ya karşı mücadelesiyle kırktan fazla dile çevrilmiş “İNCE MEMED…”
Çaresiz kalmış köylülerin düşlerinde büyüttükleri bir ermişi anlatan, “YER DEMİR GÖK BAKIR”
Uzun ve zorlu yolda yürüyenlerin hikâyesi “ORTA DİREK”
Son Yörük obasının çektiği dertleri anlatan, “BİNBOĞALAR EFSANESİ”
Yaşar Kemal, daha çok romanlarıyla anılsa da şiirlerinde de olumsuzlukları kıyasıya eleştirir… Yoksulluk, silahlanma, açlık, savaş, ölüm gibi yaşanmışlıklar, şairin dizeleriyle yerden yere vurulur…
Canlıya ve doğaya adanmış bir ömür, sessiz bir gemi gibi usulca uzanır,
Bir Şubat sonu, Anadolu’ya göz kırpan seçkin yıldızlara usulca seslenir…
*
Kadının Üretken Ezgisi
Tanımlarla konuşmak veyahut rakamlarla seslenmek en acı olanı…
Yaşanan şiddeti sayıyla ifade etmek…
Çünkü kadınların yarısından fazlası yaşadığı şiddeti anlatamıyor bile…
Bedenindeki, ruhundaki onarılamayan yarayı anlatamıyor…
çünkü birey olmanın geçmişinde zorluk var, yabancılaşma ve tedirginlik var…
Nefes almanın zorluğu gibi…
Herkes kendi acısına duyarlı ve herkes kendi yalnızlığına…
Bu devasa sorun hepimizi acıtan bir sarmala dönüşmüşken, cinsiyetçi bakış açısının konumlandığı kadın olgusuna değinmek,
Şiddetin her türlüsüyle yüzleşmek gerek…
Kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek, kadının neşesiyle barışmak, özgürlüğüyle büyümek gerek
Sanatını, işini, anneliğini ve heyecanını engellemeyen mutlu bir gelecekte ortaklaşmak gerek
Doğayı ve canlılığı yoran bulanıklık kadını rahat bırakır mı hiç?
Er ya da geç savuran hatta yağmalayan, zamana yeni anlamlar yükleyen ve yaşamın ritmine çöken bulanıklık
Doğanın, yaşam sevincinin, geç kalmışlığın…
Ama kadın ruhunun ritimle ilişkili olduğuna dair gizemli bir ezgisi var…
Birey olma ve tarihe yön verme mücadelesi gibi
Kimyager ve fizikçi, Madam Curie
Matematikçi Ada Lovelace
Astrofizikçi Jocelyn Bell Burnell
En gelişmiş ülkelerde dahi belirgin bir ayırım sürerken,
Antik Çağ’ın bilinen ilk kadın filozofu Krotonlu Theano’dan tutun,
Fransız yazar ve filozof, biyografi ve otobiyografi yazarı, gazeteci; Simone de Beauvoir
Umutsuzluk yerine mücadeleyi
Umudu
Ve yaşamı sırtlamayı hatırlatan bireyler gibi her daim geleceğe sesleniyor…
YORUMLAR